30 Eylül 2015 Çarşamba

ALLAHTAN BAŞKASINA DA KUL OLUNUR MU?

İYYAKENABÜDÜ/ KUL OLMAK
Abudu kelimesiayın, be, dal harflerinden oluşmakta ve 55 formda türevleriyle birlikte 275 yerde geçmekte, kul köle olarak mealleştirilmekte ise de, geçtiği tüm ayetler birlikte düşünülünce,  Arzu Ve İstekle, Gönülden Bağlanmak anlamındadır.
Hayatta, bu anlamda, arzu ve istekle, gönülden bağlandığımız sayısız unsurun var olduğunu da yaşayarak şahidi olmaktayız.

Öğretinin aksine, Yazılı Kitapta da, 24/32 de MİN İBADİKUM sizin kullarınız denilerek Allahtan başkalarına da kul olma durumunun varlığı görülmektedir. 

Aşağıdaki iki ayette de abd/ kul olma kelimesi geçer, birisinde 1/5 de KUL diye mealler verirken diğerinde 24/32 de, KUL yerine, öğreti etkisiyle, yanlış anlaşılır korkusuyla vb nedenlerle kelime yamultulur, KÖLE diye mealleştirirler. Bu durum, 16/75, 2/221, 2/178 ayetlerde de rastlanır.

Maalesef, Yazılı Kitapta, 6/115 Ve temmet KELİMETU RABBİKE SİDKAV VE ADLA, la mubeddile li kelimatih, ve huves semiul alîm./ Rabbinin kelimesi hem doğruluk, hem de adâlet bakımından tamamlanmıştır. O'nun kelimelerini değiştirebilecek hiç kimse yoktur. O, işitendir, bilendir.” Diyen evrensel ilkeye rağmen bunlar maslahat vb nedenlerle yapıla gelmektedir.

YAZILI Kitap Kuranı Kerimde kullanılan her kavrama ve bu kavramların turevlerine dahi Rabbilmizinne anlam yüklediği, ataların öğretilerinden veya bildiğimiz hatta değişerek gelen sözcük bilgilerinden ÖNEMLİ VE ÖNCELİKLİ dir. Bu hususta 6/115 önemli bir ayraçtır. Benzer diğer ayetler de, 7/71, 12/40, 13/33, 53/23 vb bulunmaktadır. Bu ilkeye uygun bakmak ve görmek anlamak ve yaşamak esasolmalıdır

Sözkonusu ayetleri irdeleyelim:

1/5    İyyake NA'BUDU ve iyyake nesteîn.
Yaklaşık Mealde-  Ancak sana KULLUK eder, ancak Senden yardım isteriz!
24/32   Ve enkihul eyama minkum ves salihîne MİN İBADİKUM ve imaikum, iy yekunu fukarae yuğnihimullahu min fadlih, vallahu vasiun alîm.
Yaklaşık Mealde - İçinizden bekârları ve KÖLE ve câriyelerinizden iyileri evlendirin…

Oysa hayatımızda,  Rabbilalemine, ilkesine, ölçüsüne, kuralına ÖNEM VE ÖNCELİK vererek bunlara AYKIRI OLMAMAK ve ÖNÜNE de geçmemek üzere başkalarına da, baba, anne, eş, iş, aş, trafik vb uymak veya gönülden bağlanmak, kul olma, itaat etme elzemdir.

Nitekim; başka bir ayette de, "De ki: Eynefisleri aleyhine israf etmiş KULLARIM Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin, çünküAllah bütün günahları mağrifet eder, şübhesiz ki o öyle gafûr ur rahîm /Kul ya ibadiyellezineesrafu ala enfusihim la taknetu mir rahmetillah, innellahe yağfiruz zunube cemia,innehu huvel ğafurur rahîm 39/53"   Muhammed  peygamberin insanlığa kullarım diye hitabı geçmektedir.

Esasen, bunlara olan bağlılığı, makul ve gereğince tutarsa, kaliteli olanı, ziyadeyi helal ve temiz olanı ararsa, bu bağlılık, huzurun, mutluluğun, başarının sırrı olmaktadır.  Bu, 9/112 vel hafizune li hududillah Allâh'ın sınırlarını koruyanlar, olmaktır. Her alemde CENNET yaşamanın şartlarındandır

Buna aykırı davranmak, ÖNEM VE ÖNCELİK sırasını bozmak, yaşamı kolaylaştıran ve gerekli olanları mal, mülk, eş, iş aş vb şeyleri ARAÇ İKEN AMAÇ haline getirmek, onlar için yaşar olmak, Rabbilalemini ve kurallarını kale almamak, önem ve öncelik sırasını geriye düşürmek veya göz ardı etmek ise tam tersi sonuçlar vermekte, 19/44, 36/60 TA’BUDİŞ ŞEYTAN yapmaktadır. 

Örneğin, ilkeyi bozarda, yaşamı kolaylaştıran malın efendisi değil de esiri olursa, adeta MALlaşırsa,  mal onu değil de o malı tamamlarsa, süvarisi değil  de esiri, hamalı olursa, mala hizmet etmeye kalkarsa malla bütünleşir, tutkulara esir  olursaŞERDE İHVAN, 27/17 İHVANEŞ ŞEYATÎN olmakta ve her alemde azabı yaşamaktadır.

Rabbilalemini, evrensel ilkelerini vb ihlal ettiği, ihmal ettiği ölçüde, Ondan daha çok önem ve öncelik verdiği şeyler ölçüsünde, 18/110 ve la yuşrik bi ibadeti rabbihi ehadaonları şerik edinmektedir. Bu ise, 21/98 HASABU CEHENNEM üretip, CEHENNEMİ yaşatmaktadır.

Aynen tekasür suresinde anlatıldığı üzere, “ÇOKLUK YARIŞI, çoğaltma hırsı, tüm en’lere ulaşma tutkusu, lüks ve gösterişe, makam ve mevkiye düşkünlük, kazanma ve sahip olma zaafı, bunlarla övünme, toplumda yer bulma, statü kazanma, güçlü olduğunu sanma hastalığı ölesiye, var gücüyle oyalar.  Adeta büyüler. Uyutur. Zevk verir. Kölesi yapar.  İnsanı yaşam amacından uzaklaştırır. Kurana önem ve öncelik vermekten alıkoyar. Davasını unutturur. Bu durum ölesiye, tüm benliğiyle, acımasız bir rekabetle, tüm değerleri ve ölçüleri öldüren ve yok sayan bir oburlukla sürer. Ölünceye kadar da artarak devam eder.”

SONUÇ OLARAK,

İnsan tüm gerek duyduklarına isteyerek gönülden bağlanarak,  kul olup, tüm ihtiyaçlarını karşılamayı başarırken, Rabbilalemini, evrensel ilkeleri, adaleti, hak ve hukuku, insanlığı, ahlak ve erdem gibi düsturları gözetir,  bunlara her daim ÖNEM VE ÖNCELİK verip, iyyake yapıp,  sınırlarını gözeterek yaşaması İYYAKENABÜDÜ olmaktır. 51/56 Ve ma halaktul cinne vel inse illa li ya'budûn /e uymaktırSadece ONA RABBİLALEMİNE kul  olmaktır. 

RABBİLALEMİNE, TÜM BENLİĞİNLE ÖNEM VE ÖNCELİK vererek her varlığa gerektiği kadar bağlanıp, ilkelerden taviz vermeyerek İYYAKENABÜDÜ olanlara,

HİÇBİR ŞEYİ LİLLAHİ RABBİLALEMİNDEN ÖNEMLİ VE ÖNCELİKLİ YAPMAYANLARA selam olsun

Muhabbetlerimle,

Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı