Samiri ya da samirileşmek, sahte
mazeretler üreterek, insanın var ediliş nedeni olan AHSENU AMELDEN uzaklaşması,
daha çok önem ve öncelik verdikleriyle, KURAN dan, evrensel ilkelerden, iyi,
güzel ve adil olandan ıraklaşması ve böylece esfele safiline doğru
yuvarlanmasıdır.
Bunu da, ziynetlerle, dinsel
görüntülerle ve uydurmalarla süslediği, sahte mazeretleri, gerekçeleri ve
araçlarıyle KABADTU KABDATEM le, başkalarının gözünü boyarken aslında ebedi olarak
kendini kandırmakta ve her alemini de mahvetmektedir. 7/148, 20/87, 20/96,
7/152 vb.
İnsanı, KURANdan, evrensel
ilkelerden, ahsenu amelden, hayırdan uzaklaştıran, SAMİRİLEŞTİREN her sahte
mazeret, gerekçe ve araçlar BUZAĞI HEYKELİ/iclen ceseden olmakta ve buna
yöneldiği ölçüde de onu, al aşağı edip, esfele safiline doğru
yuvarlanmasıdır.
Gelin yaklaşık meallerle birlikte KİTAP
ta gezintiye çıkalım:
§ Ama biz senden sonra
kavmini sınadık. SAMİRİ ONLARI SAPTIRDI" dedi. Kale fe inna
kadfetenna kavmeke mim ba'dike ve edallehumus samiriyy. 20/85
§ Mûsâ kavmi,
kendisinden sonra kendilerinin zinet takımlarından yapılmış, böğürmesi olan bir
BUZAĞI HEYKELİNİ benimsediler. Görmediler mi ki o, ne kendilerine söz söylüyor,
ne de onlara yol gösteriyor? Onu benimsediler ve zâlimler
oldular. Vettehazekavmu musa mim ba'dihi min huliyyihim iclen cesedellehu
huvar, e lem yerav ennehu la yukellimuhum ve la yehdihim sebila, ittehazuhu ve
kanu zalimîn. 7/148
§ Dediler ki: Biz sana
olan vâdimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin zinet
eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı
şekilde SÂMİRÎ DE ATMIŞTI. Kaluma ahlefna mev'ideke bi melkina
velakinna hummilna evzaram min zinetil kavmi fekazefnaha fe kezalike elkas
samiriyy 20/87
§ Onlara, böğürmesi olan
bir buzağı heykeli ortaya çıkardı. Dediler ki, "Bu sizin de ilahınız,
Mûsâ'nın da ilahıdır, fakat o unuttu". Fe ahrace lehum iclen cesedel
lehuhuvarun fe kalu haza ilahukum ve ilahu musa fe nesiy. 20/88
§ Onlar görmüyorlar mı
ki kendilerine bir söz söyleyemez; bir zarar ve yarar veremez? E fe la yeravneella
yarciu ileyhim kavlev ve la yemliku lehum darrav ve la nef'a. 20/89
§ Önceden Hârûn,
kendilerine: "Ey kavmim, andolsun siz bununla sınandınız. Rabbiniz, o çok
esirgeyendir. Bana uyun, buyruğuma itâ'at edin!" demişti. Ve le kad kale
lehum harunu min kablu ya kavmi innemafutintum bih, ve inne rabbekumur rahmanu
fettebiuni ve eti'u emri. 20/90
§ Dediler:"Mûsâ
bize dönünceye kadar buna tapmaktan vazgeçmeyeceğiz!" Kalu len
nebreha aleyhi akifine hatta yarcia ileynamusa. 20/91
§ Bunun üzerine Mûsâ,
çok kızgın ve üzüntülü bir halde kavmine döndü: "Ey Kavmim, dedi, Rabbiniz
size güzel bir va'idde bulunmamış mıydı? Süre mi size uzun geldi Yoksa
Rabbinizden bir gazabın üstünüze inmesini mi istediniz ki, bana verdiğiniz
sözden caydınız Fe racea musa ila kavmihi ğadbane esifa, kale yakavmi elem yeidkum rabbukum
va'den hasena, e fe tale aleykumul ahdu em eradtumey yehille aleykum ğadabum
mir rabbikum fe ahleftum mev'idi. 20/86.
§ Ey Hârûn, oların
saptıklarını gördüğün zaman sana ne engel oldu (da önlemedin)?dedi. Kale ya harunu ma
meneake iz raeytehum dallu. 20/92.
§ Neden bana uymadın,
buyruğuma karşı mı geldin?" (Ve kardeşininsakalından tutup
çekmeğe başladı.) Ella tettebian, efe esayte emri. 20/93.
§ Ey anamın oğlu, dedi,
sakalımı, başımı tutma. Ben senin 'İsrâil oğulları arasında ayrılık çıkardın,
sözümü tutmadın' diyeceğinden korktum. Kale yebneumme late'huz bi lihyeti
ve la bi ra'si, inni haşitu en tekule ferrakte beyne beniisraile ve lem terkub
kavli.20/94.
§ Ey SÂMİRİ, YA SENİN
HİTABIN NEDİR?"dedi. Kale fema hatbuke ya samiriyy. 20/95
§ Ben dedi, onların
görmediklerini gördüm. Erresulün eserinden bir avuç aldım. Onu da içine attım;
böylece nefsime güzel göründü. Kalebesurtu bi ma lem yebsuru bihi fe kabadtu
kabdatem min eserir rasuli fenebeztuha ve kezalike
sevvelet li nefsi 20/96.
§ Git, dedi. Artık hayât
boyunca sen: 'Bana dokunmayın!' diyeceksin sana va'dedilen bir cezâ var ki
ondan asla şaşırılmayacaksın Şimdi durup taptığın tanrına bak. Biz onu
yakacağız, sonra onu ufalayıp denize savuracağız." Kale fezheb fe
inne leke fil hayati en tekule lamisas, ve inne leke mev'idel len tuhlefeh,
venzur ila ilahikellezi zalte aleyhiakifa, le nuharrikannehu summe le
nensifennehu fil yemmi nesfa. 20/97
§ BUZAĞIYI
BENİMSEYENLERE, muhakkak Rablerinden bir gadap ve dünyâ hayâtında bir zillet
erişecektir! İşte biz iftirâcıları böyle cezâlandırırız. İnnellezinettehazul icle
seyenaluhum ğadabum mirrabbihim ve zilletun fil hayatid dunya, ve
kezalike neczil mufterîn. 7/152.
İnsanı, KURANdan, evrensel ilkelerden,
ahsenu amelden, hayırdan uzaklaştıran, SAMİRİLEŞTİREN her sahte mazeret,
gerekçe ve araçlardan, BUZAĞI HEYKELİ/iclen ceseden den uzak durup, esfele
safiline doğru yuvarlanmaktan beri olup, alayı illiyyine doğru yücelmeye devam
edenlerden olma dileğiyle,
Muhabbetle
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder