16 Eylül 2015 Çarşamba

Â’MÂ OLMA KÖRLÜK NEDİR Â’MÂ/KÖR İLE GÖREN BİR OLMAZ

Â’MÂ/KÖR İLE GÖREN BİR OLMAZ
Â’MÂ olmak, fiziki körlükten ötedir.
Bakar kör olmaktır.
Gönüllerin görmesinden mahrum kalmaktır.
Görülmesi, anlaşılması, esas alınması, önem ve öncelik verilmesi, hedeflenmesi gerekeni es geçmektir.
Zihni melekeleri gereğince kullanmamaktır.
Esası, özü, mesajı bırakıp ayrıntıda, teferruatta, tali hususlarda takılıp kalmaktır.

Üstelik #görme ya da ÂMÂLIK derecesi de insanlarda tercihleriyle farklılaşmaktadır.

Ancak sorgulamakla başlayan süreçle birlikte, #ZİHNİ çalışmaları yaptığı, önem ve öncelik verdiği ölçüde GERÇEKLERLE bağı, yakınlığı ve ALAKASI oluşmakta, basireti de artmaktadır.

#Basiret, varlık veya olayların ya da olguların, perde arkasını, arka planını, satır aralarını görmek, doğru ve hızlı değerlendirmek, iç yüzünü idrak etmek, akılla birlikte, gönül ve vicdanı da dikkate alarak isabetli doğru sonuçlara ulaşmaktır.

#Feraset, görünenin de arkasındaki görünmeyeni, şekilden ziyade manayı, teferruatı değil de özü bulup, ilkeyi, esası anlamak olan basiretin, kapısıdır. #Basiret, #ferasetin sonucudur, meyvasıdır.
#Basiret gözle, kulakla, duyularla, akılla bakmaktan da öte, gönül ve vicdanın sesiyle de görmek anlamaktır. Ferasetten basiretten uzak olmak, gönüllerin görmesinden de mahrum kalmaktır.

Â’MÂ kelimesinin kökü, ayın, mim, ye harflerinden oluşmakta ve bu kök 21 türev formuyla birlikte 31 yerde geçmekte olup, sözlükteki FİZİKİ KÖRLÜKTEN öte anlam yüklenmiştir.
Bunun için her daim olduğu üzere, her kelime ve kavrama verilen anlamı bulmada, KİTABIN tümünü akletmek, tefekkür-düşünme, tefakkuh-sorgulama ve tedebbür-ne anlattığını anlamaya çalışmak vb zihni çalışmaları yapmak tüm gerçeklerle karşılaşmanın kapısıdır.

Gelin, ayetlerde gezintiye çıkalım. Birlikte anlayalım.
#KİTAP der: Yaklaşık S Ateş Mealleriyle:
• 10/43 İçlerinden sana bakanlar da var. Fakat KÖRleri sen mi yola götüreceksin? Hele sezgileriyle de görmüyorlarsa? Ve minhum mey yenzuru ileyk, e fe ente tehdil UMYE ve lev kanu la yubsirûn.
• 6/104 Doğrusu size Rabbinizden basiretler geldi. Artık kim (gerçeği) görürse yararı kendisine, kim de KÖR olursa zararı kendisinedir. Ben sizin üzerinize bekçi değilim. Kad caekum besairu mir rabbikum fe men ebsara fe li nefsih, ve men amiye fe aleyha, ve ma ene aleykum bi hafîz.
• 22/46 Hiç yer yüzünde gezmediler mi ki düşünecekleri kalbleri, işitecekleri kulakları olsun. Zira gözler KÖR olmaz; fakat (asıl) göğüslerdeki kalbler KÖR olur. E fe lem yesiru fil erdi fe tekune lehum kulubuy ya'kilune biha ev azanuy yesmeune biha, fe innehu la ta'mel ebsaru ve lakin ta'mel kulubulleti fis sudûr.
• 27/81 Ve sen KÖR(ler)i içine düştükleri sapıklıklardan çıkarıp yola getiremezsin. Sen, ancak âyetlerimize inananlara duyurabilirsin ve onlar derhal müslüman olurlar. Ve ma ente bi hadil umyi an dalaletihim, in tusmiu illa mey yu'minu bi ayatina fe hum muslimûn.
• 30/53 Ve sen, KÖRleri de sapıklıklarından çıkarıp yola getiremezsin. Sen ancak, âyetlerimize inananlara işittirirsin de onlar müslüman olurlar. Ve ma ente bihadil umyi an dalaletihim, in tusmiu illa mey yu'minu bi ayatina fehum muslimûn.
• 43/40 Sen mi sağıra işittireceksin, yâhut KÖRü ve apaçık sapıklıkta olanı yola ileteceksin? E fe ente tusmius summe ev tehdil umye ve men kane fi dalalim mubîn.
• 27/66 Doğrusu onların âhiret hakkındaki bilgileri, ardarda gelip bir araya toplandı. Fakat onlar (hâlâ) ondan bir kuşku içindedirler. Daha doğrusu, onlar ondan yana KÖRdürler. Belid darake ilmuhum fil ahirah, bel hum fi şekkim minha, bel hum minha amûn.
• 2/18 (Onlar)sağırdırlar, dilsizdirler, KÖRdürler. Onlar (Hakk'a) dönmezler. Summum bukmun umyun fe hum la yarciûn.
• 2/171 O inkâr edenler(i Hakk'a çağıran)ın durumu, tıpkı bağırıp çağırmadan başka birşey işitmeyen (işittiği sesin mânâsını anlamayan hayvanlar)a haykıran kimsenin durumu gibidir. (Onlar), sağır, dilsiz ve KÖRdürler, onun için düşünmezler. Ve meselullezine keferu ke meselillezi yen'iku bi ma la yesmeu illa duaev ve nidaa, summum bukmun umyun fe hum la ya'kilûn.
• 7/64 O'nu yalanladılar, biz de O'nunla berebar gemide bulunanları kurtardık, âyetlerimizi yalanlayanları boğduk! Çünkü onlar KÖR bir kavim idiler. Fe kezzebuhu fe enceynahu vellezine meahu fil fulki ve ağraknellezine kezzebu bi ayatina, innehum kanu kavmen amîn.

YİNE, #KİTAP der:
• 40/58 Â’MÂ-körle gören bir olmaz. İnanan ve iyi işler yapanlarla kötülük yapan bir olmaz. Ne kadar az düşünüyorsunuz! Ve ma yestevil Â’MÂ vel besiruvellezine amenu ve amilus salihati ve lel musi', kalilem ma tetezekkerûn.
• 35/19 KÖRle, gören bir olmaz. Â’MÂYLA, GÖREN MUSAVİ BİR OLMAZ. Ve ma yestevil Â’MÂ vel BESÎR. 35/19
• 13/16 De ki: "KÖRle gören, yahut karanlıklarla aydınlık bir olur mu?" kul hel yestevil a'ma vel besiru em hel testeviz zulumatu ven nur,
• 11/24 KÖR ve sağır ile gören ve işiten gibi midir. Bunlar bir olur mu hiç? Hâlâ ibret almaz mısınız? Meselul ferikayni kel a'ma vel esammi vel basiri ves semi', hel yesteviyani mesela, e fe la tezekkerûn.
• 6/50 Deki: "KÖRle, gören bir olur mu? Düşünmüyor musunuz?" kul hel yestevil a'ma vel besir, e fe la tetefekkerûn.
• 13/19 Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, KÖR gibi olur mu? Ancak sağduyu sâhipleri öğüt alır. E fe mey ya'lemu ennema unzile ileyke mir rabbikel hakku ke men huve a'ma, innema yetezekkeru ulul elbâb.
• 11/28 Dedi ki: "Ey kavmim, bakın, ya ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O), kendi katından bana bir rahmet vermiş de, o sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Şimdi siz onu istemezken, biz sizi ona zorla mı sokacağız?" Kale ya kavmi eraeytum in kuntu ala beyyinetim mir rabbi ve atani rahmetem min indihi fe ummiyet aleykum e nulzimukumuha ve entum leha karihûn.

Aşağıdaki #ayetlerde de aynı mana geçerli olup, Â’MÂLIK/KÖRLÜK fiziki körlükten ötedir.
• 80/2 - KÖR geldi diye. Encaehul'Â’MÂ. Denilmektedir.
Anlaşılmaktadır ki, her insana, iç aleminden de, dış dünyadan Â’MÂ gelebilmekte ya da Â’MÂ laşabilmektedir.
• Yine, 48/17 ve 24/61 de - KÖRe güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Leyse alel Â’MÂharacuv ve la alel 'areci haracuv ve la alel meridı harecuv…” denilmektedir.
Â’MÂ ya, haracun/ZORLUK YOKTUR denilerek, bu Â’MÂ durumunun, #geçici olduğu durumlarda hoş görülebildiği,
devamında da, YÜZ ÇEVİRİRSE ONU DA ACI BİR AZÂBA UĞRATIR vurgusu dikkate alındığında bu halin #süreklilik kazanması durumunda da kişinin körlüğü ölçüsünde azaba uğrayacağı anlaşılmaktadır.

Öyle hallerle karşılaşılmaktadır ki, görülmesi, anlaşılması, esas alınması, önem ve öncelik verilmesi gerekenler, HEDEFLER ikinci duruma düşebilmektedir. Bilahare hatasını anlayıp arınıp, yeniden motive olarak olması gerekene, ana konuya, hedefe yönelmek mümkün olabilmektedir.
Nitekim, aynı ayet cümlesinin yer aldığı 24/61 de bu geçici Â’MÂ lıktan kurtulmak için BEYTEN, insanı yeniden motive edecek imkanlardan yararlanmaktan bahsedilmektedir.

İNSANLAR KENDİ #TERCİHLERİYLE Â’MÂ OLMAKTADIR
Bakınız:
• 25/73 Ve kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı sağır ve KÖR davranmazlar. Vellezine iza zukkiru bi ayati rabbihim lem yehirru aleyha summev ve umyana.
• 41/17 De ki: "O KURAN, inananlar için bir yol gösterici ve (gönüllere) şifâdır. İnanmayanlara gelince, onların kulaklarında bir ağırlık vardır ve O, onlara bir körlüktür. (Sanki) Onlar, uzak bir yerden çağırılıyorlar (da duymuyorlar). kul huve lillezine amenu hudev ve şifa', vellezine la yu'minune fi azanihim vakruv ve huve aleyhim ama, ulaike yunadevne mim mekanim beîd.
• 5/71 Bir fitne kopmayacak sandılar, KÖR oldular, sağır kesildiler. Sonra Allâh onların tevbesini kabul etti. Sonra yine çokları KÖR, sağır kesildiler. Allâh yaptıklarını görüyor. Ve hasibu ella tekune fitnetun feamu ve sammu sümme tabellahu aleyhim sümme amu ve sammu kesirum minhum, vallahu basirum bima ya'melûn.
• 41/17 Semûd (kavmin)e gelince onlara yol gösterdik fakat onlar, körlüğü doğru yolu bulmağa yeğlediler. Böylece yaptıkları yüzünden alçaltıcı azâb yıldırımı onları yakaladı. Ve emma semudu fe hedeynahum festehabbul ama alel huda fe ehazethum saikatul azabil huni bima kanu yeksibûn.

İnsan tercihleriyle, #KURANA evrensel ilkelere duyarsız kalması sonucu buna bağlı olarak o ölçüdek #ÂMÂ #KÖR olmaktadır 47/23.
BU NEDENLE: Bu dünyada ama olanı; ahirde de, kıyamette de Â’MÂLIK KÖRLÜK beklemekte olup CENNETTEN UZAK kalmaktadır.

Kitap der yaklaşık meallerde:
• 17/72 Şu Dünyâda #KÖR olan kimse, âhirette de KÖRdür, yolu daha da sapıktır. Ve men kane fi hazihi Â’MÂ fe huve fil ahirati Â’MÂ ve edallusebîla.
• 20/125 "Rabbim der, niçin beni KÖR sürdün, oysa ben görür idim?" Kalerabbi lime haşerteni Â’MÂ ve kad kuntu besira.
• 17/97 Kıyâmet günü onları, yüzü koyun, KÖR, dilsiz ve sağır bir halde süreriz. Varacakları yer cehennemdir. Ateş her dindikçe, onlara çılgın alevi artırırız. Yevmel kiyameti ala vucuhihim umyev ve bukmev ve summa me'vahum cehennem, kullema habet zidnahum seira.
• 20/124 Ama kim beni anmaktan yüz çevirirse, onun için de dar bir geçim var. Kıyâmet günü onu KÖR olarak süreriz."Ve men a'rada an zikri fe inne lehu meişeten dankev ve nahşuruhu yevmel kiyameti Â’MÂ.
• 28/66 O gün haberler, onlara KÖR olmuştur onlar, birbirlerine de soramazlar. Fe amiyet aleyhimul embau yevmeizin fe hum la yetesaelûn.

Her daim var ediliş amacı olan #ahsenuamelden 11/7, 18/7, 67/2 yana olup, bakar kör olmaktan, #Gönüllerin görmesinden mahrum kalmaktan, Â’MÂlıktan, körlükten beri olup Rabbilalemine, Kurana, vicdana, evrensel ilkelere BASİRETLE uyup itaat edenlerden olma dileğiyle,
Muhabbetle,
17 Nisan 2015 - 4 Mart 2021



Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı