11 Eylül 2015 Cuma

HATASINI GÜNAHINI ANLAMAK ve TEVBE EDİP ARINIP AFF, MAĞFİRET ve RAHMET EDİLMEK


HATASINI GÜNAHINI ANLAMAK ve TEVBE EDİP ARINIP AFF, MAĞFİRET ve RAHMET EDİLMEK
İnsan, kulluğun gereği DENEME, TEKAMÜL ve AHSENU AMEL yapmak için yaratılmıştır 11/7, 18/7, 67/2, 51/56, 2/21, 23/32, 7/65, 23/23 vb.
Bunun için de dünya metaına karşı duyulan iştihasına, aşırı düşkünlüğe /hubbuş şehevati ye hayvan ve diğer canlılardan farklı olarak sınır getirilmemiştir. 3/14, 28/60, 28/61, 42/36, 9/38, 11/15, 18/46, 57/20, 10/23 vb.
Canlılardan sadece insanın ihtiyaçları #HAYALLERİ kadardır, oysa iktidarı ise, elinin gücünün yettiği yere kadar ulaşır.
Tüm melekeleri iblis hariç insana secde ettirilip emrine verilmiştir. 2/34, 7/11, 15/31, 17/61, 20/116, 38/74, 18/50 vb.
Alemdeki her şey Güneş ay, su toprak, hayvan, bitki, her unsur da adeta insana hizmet eder tarzda dizayn edilmiştir.
Özgürlüğün ve tercih yetisi ve zihni her tür donanımın yansıra, VİCDANIN güzele olan çağrısı da İBLİSİN ayartısı da deneme tekamül ve GELİŞİM için elzem olup insanda var edilmiştir.
Bunun için iki önemli faktör İBLİS ve VİCDAN insanda her TERCİHTE, ETKİ VE İSTEKTE aktifleşmektedir.
Rabbimizin her yaptığı RAHMETTİR. İblisin var edilişi bile rahmettir. Böylece tekamül gelişim olmakta ve deneme de gerçekleşmektedir. Şayet iblis ayartma melekesi olmasaydı hiçbir şeye iştah, arzu, dahasına yönelme vs gerçekleşemeyeceği gibi, GELİŞİM de AYRIŞMA da olmazdı.
Hiçbir YARATILAN insan da İBLİS de dahil, YARATANIN programladığının dışında bir duruş sergileyemez. Aksi halde, YARATAN RABBİLALEMİN olamaz.
Dikkat ediniz,
Nitekim, Kitapta, “RABBİM veya RABBİLALEMİN diye hitap ederek konuşturulan İBLİSİN de, Rabbimizin #terbiyesinde olduğu ve buna tabi olup, uygun davrandığı anlatılmaktadır.15/40, 59/16, 8/48 vb Örneğin Yazılı Kitapta der yaklaşık meallerde;
. (İblis): "#RABBİM, dedi, beni AZDIRDIĞIN -azdırma için yarattığından,- ben de yer yüzünde onlara -günahları- süsleyeceğim ve onların hepsini (MUHLİS kulların hariç 15/40, 38/83) AZDIRACAĞIM. Kale #RABBİ bima AĞVEYTENİ le uzeyyinenne lehum fil erdi ve le UĞVİYENNEHUM ecmeîn.15/39, 15/40, 7/16, 7/17 vb
. Ben senden uzağım, ben #RABBİLALEMİN ALLAH'TAN HAVF EDERİM, korkarım!" kale inni beri'um minke İNNİ EHAFULLAHE RABBELALEMÎN dedi. 59/16
. Ben sizden uzağım, ben sizin görmediğinizi görüyorum, ben #ALLAH'TAN HAVF ederim korkarım, zira Allâh'ın cezâsı çetindir!" demişti. ve kale inni berium minkum inni era ma la teravne inni EHAFULLAH, VALLAHU şedidul ikâb. 8/48
Üstelik, Kitapta, İBLİS te, bu hal ve özelliğini, her daim Rabbilalemine ilkelerine önem ve öncelik veren ve Rabbinin sevdiğini belirtikleri arasında yer alan MUTTAKİLERİN 5/27-5/28 de ilan ettiği, “İNNİ EHAFULLAHE RABBELALEMÎN” cümlesini hem 8/48 ve hem de 59/16 da iki kez söyleyerek pekiştirmektedir.
Aksi halde, İBLİSİN, RABBİNE BAŞKALDIRMASI, İTAAT ETMEMESİ, isyanları oynaması, iddiaya girmesi, sonunda da #galip çıkması yollu bazı tefsirlerdeki vb yerlerdeki açılımlar, mealen yaklaşmanın sonucu olup, anlatmak istenen manayla, KURAN BÜTÜNLÜĞÜNDEKİ anlamla KURANDAKİ İLKELERLE bağdaşmaz.
Rabbilalemin nasıl diledi ve terbiye edip görevlendirdi ise, İBLİS de öyle yapmakta, yani tüm melekeler itaat ederken o AYARTMA görevi nedeniyle #İLLAİBLİS olmak durumundadır.
Evet, iblis de sadece verilen yani NE İÇİN VAR EDİLDİ ise onu tam bir kullukla yapmaktadır. İblis her daim ölene kadar herkesi de ayartma görevini hem de gereğince yapmaya devam etmektedir. Varlık nedeni de budur. Bu iblis ayartma vb konular ayrı bir yazıda değerlendirilecektir.
2-#VİCDAN;
Her insanda var olan RABBİLALEMİNİN insanlara yollarını aydınlatması VE DOĞRUYU BULMASI için lütfettiği en büyük NUR olan #VİCDAN'ın sesini dinlemektir.
Öyle ki, Kitapta anlatılan Rasuller de, tarihteki varlığından öte EYLEMLERİYLE, AMELLERİYLE de HER İNSANIN ROL MODELİ OLUP VİCDANIN, #FİTRATELLAHİ deki yankılanan SESİDİR.
VİCDAN iyiyi kötüden, hayrı serden ayırmayı sağlayan yaptıklarını veya yapacaklarını ölçüp biçen ve yargılayan bir güçtür.
Yanlış yaptığında, pişmanlık yaşatandır,
Günah işlediğinde, tövbeye durdurandır.
Kalb, gönül kırdığında, tamir edinceye kadar hırpalayandır.
Haksızlık yaptığında, uyutmayandır.
Nitekim #Kitap yaklaşık meallerde:
• O halde, yüzünü (VEÇHİNİ) HANİF olarak DİNE cevir doğrult (EKİM et).
insanları üzerinde yaratmış(FATARA) olduğu Allah'ın fıtratına #(FİTRATELLAHİ).
Allah´ın yaratışında (HALKILLAH) değişiklik bulunmaz.
Bu DİNUL KAYYİMU kayyum bir dindir velâkin NÂSIN insanların ekserisi bilmezler.
Fe ekım vecheke lid DİNİ HANİFA, FİTRATELLAHİ LLETİ FETARAN nase aleyha, la tebdile li halkillah, zaliked DİNUL KAYYİMU ve lakinne ekseran nasi la ya'lemûn. 30/30
• RUHUMDAN ÜFLEDİĞİM denilendir. Ben ona şeklini verdiğim ve içine ruhumdan üflediğim zaman hemen onun için secdeye varın. /Fe iza sevveytuhu ve nefahtu fihi mir ruhi fekau lehu sacidîn. 15/29, 38/72
• “biz ONA ŞAH DAMARINDAN DAHA YAKINIZ.ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verîd. 50/16 der.
Bu nedenle, yazılı kitap gibi yaratılan Kainat Kitabını, insan toplum vb ayetleri okuyan evrensel düşünürler, bilim insanları da dahil olmak üzere bazıları da #FİTRATELLAHİ de, VİCDANI şöyle özetlemiştir.
#Vicdan, insanın içindeki Tanrı'dır. (VİCTOR HUGO)
• Vicdan, Tanrı’nın tatlı fısıltısıdır. (EDWARD YOUNG)
• Vicdan Cenab-ı Hakk'ın kalbimizdeki sesidir (Nurettin Topçu)
• Kalbimizde Allah’ın nuru vardır, onun adı da vicdandır.(Tolstoy)
• Vicdan ruhun tuhaf yeteneğidir ki ona dinsel içgüdü adı verilebilir. (Samuel Smiles)
• VİCDAN; insanın pusulasıdır. (Vincent Van Gogh)
• Kötülüğün yolu yakındır kolay ulaşılır ona. İyiliğin önüne ise alın teri ve VİCDANI koymuştur Tanrı. (Eflatun)
• Vicdanımız yanılmaz bir yargıçtır, biz onuöldürmedikçe. (Honore de BALZAC)
• Vicdan içinizden geçen 'başkası bakıyor olabilir' sesidir. (H. L. Mencken)
• Vicdan durmaz, konuşur. (Özdemir Asaf)
• En mükemmel adalet, vicdandır. (VİCTOR HUGO)
• Vicdan bütün ahlak yargıçlarının en iyisidir. O, RUHUN SESİDİR.(J.J Rousseau)
• Bir insanı üstün kıIan, onu kendi arzu ve ihtiraslarından kurtaran, sadece vicdanıdır. (SamueI SmiIes)
• İradene hakim ol fakat vicdanına esir ol. (Aristoteles)
• Nefsinin öğretmeni VİCDANININ öğrencisi ol. (Eflatun (Platon)
• VİCDAN; içimizde gizli bir kırbaç taşıyan cellattır. (Montaigne)
• Vicdanın sesi bütün kanunların üstündedir (MahatmaGandhi)
• Muallimim diyen olmak gerektir imanlı; edepli sonra liyakatli sonra VİCDANLI. Bu dördü olmadan olmaz: vazife çünkü büyük. MA Ersoy
BUNUNLA BİRLİKTE,
İnsana, Yaratılmış Kainat Kitabındaki insan, toplum, canlılar cansızlar, eşya, olay ve olgulardan oluşan kevni yaratılan ayetler veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki yazılı ayetlerin anlattığı doğru manalar yani #KURAN da ikram edilmiştir.
Bu ilkeler, her daim insanı ve yaşamı mutlu etmek için önemli ve vazgeçilmez bir yoldaştır, nurdur, rehberdir, hediyedir, hidayettir. 2/2, 2/5, 2/38, 2/97, 17/9, 3/4, 3/138, 6/88, 7/52, 12/111, 16/64, 16/89, 16/102 , 17/9 , 20/123, 27/2, 27/77, 28/43, 31/3, 40/54, 45/20, 46/30 vb.
YİNE
Alemdeki başta insan olmak üzere her varlıktaki ve her unsurdaki tüm özellikler İLİM BİLGİ onu terbiye eden böyle donatan, tesviye eden, ikram eden RABBİLALEMİNİN, yazılı kitap KURAN ve ZİKİR gibi #hediyesidir.
Ancak insan, alaka ilgi önem ve öncelik verme vb zihni çalışmaları ölçüde bu BİLGİYE, ikrama ulaşabilmektedir.
İşte her kim de TERCİHLERİYLE bunu keşfedip öğrenip #yaşama yazdığında bu HEDİYEYE SAYGIN davranıp GERÇEK ÖZGÜRLÜĞE ulaşıp gelişip her alemde mutlu ve bahtiyar olmakta, anlam ve değer bulmaktadır.
Bu bağlamda, kimi SIDK üzere, yaratılan Kainat Kitabına, ONDAKİ kanunlara, ilkelere, #FİTRATELLAHİ ye, #VİCDANININ sesine, tecrübeye uyarak yaşar, 39/32, 39/33 vb.
Kimi de BUNUNLA birlikte #HAK üzere Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlatmak istediği manalara, evrensel ilkelere ulaşarak önem ve öncelik verdiği ölçüde yaşamını ahlaklandırmaktadır. 10/94, 9/48, 35/24, 34/49, 28/48, 23/90, 22/54, 18/29, 15/64, 13/19, 13/1, 11/45, 10/76, 10/77 vb.
HER NEDENLE
İNSAN, yaşamda, içsel ve dışsal ayartıyla, fitne bela ve musibetle karşılaşılmakta, deneme tekamül ve gelişim gerçekleşmekte ve yaşanılan her durumda AHSENU AMELDEN yana yaptıklarıyla, tercihleriyle ayrışmakta ve yücelmektedir.
Üstelik, Dünyanın her yerinde, her döneminde, her coğrafyasında HER İnsan her içsel ve dışsal etkide veya istekte, bu iki sesi de duymaktadır, Vicdanının güzel olana çağrısını da iblisinin ayartısını da. Yaptığı tercihlerle kitabını kendi yazmaktadır. Üstelik her kez, bu sesler açısından da aynı durumdadır.
Zamanla, bu sesleri duyulmaz yapan da insandır. İBLİSİN SESİNE UYDUKÇA, vicdanın sesi duyulmaz olurken, vicdanın sesine tabi oldukça da iblisin sesi etkisizleşmeye başlar Öyle ki, iblise uya uya adeta İBLİSLEŞİR, İNSAN Şeytanlardan olur.
Her olay insana seçimler sunar. Yaşamını NAR da NUR da yapabilir.
İnsan yaptığı bu tercihleriyle şekillenmekte, amel kitabını yazmaktadır. 17/13, 76/3, 64/2, 18/29, 10/40, 41/46, 45/15, 17/15, 2/286, 91/7-10; 92/4-11; 95/4-6; 2/256, 10/99, 26/3-5; 88/21, 22; 36/17, 42/48, 81/27, 28; 13/11, 8/53 vb.
Bu, Evrensel İlkeler karşısındaki duruşuyla TERCİHİYLE YELPAZE misali zerreden şemse ESFELE SAFİLİNDEN ALAYI İLLİYYUNA kadar dağılmakta ve yer bulmaktadır. Her insanın her alemdeki cenneti de cehennemi de farklılaşmaktadır.
İnsan da İBLİSİN AYARTISINA ya da VİCDANININ SESİNE uyup uymamakla tercihini yaparak bu alemdeki denenmesini tamamlamaktadır. Ya ahsenu ameller işleyerek en güzele ZİKRE ulaşarak gelişmekte, aleme pozitif enerji sunmakta, ahsen amellerle ALAYI İLLİYYUNA yücelmekte 83/18 ya da seyyiatlarla kötülüklerle ESFELİ SAFİLİNE yuvarlanmaktadır. 95/5
Bu bağlamda, her ihmalde, GÜNAHTA, AHSEN olmayan tercihte; küfre, zulme, ağır bedellere, mutsuzluğa ve her alemde cehenneme giden yol vardır.
Bir şeycikten bir şey olmaz deme, her şey birle başlar.
Şimdi HATA GÜNAH ve TEVBE EDİP ARINMA konusunu alt başlıklar altında değerlendirelim:

#I-#HATA #GÜNAH #SUÇ NEDİR NASIL OLUŞUR
Genel anlamıyla ahsen olandan arızi sapmalardır. Dinde bu haller GÜNAH, beşeri düzenlemelerde ise SUÇ olarak tanımlanmaktadır.
İnsanın ahsen yolda gelişimini engelleyen, geciktiren, saptıran, yamultan hallerdir. SUÇ ve GUNAH yaşamda, VİCDANIN güzele olan çağrısı yerine İBLİSİN ayartısını tercih edip ihmal ve ihlaller yapmaktır.
#Günah, insanın her dünyada cenneti yaşaması için öngörülen, var edilen evrensel ilke ve kuralların, ayartıya uyarak, ihmal edilip yerine getirilmemesi ya da ihlal edilip aksi olanın yapılmasıdır.
Her duruş bir tercihtir. Kötüyü, günahı tercih etmek, gerçekte Rabbilaleminin cenneti yaşatan ilkelerine arkasını dönmek, reddetmektir.
Tüm #kötülükler, VİCDANIN sesi yerine iblisin AYARTISINA uyup DUYGULARI kontrol edemeyince gerçekleşir. İblisi, ayartıyı, duyguları KONTROL EDEMEZSENİZ onlar, sizi YÖNETİR ve esir alr. Her tür suç ve günah işlenir.
İBLİSİ ayartısını KONTROL edip VİCDANIN sesine uyarsa alemle, evrensel ilkelerle, Kuranla, Rabbilaleminle ahsenleşip #OLGUNLAŞIR, iyi insan olur.
VİCDANIN sesini dinle ve yaşa Rasuller yolunda olup Rızayı İlahiye ulaşırsın.
İyi, OLGUN ya da BİLGE insan, iblisin AYARTISINI ve DUYGULARINI kontrol edebilendir. Pişman olmak istemeyen, iblise ayartıya karşı, KURANA, evrensel ilkelere, vicdanın sesine uymalıdır
#GÜNAH ŞÖYLE OLUŞUR
HER İnsan her içsel ve dışsal etkide veya istekte, VİCDANININ güzel olana çağrısını da İBLİSİNİN ayartısını da duyar.
NİTEKİM, insan, İblise, ayartıya uyunca, o yola yönelir ve fiiliyata dönüştürünce, bu ayartıya sebep olan faktörle insanın yaşamında Şeytanlaşmakta ve #İSM, #HATA VE #ZENB gibi #GÜNAH diye bilinen halleri gerçekleştirmektedir.
BU DA ŞÖYLE GERÇEKLEŞMEKTEDİR:
1) Herhangi bir içsel dışsal etki, istek üzere iblis devreye girer, ayartıya başlar, 4/120, 7/20-21 vb.
a) Bu ayartıya itibar etmezse iblis geriye çekilir. 15/42, 17/65
b) Şayet düşüncede bu ayartıya meylederse, iblis ile bu ayartıya sebep olan faktörle birleşerek ŞEYTANLAŞIR/uzaklaştırıcı olur. Rabbinin doğru yolunun/ siratel mustekîmin den ayırır, uzaklaştırır, saptırır.
Adım adım rolünü icra eder.
2) İnsan düşüncede seçimini ayartıdan yana yapmıştır. (EŞŞEYTANU yeidukumul fakra ve ye'murukum bil fahşa'/ yaklaşık meallerde- Şeytân sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri yapmayı emreder. 2/268 ve benzeri 3/175, 4/60, 4/119, 4/120, 7/27, 18/63, 20/120, 25/29, 47/25, 58/19)
3) İnsan o günahı işleme fırsatını kollar. (İNNEŞ ŞEYTANE LEKUM ADUVVUN fettehizuhu aduvva, innema yed'u hizbehu li yekunu min ashabis seîr. /yaklaşık meallerde- Şeytân, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman tutun. O, partisini alevli ateşin halkından olmağa çağırır. 35/6 ve 20/117 vb
4) inneş şeytane lekuma aduvvum mubîn olur. İş bitmiş ayartı gerçekleşmiş, GÜNAH işlenmiştir. Kişi bunu yaşamıştır. Artık kişi için mubinleşmiştir, 7/22 ve benzeri 2/168, 2/208, 6/142, 36/60, 43/62. Böylece onları aldatarak görevini tamamlamıştır.
Azdırınca #İSM, #HATA #ZENB, #CUNAH, #VİZR, #HUB, #ZULÜM, #SUE-#SEYYİAT vb kötülükleri yaptırınca, ben senden uzağım, ben Rabbilaleminden, Allah'tan korkarım der. 8/48, 59/16.
Görevini tamamlar, asla Rabbinin verdiği fonksiyonun dışana çıkmaz. 14/22.
Bu nedenle, çok yerde #NEZĞUN, #TAİFUM, #VESVESE, #ĞURURA vb AYARTIYA uymama hususunda uyarılır:
Bu kavramlara da değinelim:

1-#NEZĞUN, 7/200, 17/53, 41/36 vb 6 ayette,
• 7/200 Ne zaman ŞEYTÂNDAN bir AYARTI seni dürtüklerse, Allah'a sığın; çünkü O, işitendir, bilendir.
Ve imma YENZEĞANNEKE mineş ŞEYTANİ NEZĞUN festeiz billah, innehu semiun alîm.
• 41/36 Eğer ŞEYTÂNDAN bir AYARTI, seni dürtecek olursa hemen Allâh'a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.
Ve imma yenzeğanneke mineş şeytani NEZĞUN festeiz billah, innehu huves semiul alîm
• 17/53 Kullarıma söyle: En güzel AHSEN sözü söylesinler Çünkü şeytân aralarında ayartırr. Doğrusu şeytân, insanın APAÇIK DÜŞMANIDIR. Ve kul li ibadi yekululleti hiye ahsen, inneş şeytane YENZEĞU beynehum, inneş şeytane kane lil insani aduvvem mubîna.
2-#TAİFUM, 7/201 vb 35 ayette,
• 7/201 TAKVA sahipleri, kendilerine şeytândan gelen bir TAİFUM kuşatma dokunduğu zaman düşünür, (gerçeği) görürler.
İnnellezinettekav iza MESSEHUM TAİFUM mineş şeytani TEZEKKERU fe izahum mubsirûn.
3-#VESVESE, 7/20, 20/120 vb 5 ayette,
• 7/20 Derken şeytân, onların, kendilerinden gizlenmiş olan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı: "Rabbiniz, başka bir sebepten dolayı değil, sırf ikiniz de birer melek, ya da ebedi kalıcılardan olursunuz diye sizi şu ağaçtan men'etti" dedi.
Fe VESVESE lehumeş şeytanu li yubdiye lehuma mavuriye anhuma min sev'atihima ve kale ma nehakuma rabbukuma an hazihiş şecerati illa en tekuna melekeyni ev tekuna minel halidîn.
• 20/120 Nihâyet şeytân ona VESVESE verip: "Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi? dedi.
Fe VESVESE ileyhiş şeytanu kale ya ademu hel edulluke ala şeceratil huldi ve mulkil la yebla.
4-#ĞURURA 82/6, 4/120 vb 21 ayette, geçmektedir.
• 4/120 Onlara KURUNTU VAAD verir, fakat şeytânın onlara sözü, ALDATMADAN başka bir şey değildir.
YEİDUHUM ve YUMENNİHİM ve ma yeiduhumuş şeytanu illa ĞURURA
• 82/6 Ey insan, seni engin kerem sâhibi Rabbine karşı ne ALDATIP isyâna sürükledi?
Ya eyyuhel'insanu ma ĞARRAKE birabbikelkerîm
#II- #GÜNAH ÇEŞİTLERİ
HER İnsan her içsel ve dışsal etkide veya istekte, VİCDANININ güzel olana çağrısını da İBLİSİNİN ayartısını da duyar. İblise, ayartıya uyunca, o yola yönelir ve fiiliyata NE ÖLÇÜDE dönüştürürse, bu ayartıya sebep olan faktörle insanın yaşamında Şeytanlaşmakta ve GÜNAH diye bilinen halleri gerçekleştirmektedir.
İnsan tercihleriyle şekillenmektedir. #Sevap ta #GÜNAH da TERCİHİNE BAĞLIDIR. Zira, insan neye önem ve öncelik verirse, o ölçüde o unsurlar, ilkeler yaşamında etkin vazgeçilmez olmaktadır.
Önem ve öncelik verdikleriyle, ayartı iblis karşısında duruşu şekillenmektedir. Dileyen Rabbine vicdanının sesine uymakta, ahsen yolda sapmadan yücelmektedir. Dileyende tersini yapıp, azmaktadır.
Arınmak, Allah'a yakınlaşmak için, daha çok ÖNEM VE ÖNCELİK VERDİKLERİNİ #KURBAN etmeli, PUTLAR #kurban edilmedikçe, RABBİLALEMİNE uyum da YAKINLIK da gerçekleşmez.
ALLAH’tan, KURAN’dan, İLKELERDEN, VİCDANDAN daha çok yaşamında, kararlarında, tercihlerinde vs ÖNEM ve ÖNCELİK verdiği, onunla şekillendiği FİİLLER o ölçüde sürüklemekte ve GÜNAH çeşitleri yaşanılmaktadır.

#GÜNAH OLARAK KARŞILIK BULAN KAVRAMLARDAN BAZILARI ŞÖYLEDİR.
1-#İSM 6/120 vb 40 ayette geçmektedir.
• 6/120 Günâhın açığını da, gizlisini de bırakın! Günâh kazananlar, yaptıklarının cezâsını çekeceklerdir
Ve zeru zahiral İSMİ ve batineh, innellezine yeksibunel isme seyuczevne bima kanu yakterifûn.
2-#HATA 20/73 vb 20 ayette geçmektedir.
• 20/73 Biz Rabbimize inandık ki (O) bizim HATALARIMIZI ve senin bizi yapmaya zorladığın büyüyü bağışlasın. (Elbette) Allâh daha hayırlı ve (O'nun mükâfâtı ve cezâsı) daha süreklidir."
İnna amenna bi rabbina li yağfira lena HATAYANA ve ma ekrahtena aleyhi mines sihr, vallahu hayruv ve ebka.
3-#ZENB-ZUNUBE 39/53, 3/147 vb 37 ayette geçmektedir.
• 39/53 De ki: "Ey NEFİSLERİNE karşı İSRAF AŞIRI giden kullarım, Allâh'ın rahmetinden ÜMİT kesmeyin. Allâh BÜTÜN GÜNÂHLARI BAĞIŞLAR. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Kul ya ibadiyellezine ESRAFU ala ENFUSİHİM LA TAKNETU MİR RAHMETİLLAH, innellahe YAĞFİRUZ ZUNUBE CEMİA, innehu huvel ĞAFURUR RAHÎM.
• 3/147 Sadece şöyle diyorlardı: "Rabbimiz, bizim GÜNÂHLARIMIZI ve işimizde TAŞKINLIĞIMIZI MAĞFİRET ET, ayaklarımızı sağlam tut, kâfir topluma karşı bize yardım eyle!"
Ve ma kane kavlehum illa en kalu rabbenağfir lena ZUNUBENA ve İSRAFENA fi emrina ve sebbit akdamena vensurna alel kavmil kâfirîn.
4-#SUE SEYYİAT 29/4, 6/54 vb 149 ayette geçmektedir.
• 29/4 Yoksa SEYYIATI KÖTÜLÜKLERİ yapanlar, bizi geçeceklerini (bizim, kendilerine yetişip onları cezâlandıramayacağımızı) mı sandılar? Ne kötü hüküm veriyorlar.
Em hasibellezine ya'melunes seyyiati ey yesbikuna, sae ma yahkumûn.
6/54 Âyetlerimize inananlar, sana geldikleri zaman: "Size selâm olsun, de, Rabbiniz, kendi üzerine rahmeti yazmıştir. Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar da sonra ardından TEVBEeder, USLANIRSA muhakkak ki O, bağışlayandır, esirgeyendir."
Ve iza caekellezine yu'minune bi ayatina fe kul selamun aleykum, ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum SUEM bi CEHALETİN sümme tabe mim ba'dihi ve asleha fe ennehu ğafurur rahîm.
5-#CUNAH 24/60 vb 30 ayette geçmektedir
• 24/60 Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasten süs göstermeğe çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günâh yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allâh işitendir, bilendir.
Vel kavaidu minen nisaillati la yercune nikahan fe leyse aleyhinne cunahun ey yeda'ne siyabehunne ğayra muteberricatim bi zineh, ve ey yesta'fifne hayrul lehunn, vallahu semiun alîm
6-#HUB 4/2 de bir yerde geçmektedir.
• 4/2-Öksüzlere mallarını verin, temizi pis olanla değiştirmeyin, onların mallarını sizin mallarınıza katarak (helâl, temiz malınızı kirletip) yemeyin; çünkü bu, büyük bir GÜNÂHTIR.
Ve atul yetama emvalehum ve la tetebeddelul habise bit tayyibi ve la te'kulu emvalehum ila emvalikum innehu kane HUBEN kebira.
7-#VİZR 17/15 vb 14 ayette geçmektedir
• 17/15 Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur, kim de saparsa kendi aleyhine sapar. Hiçbir GÜNÂHKÂR, BAŞKASININ GÜNÂH YÜKÜNÜ taşımaz. Biz elçi göndermedikçe azâb edecek değiliz.
Menihteda fe innema yehtedi li nefsih, ve men dalle fe innema yedillu aleyha, ve la TEZİRU VAZİRATUV VİZRA uhra, ve ma kunna muazzibine hatta neb'ase rasûla.
8-#ZALİM ZULÜM 28/16 vb 289 ayette geçmektedir.
• 5/39 Kim yaptığı ZULÜMDEN sonra TEVBE eder, USLANIR SALİH olursa, şüphesiz Allâh, onun TEVBESİNİ kabul eder. Çünkü Allâh ĞAFURUR RAHÎMDİR
Fe men TABE mim ba'di ZULMİHİ ve ASLEHA fe innellahe YETUBU aleyh, innellahe ĞAFURUR RAHÎM 8-SUE 6/54, 16/119 vb 149 ayette geçmektedir.
• 28/16 "Rabbim, ben nefsime ZULMETTİM, beni MAĞFİRET ET!" dedi. (Allâh) onu bağışladı. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
Kale rabbi inni ZALEMTU nefsi FAĞFİRLİ fe ğafera leh, innehu huvel ĞAFURUR RAHÎM
9-#TUĞYAN 38/55 vb 39 ayette geçmektedir.
• 38/55 Bu böyledir; fakat TUĞYAN EDENLERE AZGINLARA da en kötü bir gelecek vardır:
Haza, ve inne lit TAĞÎNE le şerra meâb.
10-#ŞERR 8/22 vb 30 ayette geçmektedir
• 8/22 Allâh katında canlıların en kötüsü, düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.
İnne şerrad devabbi indellahis summul bukmullezine la ya'kilûn.
11-#DALALET 4/116 vb 170 ayette geçmektedir.
• 4/116 Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başka herşeyi dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da uzak bir sapıklığa düşmüştür.
İnnellahe la yağfiru ey yuşrake bihi ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa', ve mey yuşrik billahi fe kad dalle dalalem beıda.
12-Kitapta #haram #yasak,#çirkin, #kötü vb olarak nitelenen ve yasaklanan İSRAF, PUT EDİNME, HIRSIZLIK, CİNAYET, ZİNA, YALAN, DOLAN, FAHİŞLİK, SÖZÜNDE DURMAMA, ALDATMA, FESAD, FISK, FÜCÛR vb her tür İSMİYLE anılan fiiller. Yap denilip yapılmaması, yapılmasın denilenip yapılan her tür eylem de bu kapsamda yer almaktadır.
• 21/9 Sonra onlara verdiğimiz sözü yerine getirdik, onları ve dilediklerimizi kurtardık, MÜSRİFİN aşırı gidenleri HELÂK ettik
Summe sadaknahumul va'de fe enceynahum ve men neşau ve ehleknel MUSRİFÎN.
• 2/54 Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey kavmim, sizler, BUZAĞIYI (tanrı) edinmekle kendinize ZULMETTİNİZ; gelin Yaratıcınıza TEVBE edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. (Bu sûretle O), sizin TEVBENİZİkabul buyurmuş olur. Çünkü O, öyle bağışlayıcı, öyle merhametlidir.
Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihazikumul icle fe tubu ila BARİİKUM faktulu enfusekum, zalikum hayrul lekum inde bariikum, fe tabe aleykum, innehu huvet tevvabur rahîm.
• 24/19 İnananlar içinde FAHİŞLİĞİN yayılmasını isteyenler için DÜNYÂDA DA, ÂHİRETTE DE ACI BİR AZÂB VARDIR. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.
İnnellezine yuhibbune en teşial FAHİŞETU fillezine amenu, lehum azabun elimun fid dunya vel ahirah, vallahu ya'lemu ve entum la ta'lemûn


#III-ARINMANIN YOLU
Ahsenu amel için var edilen insanın her istek ve uyarıda VİCDANIN SESİ yerine İBLİSE AYARTIYA uyduğunda o ölçüde bu etki ve uyarıcı unsura göre GÜNAH ve çeşitleri gerçekleşmektedir.
İşte bu ayartıya karşı Vicdanın sesini dinlemesi halinde bu tür sapmalardan korunmaktadır. ZEKAT, arınmayı, temiz olmayı sağlayan MUCADELEDİR.
Yani hak yolda ayartılara karşı direnip AHSEN OLANI yaparsanız ATHAR, TEMİZ OLUR, temiz kalırsınız.
Yani ayartıya karşı DİRENİP ahsen olanı istikrarlı yaparsanız EZKA YAPMIŞ olup temiz AHTAR kalmış olursunuz.
Evet, insanın gönlü aynı AYNA GİBİDİR. Her ayartıya YENİK DÜŞTÜĞÜNDE, günahta, ihmalde aynanın SIRLARI günahın etkisi ve yaydığı olumsuzluklar ölçüsünde çizilir dökülür kirlenir, kararır ve DEĞERİ düşer. GÜNAHLAR devam ettikçe artık aynanın sırları yok olup DEĞERİNİ yitirir.
Nitekim bu durum kitapta, ZEYĞ-EĞRİLTME, RAYN-KİR PAS, KASVE KATILAŞMA, MARAZ HASTALIK vb değişik kavramlarla vurgulanmıştır.
1-#ZEYĞ-EĞRİLTME 3/8 vb 8 ayette geçmektedir
• 3/8 "Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalblerimizi ZEYĞ-EĞRİLTME, bize katından bir rahmet ver, kuşkusuz sen çok bağış yapansın."
Rabbena la TUZİĞ kulubena ba'de iz hedeytena veheb lena mil ledunke rahmeh, inneke entel vehhâb
2-#RAYN-KİR PAS, 83/14 tek ayette geçmektedir
• 83/14 Hayır, doğrusu, onların işleyip kazandıkları şeyler, kalblerinin üzerine RAYN-KİR PAS olmuştur.
Kella ber RANE 'ala kulubihim ma kanu yeksibûn.
3-#KASVE KATILAŞMA, 22/53 vb 6 ayette geçmektedir
• 22/53 Şeytânın attığını, kalblerinde hastalık olanlar ve kalbleri KASVE KATILAŞANLAR için bir imtihan yapsın; zâlimler uzak bir ayrılık içindedirler.
Li yec'ale ma yulkiş şeytanu fitnetel lillezine fi kulubihim MERADUV vel KASİYETİ kulubuhum, ve innez zalimine le fi şikakim beîd.
4-#MARAZ HASTALIK 8/49 vb 23 ayette geçmektedir.
• 8/49 Münâfıklar ve kalblerinde MARAZ HASTALIK bulunanlar: "Bunları dinleri aldatmış, diyorlardı. Oysa, kim Allah'a dayanırsa şüphesiz Allâh, dâimâ gâlib, hüküm ve hikmet sâhibidir. İz yekulul munafikune vellezine fi kulubihim meradun ğarra haulai dinuhum ve mey yetevekkel alellahi fe innellahe azizun hakîm.
İşte #TEVBE de bu DEĞERSİZLİĞİ, kiri, eyriliği, katılığı, marazı hastalığı, gideren, DÖNÜŞTÜREN, tekrar YÜCELTEN ilaç gibidir.
Hata yaptığında günah işlediğinde, bundan pişman olup TEVBE edip değişebilmek erdemdir, arınmanın, TEZKİYE olmanın da yoludur.
Elbette:
• Herkes hata yapabilir, GÜNAH işleyebilir.
• Düşmek veya hata yapmak değil,
• HATASINI ANLAMAK 9/118
• HATADAN en kısa sürede VAZGEÇMEK 4/17 vb
• ONARMAK 9/102, 9/103, 2/219, 7/199 vb
• TEKRAR AYAĞA KALKMAK daha önemlidir. 2/286 vb.
Bunun için de;
• Ancak, düşünen ve sorgulamasını bilenler
• Eleştiriye açık olanlar,
• Vicdanın sesine kulak verenler,
• Hesaba çekilmeden kendini hesaba çekenler ise,
• Hatasını anlar, kabul eder, özür diler, HATASININ SONUÇLARINI GİDERİR, tevbe eder,
• Bunu bir daha yapmaz ve
• Daha DOĞRUYU, daha GÜZELİ benimser ve UYGULARSA
• Böylece mutluluğu daha da ziyadeleşirken Mükemmel Olana biraz daha yaklaşır.
Hataları onarmanın, günahlardan arınmanın yolu, hatasını, günahını ANLAYIP, bundan en kısa sürede VAZGEÇİP, bir daha yapmayacak şekilde PİŞMAN olup, sözle tevbe etmenin ötesinde, ÖZÜR dileyip, HATASINI giderip, verdiği zararları da ONARIP Aleme, hayır ve fedakarlık yaparak, AHSENU AMELLER yüklemekle gerçekleşmektedir. 11/11, 25/70 vb.


#IV-#TEVBE NEDİR, NEDEN YAPILMALIDIR
İnsanın, ahsenu yolda gelişimini engelleyen, geciktiren, saptıran hallerin oluşturduğu SUÇLULUK GÜNAH duygusunu; hafifletme, kurtulma ve arınmaya dönük tüm işlevler tevbedir.
#Birincisi, yapılan hatanın günahın suçun farkına varıp, ya da öğrenip hemen en kısa sürede kendi isteğiyle, özden, tüm benliğiyle gereğince pişman olup, o halden vazgeçip, verdiği hasarları özür, onarma, hayır ve fedakarlık yaparak giderip, olması gereken hale ahlaka bir daha yapmamak, sapmamak üzere dönmektir.
Tevbe, insanın var ediliş amacı olan ahsenu ameller üzerinde yaşamını sürekli olarak sürdürmedeki arızı sapmalardan kurtuluştur.
İnsanlık yolunda arınarak yücelme çabasıdır. Tevbe imkanı olmasaydı, insanlık bu suçluluk günah vb ağır yükün altında ezilir, pisiko sosyal rahatsızlıklara gark olur ve ahsenu amel yolundaki ilerleyişi ve tekamülü yavaşlar veya aksardı.
Tevbe, ıslah olup salihler arasında yaşamaya başlamaktır. AF, MAĞFİRET VE RAHMET edilerek, tevbe edip varlık nedeni üzere yaşamını sürdürmektir.
Bu konuda bağışlanma TEVBE yolunda, AFF, MAĞFİRET VE RAHMET kavramlara ek olarak AF dilemek anlamında #HİTATU vb de 7/161, 2/58 geçmektedir.
• 5/39 Kim yaptığı ZULÜMDEN sonra TEVBE eder, USLANIR SALİH olursa, şüphesiz Allâh, onun TEVBESİNİ kabul eder. Çünkü Allâh ĞAFURUR RAHÎMDİR
Fe men TABE mim ba'di ZULMİHİ ve ASLEHA fe innellahe YETUBU aleyh, innellahe ĞAFURUR RAHÎM.
• 4/64 Biz hiçbir rasulü, Allâh'ın izniyle itâ'at edilmekten başka bir amaçla göndermedik. Eğer onlar, kendilerine ZULMETTİKLERİ zaman sana gelseler, Allah'tan, günâhlarını bağışlamasını isteseler ve Elçi de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allâh'ı MAĞFİRET edici, RAHMET edici bulurlardı.
Ve ma erselna mir rasulin illa li yutaa bi iznillah, ve lev ennehum iz ZALEMU enfusehum cauke festağferullahe vestağfera lehumur rasulu le vecedullahe tevvaber rahîma.
• 4/99 Çünkü Allâh'ın onları AFF etmesi umulur. Allâh, çok AFFEDEN, çok MAĞFİRET EDENDİR.
Fe ulaike asellahu ey YA'FUVE anhum, ve kanellahu afuvven ĞAFURA
• 7/161 Onlara: "Şu kentte oturun. Orada dilediğiniz yerden yeyin, AFFET deyin ve secde ederek kapıdan girin ki hatâlarınızı bağışlayalım; biz iyilik edenlere daha fazlasını da vereceğiz." denildi.
Ve iz kile lehumuskunu hazihil karyete ve kulu minha haysu şi'tum ve kulu HİTTATUV vedhulul babe succeden nağfirlekum hati'atikum, senezidul muhsinîn.

#İkincisi ise, Rabbin rızasına her daim uygun yaşayabilmek için, o hassasiyetle titizlenip, varlık nedeni olan ahseni ameller yaparken ARIZİ de olsa sapmamak için kendini diri tutup yanılabileceği ihtimallerde istiğfar edip tevbe edilmektedir.
Nitekim, Bu kişiler, sadık, sabreden, infak eden ve bunu yaşamında gerçekleştiren kişiler olmakla birlikte, o şüpheli hallerde veya ihtimallerde veyahut sürekli olarak daha iyisini, AHSEN olanı yapamayışın hüznü içinde #İSTİĞFAR dileyip tevbe etmektedir.
Bu bağlamda, Rasullerin yaşam anlatılarında ve benzeri belgelerde günde şu kadar diye aktarımlara da rastlanmaktadır.
• 3/17 Sabredenleri, doğru SADIK olanları, İNFAK EDENLERİ, KANİTLAYANLARI ve seherde İSTİĞFAR edenleri görmektedir.
ESSABİRİNE ves SADİKÎNE vel KANİTİNE vel MUNFİKÎNE vel MUSTAĞFİRİNE BİL ESHÂR.


#V-TEVBE ETMENİN #VAKTİ
Hatanın günahın işlendiğini anladığı anda, gecikmeksizin hemen tevbe etmelidir.
Geciktikçe o ölçüde AFF, MAĞFİRET VE RAHMET edilme açısından mahrum kalınmakta ve bedeli ağır olmaktadır. 9/102, 9/103, 2/219, 7/199 vb.

#A-#Hemen yapılırsa, isteyerek pişman olup, özden, tüm benliğiyle gereğince TEVBE yapılırsa, kabul eder.
• 4/17 Allah'a göre, şu kimselerin tevbesi makbuldür ki, CÂHİLLİKLE/ bilmesine rağmen aksi olan bir kötülüğü yapıp hemen ARDINDAN dönerler. İşte Allâh onların tevbesini kabul eder. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
İnnemet tevbetu alellahi lillezine ya'melunes SUE bi cehaletin sümme yetubune min karibin fe ulaike yetubullahu aleyhim, ve kanellahu alimen hakima.
• 6/54 Âyetlerimize inananlar, sana geldikleri zaman: "Size selâm olsun, de, Rabbiniz, kendi üzerine rahmeti yazmıştir. Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar da sonra ardından TEVBEeder, USLANIRSA muhakkak ki O, bağışlayandır, esirgeyendir."
Ve iza caekellezine yu'minune bi ayatina fe kul selamun aleykum, ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum SUEM bi CEHALETİN sümme tabe mim ba'dihi ve asleha fe ennehu ğafurur rahîm.
• 16/119 Sonra Rabbin şunlardan yanadır ki, cehâletle kötülük işlediler, sonra onun ardından TEVBEettiler, uslandılar. Bütün bunlardan sonra Rabbin, elbette bağışlayandır, esirgeyendir. Summe inne rabbeke lillezine amilus SUE bi CEHALETİN summe tabu mim ba'di zalike ve aslehu inne rabbeke mim ba'diha le ğafurur rahîm.
#B-#Sonraya kalırsa, BEDEL ödenir
• 9/102 Ve diğerleri, günahlarını İTİRAF ettiler. Salih ameli, diğer seyyien kötüyle karıştırdılar. Umulur ki; Allah, onların TEVBELERİNİ kabul eder, muhakkak ki; Allah, Gafur’ur Rahîmdir..
Ve aharuna'terafu bi ZUNUBBİHİM haletu amelen salihav ve ahara seyyia, asellahu ey yetube aleyhim innellahe ĞAFURUR RAHÎM.
• 9/103 Onların MALLARINDAN SADAKA AL ve onunla, onları temizle ve tezkiye et ve onlara salli et; çünkü senin salatın, onlara huzûr verir. Allâh işitendir, bilendir.
Huz min emvalihim sadekaten tutahhiruhum ve tuzekkihim biha ve salli aleyhim inne salateke sekenul lehum vallahu semiun alîm.
• 7/199 AFFI al, iyiliği emret, câhillere aldırış etme.
Huzil afve ve'mur bil urfi ve a'rid anil CAHİLÎN.
• 2/279 Eğer böyle yapmazsanız, Allâh ve Elçisiyle savaşa girdiğinizi bilin. TEVBEederseniz, ana malınız sizindir. Ne haksızlık edersiniz, ne de haksızlığa uğratılırsınız. Fe il lem tef'alu fe'zenu bi harbim minallahi ve rasulih, ve in tubtum fe lekum ruusu emvalikum, la tazlimune ve la tuzlemûn.
• 9/118 Ve seferden geri kalan o üç kişinin de tövbesini kabul buyurdu. Bütün genişliğiyle beraber dünyâ başlarına dar gelmiş ve nefisleri sıkıldıkça sıkılmış ve ALLAH'A SIĞINMAKTAN BAŞKA MELCE, ÇARE OLMADIĞINI ANLAMIŞLARDI. Allâh da tövbe yapanların tövbesini kabul buyurdu. Çünkü Allâh, tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.
Ve ales selasetillezine hulifu hatta iza dakat aleyhimul erdu bi ma rahubet ve dakat aleyhim enfusuhum ve zannu el la melcee minallahi illa ileyh, summe tabe aleyhim li yetubu innellahe huvet tevvabur rahîm.
#C-#Hiç yapılmaz ya da İNKAR EDER, YAHUT çok geciktirilirse,
seyyiatları hata ve günahları yapıp yapıp, ahlak haline getirip ölüm çatınca yapılırsa da yapılan SÖZEL tevbenin, değeri olmamaktadır.
• 4/18 Yoksa SEYYİAT KÖTÜLÜKLER yapıp yapıp da nihâyet kendilerine ölüm gelip çatınca: "Ben ŞİMDİ TEVBE ettim" diyenlere ve KÂFİR olarak ölenlere TEVBE yoktur. Onlar için acı bir azâb hazırlamışızdır!
Ve leysetit TEVBETU lillezine YA'MELUNES SEYYİAT, hatta İZA hadara ehadehumul MEVTU kale inni TUBTUL ANE ve lellezine yemutune ve hum KUFFAR, ulaike a'tedna lehum azaben elima.
• 3/90 Onlar ki, inandıktan sonra inkâr ettiler, sonra inkârları arttı; onların TEVBELERİkabul edilmeyecektir. Onlar sapıkların tâ kendileridir. İnnellezine keferu ba'de imanihim sümmezdadu kufral len tukbele tevbetuhum, ve ulaike humud dallûn.
• 49/11 Ey inananlar, bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin. Belki (alay ettikleri kimseler), kendilerinden iyidirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki onlar, kendilerinden iyidirler.
Birbirinizde kusur aramayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İnandıktan sonra fısk adı, ne kötü bir şeydir! Kim TEVBEETMEZSE, İŞTE ONLAR, ZÂLİMDİRLER. Ya eyyuhellezine amenu la yeshar kavmum min kavmin asa ey yekunu hayram minhum ve la nisaum min nisain asa ey yekunne hayram minhunn, ve la telmizu enfusekum ve la tenabezu bil elkab, bi'sel ismul fusuku ba'del iman, ve mel lem yetub fe ulaike humuz zalimûn


#VI-TEVBE NASIL #OLMALIDIR.

Tevbe etmek, ARINMAK, TEZKİYE olmak KENDİLİĞİNDEN özgür iradesiyle öyle bir pişmanlık, MAGFİRET İSTİĞFAR ister ki, o hatadan, günahtan dolayı, nefisleri, bütün genişliğine rağmen Dünyâ başlarına dar gelircesine sıkıldıkça sıkılır ve hatasını onarmakla birlikte NEDAMET üzere, bir daha yapmamasına af, mağfiret ve rahmet dilemektir 9/118, 9/106, 9/117, 9/118, 4/17, 2/160, 66/8, 2/286 vb.
Kitap der yaklaşık meallerde:
• 9/118, Ve seferden geri kalan o üç kişinin de tövbesini kabul buyurdu. Bütün genişliğiyle beraber Dünya başlarına dar gelmiş ve nefisleri sıkıldıkça sıkılmış ve Allah'a sığınmaktan başka melce, çare olmadığını anlamışlardı. Allâh da tövbe yapanların tövbesini kabul buyurdu. Çünkü Allâh, tövbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir.
Ve ales selasetillezine hulifu hatta iza dakat aleyhimul erdu bi ma rahubet ve dakat aleyhim enfusuhum ve zannu el la melcee minallahi illa ileyh, summe tabe aleyhim li yetubu innellahe huvet tevvabur rahîm.
• 4/17 Allah'a göre, şu kimselerin tevbesi makbuldür ki, CÂHİLLİKLE/ bilmesine rağmen aksi olan bir kötülüğü yapıp hemen ARDINDAN dönerler. İşte Allâh onların tevbesini kabul eder. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
İnnemet tevbetu alellahi lillezine ya'melunes sue bi cehaletin sümme yetubune min karibin fe ulaike yetubullahu aleyhim, ve kanellahu alimen hakima.
• 2/160 Ancak TEVBE edip ISLAH olanlar ve BEYYENÛ yapanlar başka. Onları bağışlarım. Çünkü ben tevbeyi çok kabul eden tevvabur rahîmim,. İllellezine tabu ve aslehu ve BEYYENU fe ulaike ETUBU aleyhim, ve enet tevvabur rahîm.
• 9/102 Ve diğerleri, GÜNAHLARINI İTİRAF ettiler. Salih ameli, diğer seyyien kötüyle karıştırdılar. Umulur ki; Allah, onların TEVBELERİNİ kabul eder, muhakkak ki; Allah, Gafur’ur Rahîmdir..
Ve aharuna'terafu bi ZUNUBBİHİM haletu amelen salihav ve ahara seyyia, asellahu ey yetube aleyhim innellahe ĞAFURUR RAHÎM.
• 66/8 Ey inananlar, Allah'a NASUH ÜZERE GÖNÜLDEN TEVBE edin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allâh'ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!" Ya eyyuhellezîne amenu tubu ilellahi TEVBETEN NESUHA, asa rabbukum en yukeffire 'ankum seyyiatikum ve yudhilekum cennatin tecri min tahtihel'enharu yevme la yuhzillahunnebiyye vellezîne amenu me'ah, nuruhum yes'a beyne eydihim ve bieymanihim yekulune rabbena etmim lena nurena vağfir lena, inneke 'ala kulli şey'in kadîr.


#VII-HATANIN, GÜNAHIN SEYYİATININ SONUÇLARINI #ONARILMALIDIR
O günahtan ne elde ettin. Ne kaldı, ne menfaatlendin ise onu #aff edeceksin. Sahiplerine vereceksin. Mağdur ettiklerinden özür dileyip haklarını iade edip AFF istenmelidir.
Yoksa, ölmüş ya da varislere ulaşılamadı ise, Rabbin yoluna bağışlamalıdır. Rabbilalemine aykırı halden dolayı aleme saldığın negatif havadandan sıyrılmak için daha fazla hayır ve fedakarlık yaparak kötülükleri pasifize etmelidir.
• 2/219 Sana şaraptan ve kumardan soruyorlar. De ki; "O ikisinde büyük günâh ve insanlara bazı yararlar vardır. Fakat onların günâhı yararından büyüktür." Ve sana Allâh yolunda ne vereceklerini soruyorlar. De ki; "AFF. Allâh size âyetleri böyle açıklıyor ki düşünesiniz.
Yes'eluneke anil hamri vel meysir, kul fihima ismun kebiruv ve menafiu lin nas, ve ismuhuma ekberu min nef'ihima, ve yes'eluneke maza yunfikun, kulil AFV, kezalike yubeyyinullahu lekumul ayati leallekum tetefekkerûn.
Aşağıda, XIII-İYİLİKLER KÖTÜLÜKLERİ GİDERİR bölümünde de açıklandığı üzere, AHSEN işler yapılarak verilen hasarlar onarılmalıdır. 11/114, 29/7, 47/2, 46/16, 8/29, 25/70, 3/195, 5/65, 48/5 vb.
• 11/114 İyilikler, HASENELER, yapılan hayırlar, kötülükleri, SEYYİATLARI giderir. innel hasenati yuzhibnes seyyiat.
• 25/70 Ancak tevbe edip amene ve amile amelen salihan yapanlar, İŞTE ALLÂH ONLARIN SEYYİATLARINI HASENATA (KÖTÜLÜKLERİNİ İYİLİKLERE) ÇEVİRİR Allâh Ve Allah, Gafur’dur Rahîm’dir. İlla men tabe ve amene ve amile AMELEN salihan fe ulaike yubeddilullahu seyyiatihim hasenat, ve kanellahu ğafurar rahîma.


#VIII-#SEHARDE TEVBE İSTİGFAR ETMEK
Sehar/Seher, sabah namazı vaktinden öte olup, aldanmanın, aldanışın, karanlığın, büyülenmenin, sihrin anlaşıldığı anlardır.
Zira, Sihir, eshar-sehar, musahhar, sahir vb 28 ayrı formda, sin ha ra kökünden gelmekte olup 63 yerde geçmekte ve sihir, büyüleme, aldanma, aldanış olup, gerçeği olduğundan farklı, fahiş aldatma ve etkilenme şekilde görme, gösterme ve yaşatma anlamında kullanılmaktadır. 20/66, 7/116, 20/69, 10/81, 20/73 vb.
Ülkemizde de sehar/seher vakti, şekilsel de olsa, sabah namazı vakti olarak algılanmakla birlikte, bir anlamda, karanlığın sonu olan, aydınlanmanın, dirilişin başladığı, gerçeğin anlaşıldığı zaman olarak bilindiği düşünülmektedir.
KİTAP der, yaklaşık meallerle:
• SEHARLERDE ONLAR İ MAĞFİRET İSTİĞFAR EDERLERDİ/ Ve bil eshari hum yestağfirûn. 51/18.
• Sabredenleri, sadık olanları, kanıtlayanları, infak edenleri ve SEHARLERDE MAĞFİRET İSTİĞFAR EDENLERİ görmektedir. /Essabirine ves sadikîne vel kanitine vel munfikîne velmustağfirine bil eshâr 3/17.
• 4/17 Allah'a göre, şu kimselerin tevbesi makbuldür ki, CÂHİLLİKLE/ bilmesine rağmen aksi olan bir kötülüğü yapıp hemen ARDINDAN dönerler. İşte Allâh onların tevbesini kabul eder. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
İnnemet tevbetu alellahi lillezine ya'melunes sue bi cehaletin sümme yetubune min karibin fe ulaike yetubullahu aleyhim, ve kanellahu alimen hakima.
Hatanın günahın seyyiatın işlendiğinin anlaşıldığı O ANLARDA, SEHARLARDA hemen AFF, MAĞFİRET VE RAHMET dileyip TEVBE EDİLMELİDİR. 3/17, 51/18 vb
Nitekim, MAĞFİRET İSTİĞFAR ediniz, GÖNÜLDEN, ÖZDEN, ÖZGÜR İRADENİZLE sonra o'na TEVBE edesiniz, denilmektedir. Bu derin pişmanlık duyma ve özden tüm benliğiyle arınma isteğiyle de AFF dan da ayrılmaktadır.
• 11/3 Ve Rabbinizden MAĞFİRET İSTİĞFAR ediniz, SONRA O'NA TEVBE EDESİNİZ ki, sizi belirtilmiş bir süreye kadar güzelce yaşatsın ve her lutuf sâhibine lutfetsin. Ve eğer yüz çevirirseniz, ben sizin için büyük bir günün azâbından korkarım. Ve ENİSTAĞFİRU rabbekum summe tubu ileyhi yumetti'kum metaan hasenen ila ecelim musemmev ve yu'ti kulle zi fadlin fadleh, ve in tevellev fe inni ehafu aleykum azabe yevmin kebîr.
. 11/52 "Ey kavmim, Rabbinizden MAĞFİRET İSTİĞFAR ediniz, SONRA O'NA TEVBE EDİN (O'na yönelin) ki gökten üzerinize bol bol rahmet göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Suç işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin!" Ve ya kavmistağfiru rabbekum summe tubu ileyhi yursilis semae aleykum midrarav ve yezidkum kuvveten ila kuvvetikum ve la tetevellev mucrimîn.
• 11/61 Semûd(kavmin)e de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kavmim, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur! Sizi yerden inşâ eden ve orada yaşatan O'dur; O'ndan MAĞFİRET İSTİĞFAR ediniz, sonra O'na TEVBE edin! Çünkü Rabbim yakındır, (du'âları) kabul edendir." Ve ila semude ehahum saliha, kale ya kavmi'budullahe malekum min ilahin ğayruh, huve enşeekum minel erdi vesta'merakum fiha FESTAĞFİRUHU SUMME TUBU ileyh, inne rabbi karibum mucîb.
• 11/90 "Rabbinizden MAĞFİRET İSTİĞFAR ediniz, SONRA O'NA TEVBEEDİN! Doğrusu Rabbim çok esirgeyen, çok sevendir."
Vestağfiru rabbekum summe tubu ileyh, inne rabbi rahîmuv vedûd.


#IX-EY MÜ'MİNLER, #TOPLUCA, TÜM GUNAHLAR HATALAR İÇİN ALLAH'A TEVBE EDİN Kİ FELÂHA ERESİNİZ
• 24/31 İnanan kadınlara da söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunan(köle)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tâbi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. EY MÜ'MİNLER, TOPLUCA ALLAH'A TEVBEEDİN Kİ FELÂHA ERESİNİZ.
Ve kul lil mu'minati yağdudne min ebsarihinne ve yahfazne furucehunne ve la yubdine zinetehunne illa ma zahera minha vel yadribne bi humurihinne ala cuyubihinn, ve la yubdine zinetehunne illa li buuletihinne ev abaihinne ev abai buuletihinne ev ebnaihinne ev ebnai buuletihinne ev ihvanihinne ev beni ihvanihinne ev beni ehavatihinne ev nisaihinne ev ma meleket eymanuhunne evit tabiîne ğayri ulil irbeti miner ricali evit tiflillezine lem yazheru ala avratin nisa, ve la yadribne bi erculihunne li yu'leme ma yuhfine min zinetihinn, ve tubu ilellahi cemian eyyuhel mu'minune leallekum tuflihûn.


#X-#DUANIN ROLÜ
Güzel sözler, temenniler, İSTEK VE HEDEFLER kişilerin sözleri bunları yapanlara elbette, güzellikler katmaktadır. Lakin, o yolda oluşum surecine uygun duruş ta gerekmektedir. HER İŞ, yana yakıla YAKARMAKTAN öte GEREĞİNE uygun ilkelere uyumlu ÇALIŞMAKLA BAŞARILIR.
ZİRA, #DUA demek, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda VAR GÜCÜYLE uğraşmak, hatta BİTTİM NOKTASINA KADAR tüm İMKANLARIYLA seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERLE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına, OLUŞUM SUREÇLERİNE, şekil ve manasına uygun, azami güven ve ümitle, SABIRLA, salatla, SAMİMİYETLE çalışmak demektir.
Üstelik, Yaşamda yapılan her hayır ve fedakarlıklar, iyilikler AHSENU AMELLER, her dünyada Rabbilalemince BEREKETLENEREK bir şekilde en gerekli zamanda insanla buluşturulur.
Rabbilalemin böyle yapılan DUAYA her daim karşılık vermektedir.


#XI-RABBİLALEMİN KİMİN HANGİ #BÜTÜNGÜNAHLARI, AFF, MAĞFİRET VE RAHMET EDİP BAĞIŞLAR.
İnsanın içsel veya dışsal her istek ve uyarıda İBLİSE AYARTISINA yenik düşmediğinde, Vicdanın sesine uyduğunda her tür sapmalardan korunmaktadır.
#ZEKAT, arınmayı, temiz olmayı sağlayan MUCADELEDİR. Yani hak yolda ayartılara karşı direnip AHSEN OLANI yaparsanız ATHAR, TEMİZ OLUR, temiz kalırsınız.
Yani ayartıya karşı DİRENİP ahsen olanı istikrarlı yaparsanız #EZKA YAPMIŞ olup temiz #AHTAR kalmış olursunuz.
Aksi halde, ayartıya yenik düşüp duygularını kontrol edemediği ölçüde de GÜNAHA batmaktadır. Böyle durumlarda TEVBE BAĞİŞLANMA ve ARINMA yoludur.
Her kim, kendi istekleriyle, özgür iradesiyle pişman olup istiğfar edip, özür dileyip, hatalarını onarıp TEZKİYE olup, ARINIP temizlenirse, aff, mağfiret ve rahmet edilip bağışlanabilmektedir.
Kitap der yaklaşık meallerde
• 79/18 De ki: TEZKİYE olmaya ARINMAĞA gönlün var mı istermisin. Fekul hel leke ila en TEZEKKA.
• 35/18 Tezkiye olan kendi yararına arınmıştır. Men tezekka fe innema yetezekka li nefsih
• 87/14 TEZKİYE olan FELAHA ermiştir Kad efleha men tezekka.
• 2/160 Ancak TEVBE edip ISLAH olanlar ve BEYYENÛ yapanlar başka. Onları bağışlarım. Çünkü ben tevbeyi çok kabul eden tevvabur rahîmim,. İllellezine tabu ve aslehu ve BEYYENU fe ulaike ETUBU aleyhim, ve enet tevvabur rahîm.
• 9/102 Ve diğerleri, günahlarını İTİRAF ettiler. Salih ameli, diğer seyyien kötüyle karıştırdılar. Umulur ki; Allah, onların TEVBELERİNİ kabul eder, muhakkak ki; Allah, Gafur’ur Rahîmdir..
Ve aharuna'terafu bi ZUNUBBİHİM haletu amelen salihav ve ahara seyyia, asellahu ey yetube aleyhim innellahe ĞAFURUR RAHÎM.
• 66/8 Ey inananlar, Allah'a NASUH ÜZERE GÖNÜLDEN TEVBEedin. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter; Allâh'ın, peygamberi ve onunla beraber inanmış olanları utandırmayacağı günde, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokar. (O gün) onların nuru, önlerinden ve sağ yanlarından koşar. Derler ki: "Rabbimiz, nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Doğrusu, senin herşeye gücün yeter!" Ya eyyuhellezîne amenu tubu ilellahi TEVBETEN NESUHA, asa rabbukum en yukeffire 'ankum seyyiatikum ve yudhilekum cennatin tecri min tahtihel'enharu yevme la yuhzillahunnebiyye vellezîne amenu me'ah, nuruhum yes'a beyne eydihim ve bieymanihim yekulune rabbena etmim lena nurena vağfir lena, inneke 'ala kulli şey'in kadîr.
Zira, #ZULÜM, insan, hayvan, bitki ve diğer varlıkların, VAREDİLİŞ amacından, ahsenu amelden, YAŞAMA hakkından ve KONUMUNDAN kendi veya başkası tarafından her ne şekil ve şartta ve yöntemde olursa olsun HAKSIZ MAHRUM bırakılmasıdır.
Zulüm, bir şeyi, VAR EDİLİŞ amacından, konumundan yerinden etmektir.
Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERE aykırı olan, nerde, nasıl ve kendi dahil kime karşı yapılırsa yapılsın, ZULÜMDÜR. Bu süreç ise, zulümattır, karanlıktır, çelişkidir, çıkmazlardır. Bunu yaptığı ölçüde de zulümle, zalimlikle ilişkilenmektedir. 28/16, 2/54, 30/29 vb.
• 5/39 Kim yaptığı ZULÜMDEN sonra TEVBE eder, USLANIR SALİH olursa, şüphesiz Allâh, onun TEVBESİNİ kabul eder. Çünkü Allâh ĞAFURUR RAHÎMDİR
Fe men TABE mim ba'di ZULMİHİ ve ASLEHA fe innellahe YETUBU aleyh, innellahe ĞAFURUR RAHÎM.
• 25/71 Kim TEVBE eder ve faydalı iş yaparsa o, makbul bir kimse olarak Allah'a döner.
Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubu ilellahi METABA.
• 28/67 Ama kim TEVBE eder, inanır ve iyi iş yaparsa, o kurtuluşa erenlerden olabilir. Fe emma men tabe ve amene ve amile salihan fe asa ey yekune minel muflihîn.
• 19/60 Ancak TEVBEeden, inanan ve iyi işler yapanlar, cennete girecekler ve hiç haksızlığa uğratılmayacaklardır. İlla men tabe ve amene ve amile salihan fe ulaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune şey'a
• 20/82 "Ve Ben, TEVBE eden, inanan ve yararlı iş yapan, sonra da yola gelen kimseye karşı çok bağışlayıcıyımdır." Ve inni le ğaffarul limen tabe ve amene ve amile salihan summehteda.
• 3/89 Ancak ondan sonra, TEVBE edip uslananlar başka. Çünkü Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
İllellezine tabu mim ba'di zalike ve aslehu fe innellahe ğafurur rahîm.
• 6/54 Âyetlerimize inananlar, sana geldikleri zaman: "Size selâm olsun, de, Rabbiniz, kendi üzerine rahmeti yazmıştir. Sizden kim, bilmeyerek bir kötülük yapar da sonra ardından TEVBEeder, USLANIRSA muhakkak ki O, bağışlayandır, esirgeyendir."
Ve iza caekellezine yu'minune bi ayatina fe kul selamun aleykum, ketebe rabbukum ala nefsihir rahmete ennehu men amile minkum SUEM bi CEHALETİN sümme tabe mim ba'dihi ve asleha fe ennehu ğafurur rahîm.
• 16/119 Sonra Rabbin şunlardan yanadır ki, cehâletle kötülük işlediler, sonra onun ardından TEVBE ettiler, uslandılar. Bütün bunlardan sonra Rabbin, elbette bağışlayandır, esirgeyendir. Summe inne rabbeke lillezine amilus SUE bi CEHALETİN summe tabu mim ba'di zalike ve aslehu inne rabbeke mim ba'diha le ğafurur rahîm.
• 39/53 De ki: "Ey NEFİSLERİNE karşı İSRAF AŞIRI giden kullarım, Allâh'ın rahmetinden ÜMİT kesmeyin. Allâh BÜTÜN GÜNÂHLARI BAĞIŞLAR. Çünkü O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir."
Kul ya ibadiyellezine ESRAFU ala ENFUSİHİM LA TAKNETU MİR RAHMETİLLAH, innellahe YAĞFİRUZ ZUNUBE CEMİA, innehu huvel ĞAFURUR RAHÎM.



#XII- TEVBE ETMEYEN, TEVBENİN GEREĞİNİ YAPMAYAN, YAPMAK İSTEMEYENLERE İSE AFF, MAĞFİRET VEYA RAHMET #EDİLMEZ
Yukarıdaki V-TEVBE ETMENİN VAKTİ bölümünün C-Hiç yapılmaz ya da İNKAR EDER, YAHUT çok geciktirilirse başlıklı kısmında açıklandığı üzere, iş işten geçtikten seyyiatları hata ve günahları yapıp yapıp, ahlak haline getirip ölüm çatınca yapılırsa da yapılan #SÖZEL tevbenin, değeri olmamaktadır.
• 4/18 Yoksa SEYYİAT KÖTÜLÜKLER yapıp yapıp da nihâyet kendilerine ölüm gelip çatınca: "Ben ŞİMDİ TEVBE ettim" diyenlere ve KÂFİR olarak ölenlere TEVBE yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır!
Ve leysetit TEVBETU lillezine YA'MELUNES SEYYİAT, hatta İZA hadara ehadehumul MEVTU kale inni TUBTUL ANE ve lellezine yemutune ve hum KUFFAR, ulaike a'tedna lehum azaben elima.
• 3/90 Onlar ki, inandıktan sonra inkâr ettiler, sonra inkârları arttı; onların TEVBELERİkabul edilmeyecektir. Onlar sapıkların tâ kendileridir. İnnellezine keferu ba'de imanihim sümmezdadu kufral len tukbele tevbetuhum, ve ulaike humud dallûn.
• 49/11 Ey inananlar, bir topluluk, başka bir toplulukla alay etmesin. Belki (alay ettikleri kimseler), kendilerinden iyidirler. Kadınlar da başka kadınlarla alay etmesinler. Belki onlar, kendilerinden iyidirler. Birbirinizde kusur aramayın; birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İnandıktan sonra fısk adı, ne kötü bir şeydir! Kim TEVBEETMEZSE, İŞTE ONLAR, ZÂLİMDİRLER. Ya eyyuhellezine amenu la yeshar kavmum min kavmin asa ey yekunu hayram minhum ve la nisaum min nisain asa ey yekunne hayram minhunn, ve la telmizu enfusekum ve la tenabezu bil elkab, bi'sel ismul fusuku ba'del iman, ve mel lem yetub fe ulaike humuz zalimûn
Yine, keferu olmaya devam eden ve putlar edinenlerin, müşriklerin bu halden #vazgeçmedikçe tevbe de beklenmez, Kabul de olmaz.
• 9/80 Onlar için ister BAĞIŞLANMA dile, ister dileme, onlar için yetmiş defa BAĞIŞLANMA İSTİĞFAR dilesen, yine Allâh onları BAĞIŞLAMAZ. Böyledir, çünkü onlar Allâh'a ve Rasulüne KEFERU oldular. Allâh, FASIK kavmi yola iletmez.
İSTAĞFİR lehum ev la TESTAĞFİR lehum in TESTAĞFİR lehum seb'îne merraten fe ley YAĞFİRALLAHU lehum, zalike bi ennehum KEFERU billahi ve rasulih, vallahu la yehdil kavmel fasikîn.
• 9/84 Ve Onlardan ölen birinin üzerine asla SALLİ yapma, onun KABRİ başında durma. Çünkü onlar Allâh'ı ve Rasulüne KEFERU oldular ve FASIK olarak öldüler
Ve la TUSALLİ ala ehadim minhum mate ebedev ve la tekum ala KABRİH, innehum KEFERU billahi ve rasulihi ve matu ve hum FASİKÛN.
• 9/113 Akrabâ bile olsalar, cehennem halkı oldukları belli olduktan sonra MÜŞRİKLER için MAĞFİRET dilemek; ne NEBİLERİN, ne de inananların yapacağı bir iş değildir
Ma kane lin NEBİYYİ vellezine amenu ey yestağfiru lil MUŞRİKİNE velev kanu uli KURBA mim ba'di ma tebeyyene lehum ennehum ashabul CEHÎM.
• 2/54 Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey kavmim, sizler, BUZAĞIYI (tanrı) edinmekle kendinize ZULMETTİNİZ; gelin Yaratıcınıza TEVBE edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. (Bu sûretle O), sizin TEVBENİZİkabul buyurmuş olur. Çünkü O, öyle bağışlayıcı, öyle merhametlidir.
Ve iz kale musa li kavmihi ya kavmi innekum zalemtum enfusekum bittihazikumul icle fe tubu ila BARİİKUM faktulu enfusekum, zalikum hayrul lekum inde bariikum, fe tabe aleykum, innehu huvet tevvabur rahîm.
• 4/48 Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da gerçekten büyük bir günâh işlemiştir
İnnellahe la yağfiru EYYUŞRAKE bihi ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa', ve mey yuşrik billahi fe kadiftera İSMEN azîma.
• 4/116 Allâh, kendisine ortak koşulmasını bağışlamaz, bundan başka her şeyi dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan da uzak bir sapıklığa düşmüştür.
İnnellahe LA YAĞFİRU EY YUŞRAKE bihi ve yağfiru ma dune zalike li mey yeşa', ve mey yuşrik billahi fe kad dalle dalalem beıda.


#XIII-#İYİLİKLER KÖTÜLÜKLERİ GİDERİR
Aff, mağfiret, rahmetle karşılanmanın yolu, pişman olup, nedametle istiğfar edip özür dileyip onarmak ve uslanıp tevbe edip ahsen yolda yürümektir.
Bununla birlikte yapılan bu kötülüklerden ve cezasından her dünyada da ahirde de kurtulabilmek için, öncelikle seyyiatların, kötülüklerin olumsuz etkilerinin de muhakkak ki giderilmesi şarttır.
Bu günahlarla Alemde oluşturulan olumsuzlukları, verilen hasarları gidermek için tevbenin yanısıra, hayır ve fedakarlıklar, iyilikler, haseneler, salih ameller yapmak elzemdir.
Kitap der, yaklaşık meallerde:
• Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın sâ'atlerde salatı ikame et; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür. Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zulefem minel leyl, innel hasenati yuzhibnes SEYYIAT zalike zikra liz zakirîn. 11/114
• İnanıp SALİHAT yapanların, mutlaka SEYYİATLARINI kötülüklerini örteceğiz ve onları, yaptıklarının en güzeliyle mükâfâtlandıracağız. Vellezine amenu ve amilus salihati le nukeffiranne anhum seyyiatihim ve le necziyennehum ahsenellezi kanu ya'melûn. 29/7
• İnanıp SALİHAT yapanların, Rableri tarafından Muhammed'e indirilen gerçeğe inananların da #SEYYİATLARINI örtmüş ve hallerini #düzeltmiştir. Vellezine amenu ve amilus salihati ve amenu bima nuzzile ala muhammediv ve huvel hakku mir rabbihim keffera anhum seyyiatihim ve asleha balehum. 47/2
• Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların kötülüklerinden geçeriz, cennet halkı arasındadırlar. Bu, (dünyâda) kendilerine söylenen doğru söz(ün gerçekleşmesi)dir. Ulaikellezine netekabbelu anhum ahsene ma amilu ve netecavezu an seyyiatihim fi ashabil cenneh, va'des SİDKİLLEZİ kanu yuadûn. 46/16
• Ey inananlar, Allah'a #TAKVALI olursanız ı O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir,SEYYİATLARINIZI kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir.Ya eyyuhellezine amenu in TETTEKULLAHE yec'al lekum furkanev ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yağfir lekum vallahu zul fadlil azîm. 8/29
• Ancak tevbe edip inanan ve ameli salihat yapanlar, işte Allâh onların kötülüklerini iyiliklere değiştirecektir. Allâh çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ulaike yubeddilullahu SEYYIATIHIM hasenat, ve kanellahu ğafurar rahîma. 25/70
• Rableri onlara karşılık verdi: "Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vuruşanlar ve öldürülenler... Elbette onların kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Yaptıklarına), Allâh katından bir karşılık olarak (onlara bu ni'metleri vereceğim). Karşılıkların en güzeli Allâh katındadır." Festecabe lehum rabbuhum enni la udi'u amele amilim minkum min zekerin ev unsa, ba'dukum min ba'd, fellezine haceru ve uhricu min diyarihim ve uzu fi sebili ve katelu ve kutilu le ukeffiranne anhum SEYYIATIHIM ve le udhilennehum cennatin tecri min tahtihel enhar, sevabem min indillah, vallahu indehu husnus sevâb. 3/195
• Eğer Kitap ehli inanıp (Allâh'ın azâbından) korunsalardı, onların kötülüklerinden geçerdik ve onları ni'meti bol cennetlere sokardıkVe lev enne ehlel kitabi amenu vettekav le kefferna anhum SEYYIATIHIM ve le edhalnahum cennatin 5/65
• Ki inanan erkekleri ve inanan kadınları, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere soksun, onların kötülüklerini de örtsün. Gerçekten bu, Allâh katında büyük bir başarıdır. Li yudhilel mu'minine vel mu'minati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve yukeffira anhum seyyiatihim, ve kane zalike indellahi fevzen azîma. 48/5


#XIV-AFF, MAĞFİRET VEYA RAHMET EDİLME #FARKI
#AFF ile MAĞFİRET farklıdır. Rahmet ise hepsinden üstün ve ayrıdır.
AFF da günahtan hemen sonra içten özden kendi isteğiyle pişmanlık yaşanmasından daha çok, daha sonra, kerhen bağışlanma isteği olduğu için Aff edilmede, bağışlanmakla birlikte hata ve günahın karşılığı cezası indirilir veya silinir. Lakin unutulmaz. Yok sayılmaz.
• 9/103 Onların mallarından sadaka al ve onunla, onları temizle ve tezkiye et ve onlara salli et; çünkü senin salatın, onlara huzûr verir. Allâh işitendir, bilendir.
Huz min emvalihim sadekaten tutahhiruhum ve tuzekkihim biha ve salli aleyhim inne salateke sekenul lehum vallahu semiun alîm.
• 9/104 Bilmediler mi ki, kullarından TEVBEYİ kabul eden, sadakaları alan Allah'tır. Ve Allâh, TEVBEYİ çok kabul eden, çok esirgeyendir.
E lem ya'lemu ennellahe huve yakbelut tevbete an ibadihi ve ye'huzus sadekati ve ennellahe huvet tevvabur rahîm.
#MAĞFİRETTE İSE, hemen pişmanlık yaşanır.
İstiğfar içten özden ve özgür iradesiyle gerçekleşir. Hatasının pişmanlığıyla birlikte kabulü ve itirafı da vardır.
Bundan kurtulmak için var gücüyle pişmanlık, özür ve onarım yapılmakta ve nasuh üzere dönüş gerçekleşmekte ve kötülüklerin giderilmesi yolunda hayır ve fedakarlıklar yapılmaktadır.
Bu nedenle, bağışlanmakla birlikte, o hata ve günah da, karşılığı da silinir. YOK sayılır. Bir daha karşısına çıkarılmaz. Her nedenle iman edenler, akibeti ve ahiri de dikkate alanlar aff dan daha çok mağfiret ve rahmet edilmek isterler.
· 3/15 De ki: "Bunlardan daha iyisini size söyleyeyim mi? MUTTAKİLER için Rableri katında altlarından ırmaklar akan, içinde sürekli kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allâh'ın rızâsı vardır." Allâh, kulları görür:
Kul e unebbiukum bihayrim min zalikum, LİLLEZİNETTEKAV inde rabbihim cennatun tecri min tahtihel enharuhalidine fiha ve ezvacum mutahheratuv ve ridvanum minellah, vallahu basırum bil ibâd.
· 3/16 "Rabbimiz, bizİNANDIK, bizim günâhlarımızı MAĞFİRET ET, bizi ateş azâbından koru!" diyenleri,
Ellezineyekulune rabbena innena AMENNA FAĞFİR lena ZUNUBENA ve kina azaben nâr.
#RAHMET EDİLME İSE, bu öyle bir tevbe halidir ki, her an, Rabbin Rızasını hedefleyerek, önem ve öncelik vererek ahsenu ameller yaparak aleme güzellikler yaşatır. Bu nedenle kime rahmet edilirse,onlar başarıya ulaşan CENNETLİKLERDENDİR.
Kitapder yaklaşık meallerde:
· 6/16 Ogün kimden azâb çevrilip savılırsa gerçekten (Allâh)ona RAHMET etmiştir. İşte apaçık BAŞARI budur.
Mey yusraf anhuyevmeizin fe kad RAHİMEH, ve zalikel FEVZUL mubîn.
· 23/109 Zira kullarımdan bir zümre: 'Rabbimiz İNANDIK, bizi BAĞIŞLA, bize RAHMET et, sen acıyanların en hayırlısısın 'dedikleri için"
İnnehukane ferikum min ibadi yekulune rabbena amenna FAĞFİRlena VARHAMNA ve ente hayrur rahimîn.
· 40/9 · 20/76 · 19/60 vb


#XV-Bu nedenle #İMAN EDENLER, AFF DAN DAHA ÇOK MAĞFİRET VE RAHMET EDİLMEK İSTERLER
Kitap der yaklaşık meallerde:
· 3/16 "Rabbimiz, biz İNANDIK, bizim günâhlarımızı MAĞFİRET ET, bizi ateş azâbından koru!" diyenleri,
Ellezineyekulune rabbena innena AMENNA FAĞFİR lena ZUNUBENA ve kina azaben nâr.
· 3/193 Rabbimiz, biz, 'Rabbinize inanın'diye imânâçağıran bir davetçiişittik, hemen İNANDIK.Rabbimiz, bizim GÜNÂHLARIMIZI MAĞFİRET ET, kötülüklerimizi ört,canımızıiyilerle beraber al
Rabbena innenasemi'na munadiyey yunadi lil imani en aminu bi rabbikum fe amenna, rabbena FAĞFİRlena zunubena ve keffir anna SEYYİATİNAve teveffena meal ebrâr.
· 23/109 · 7/155 · 28/16 · 40/7 vb
Kısaca, 2/286 ayette,
Vafuanna : Bizi AFFET
Vağfirlena : Bize MAĞFİRET ET
Verhamna : Bize RAHMET et
Ölüm gelmeden, iş işten geçmeden, gecikmeden, her ne olursa olsun her tür hatasını, günahını, suçunu anlayıp, kendini düzeltip, onarıp, özür dileyip, TEVBE edip arınıp AFFEDİLEN, özellikle MAĞFİRET ve nihayetinde de RAHMET edilenlerden olma dileğiyle,
Muhabbetle,
11 Eylül 2014-14 Nisan 2021





















Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı