16 Aralık 2015 Çarşamba

TOPLUMLAR TERCİHLERİYLE KEDERİNİ ya da KEREMİNİ KENDİ YAZMAKTADIR.

TOPLUMLAR TERCİHLERİYLE KADERİNİ
dolayısıyla KEDERİNİ ya da KEREMİNİ KENDİ YAZMAKTADIR.
Her olay insana, TOPLUMA seçimler sunar. Tercih yapma gücü, yetkisi, her türlü zihni melekeler ve donanım insanda var edilmiştir.
İnsan gibi, toplumlar da yaptığı tercihlerle, #kaderini, dolayısıyla kederini ya da keremini kendi yazmaktadır.
Yaratılmış Kainat Kitabındaki insan, toplum, canlılar cansızlar, eşya, olay ve olgulardan oluşan kevni yaratılan ayetler veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki yazılı ayetlerin anlattığı doğru manalar, kanunlar ilkeler KURAN'dır ve her alemi cennet yapan EVRENSEL İLKELER DERYASIDIR.
Alemdeki başta insan olmak üzere her varlıktaki ve her unsurdaki tüm özellikler #sebepsonuç ilişkisi dahil tüm İLİM BİLGİ onu terbiye eden böyle donatan, tesviye eden, ikram eden RABBİLALEMİNİN, yazılı kitap, KURAN ve ZİKİR gibi #hediyesidir.
Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlatmak istediği evrensel ilkeler her daim insanı, toplumu ve yaşamı mutlu etmek için önemli ve vazgeçilmez bir yoldaştır, nurdur, rehberdir, hediyedir, hidayettir, terbiyedir, eğitimdir, yaşamdır. 2/2, 2/5, 2/38, 2/97, 17/9, 3/4, 3/138, 6/88, 7/52, 12/111, 16/64, 16/89, 16/102, 17/9, 20/123, 27/2, 27/77, 28/43, 31/3,40/54, 45/20, 46/30 vb
Bu ilkelerde #hayat vardır. 5/45, 2/178, 2/179, 2/194, 5/32, 4/92, 23/96, 41/34 vb.
Bunlar, RABBİLALEMİNİN insanlara yollarını aydınlatması ve doğruyu bulması için lütfettiği karanlıklardan aydınlığa NUR a çıkaran ilkeleridir. / liyuhricekum minezzulumati ilennur. 14/1, 14/5, 33/43, 57/9, 65/11, 5/16, 2/257 vb.
İNSAN, alakası, emeği, samimiyeti, ihlas ve gayreti, çalışması, bu ilkelere verdiği ÖNEM VE ÖNCELİĞİ ölçüsünde AYETLERİN ANLATTIĞI doğru manalara, evrensel ilkelere ulaşmakta bilgilenmekte ve YAŞAMA YAZDIĞI nispette de ahlaklanmakta, gelişmekte, müreffeh olup yücelmekte ve her alemde de cenneti yaşamaktadır.
Herkes ve her toplum seçtiği yaşadığı hayatın bedeliyle sonuçlarıyla karşılaşır.
Zira, insana çalışmasından vesile ve sebep olduklarından başkası yoktur. 53/39-42,79/35, 76/22, 4/32, 36/12, 3/195, 34/3, 10/61vb.
Kim, zerre ağırlığınca hayır ya da şer yapmışsa HER ALEMDE de onunla karşılaşmaktadır. 21/47, 7/8, 7/9, 23/102, 23/103,101/6, 101/7, 99/7, 99/8,101/8, 101/9, 18/104-108 vb.
Üstelik, “zerre miskal hayır ya da şer yapmışsa onu görür” 99/7, 99/8 vb . “Size kıl kadar zulüm haksızlık edilmez VE LA TUZLEMUNE FETİLA. 4/77, 4/49, 17/71 “ denilmektedir.
Her KİM Rabbilaleminle, ilkeleriyle uyumlaşıp, barış içinde yaşarsa onlara, #KORKU YOKTUR VE ONLAR #ÜZÜLMEYECEKLERDİR ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn 46/13, 2/277, 6/48, 7/35, 2/38, 20/123, 10/62, 2/262, 2/274, 2/62, 5/69, 2/112 vb
Bir insan ya da kavim AHSEN AHLAKINI BOZMADIKÇA Allâh onlara verdiği NİMETİ değiştirip azaltmaz.
Bakınız
A-BU İLKE İNSAN İÇİN DE GEÇERLİ
Dünyanın her yerinde, her döneminde, her coğrafyasında HER İnsan her içsel ve dışsal etkide veya istekte, bu iki sesi de duymaktadır, Vicdanının güzel olana çağrısını da iblisinin ayartısını da. Yaptığı tercihlerle kitabını kendi yazmaktadır. Üstelik her kez, bu sesler açısından da aynı durumdadır.
Zamanla, bu sesleri duyulmaz yapan da insandır.
İBLİSİN sesine uydukça, vicdanın sesi duyulmaz olurken, vicdanın sesine tabi oldukça da iblisin sesi etkisizleşmeye başlar Öyle ki, iblise uya uya adeta İBLİSLEŞİR, İNSAN Şeytanlardan olur.
Her olay insana seçimler sunar. İnsan fravunlaşabilir, Musalaşabilir. Lehepleşir ya da Muhammed’e uyabilir.
Yaşamını NAR da NUR da yapabilir.
İnsan yaptığı bu #tercihleriyle şekillenmekte, amel kitabını yazmaktadır. 17/13, 76/3, 64/2, 18/29, 10/40, 41/46, 45/15, 17/15, 2/286, 91/7-10; 92/4-11; 95/4-6; 2/256, 10/99, 26/3-5; 88/21, 22; 36/17, 42/48, 81/27, 28; 13/11, 8/53 vb.
Bu, Evrensel İlkeler karşısındaki duruşuyla YELPAZE misali zerreden şemse ESFELE SAFİLİYNDEN ALAYI İLLİYYİNE kadar dağılmakta ve yer bulmaktadır.
Her insanın her alemdeki cenneti de cehennemi de farklılaşmaktadır
Şayet insan; ahseni takvim/maddi ve manevi yönden sürekli gelişime uygun; var ediliş amacı olan ahsenu amelden 11/7, 18/7, 67/2 yana olduğunda; halifeliğin gereğini 2/30, 6/165, 10/14, 27/62, 35/39, 38/26 vb; kulluğu, arzu ve istekle, gönülden yaptığında 51/56, 2/21,2 3/32, 7/65, 23/23 vb #ALAYIİLLİYYİNE yücelirken 83/18; tersi durumda ise #ESFELESAFİLİNE düşmektedir. 95/5
B-Yine BU İLKE TOPLUM İÇİN DE GEÇERLİDİR.
Elbette, "her toplum layık olduğu şekilde yönetilmektedir." Fransız düşünür #Montesquieu’ ye ait olduğu belirtilmekle birlikte Churchill’e, Hegel'e yahut Atatürk’e, İnönü’ye, Bismarck’a ve Hz. Muhammed’e atfen de kullanıla gelmektedir.
Hadis Hz #MUHAMMED'e aitliği konusunda şu bilgiye ulaşılmaktadır
“Kemâ tekûnû yuvella aleyküm” (Siz nasıl olursanız yöneticileriniz de öyle olurlar).
“A’malüküm ummalükum” (amelleriniz yönetcilerinizdir, onlar sizlerin eseridir) (bk. Acluni, I / 146; II / 127) denilmiştir Sİsiamiyet”
Bu yaygın sahiplendirme anlayış ve durum, aynı zamanda bu sözün toplumsal geçerliliğini de teyit etmesi açısından önemlidir.
#PLATON da DEVLET adlı eserinde bu gerçeği vurgulamak çaısından:
"Devlet yapıları, vatandaşların karakterlerinden değil de kayalıklardan ya da meşhur meşe ağaçlarından kaynaklanacak değildir herhalde, değil mi? Vatandaşların karakterleri, ağırlıklarıyla ve önemleriyle başka şeyleri peşinden sürükler." der.
Nitekim, yöneticiler hangi yol veya yöntemle belirlenir ya da gelirse gelsin, o toplumdan o insanların arasından, kültürden gelmektedir.
İnsanı insan yapan düşünce, inanaç kabullenim ve yargılar ile eylemleri değişmedikçe toplumda ahsen anlayışlar taban bulmadıkça da eski tas eski haman devam edegelmektedir.
Bu bağlamda
#Örneğin Kitap der, yaklaşık meallerde
• Bu böyledir, çünkü bir kavim KENDİLERİNDE BULUNANI DEĞİŞTİRMEDİKÇE Allâh onlara verdiği ni'meti değiştirmez. Allâh işitendir, bilendir. Zalike bi ennellahe lem yeku muğayyiran ni'meten en'ameha ala kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim ve ennellahe semiun alîm. 8/53
• Bir kavim KENDİNDE BULUNANI DEĞİŞTİRMEDİKÇE Allâh onların durumlarını değiştirmez. Allâh da bir kavme kötülük istedi mi artık onu geri çevirecek yoktur. Zaten onların, O'ndan başka koruyucuları da yoktur. innellahe la yuğayyiru ma bi kavmin hatta yuğayyiru ma bi enfusihim, ve iza eradellahu bi kavmin suen fe la meradde leh, ve ma lehum min dunihi miv vâl. 13/11
• İnananlar, siz kendinize bakın, SİZ DOĞRU YOLDA OLDUĞUNUZ TAKDİRDE sapan kimse size zarar vermez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O size ne yaptığınızı haber verecektir. Ya eyyuhellezine amenu aleykum enfusekum, la yedurrukum men dalle izehtedeytum, ilellahi merciukum cemian fe yunebbiukum bi ma kuntum ta'melûn 5/105
• Allah yolunda İNFAK YAPIN -sorunların çözümü ve AHSENLEŞTİRLMESİ konusunda elinizi taşın altına koyun- kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Güzel düşünüp ahsen işler yapın. Çünkü Allah, MUHSİNLERİ ahsen işler yapanları sever. Ve enfiku fi sebilillahi ve la tulku bi eydikum ilet tehluketi ve ahsinu, innellahe yuhibbul muhsinîn. 2/195
• Eğer biz onları, ondan önce bir azapla helâk etseydik mutlaka şöyle diyeceklerdi- "Rabbimiz, ne olurdu bize bir resul gönderseydin de zelil ve rezil olmadan önce senin ayetlerine uysaydık!"Ve lev enna ehleknahum bi azabim min kablihi le kalu rabbena lev la erselte ileyna rasulen fe nettebia ayatike min kabli en nezille ve nahza. 20/134
• Biz hiçbir yurt ve medeniyeti, belirlenmiş bir KİTABI kanunu yazgısı olmaksızın ortadan kaldırmadık. Ve ma ehlekna min karyetin illa veleha kitabum ma'lûm.15/4
• Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk. E lem yerav kem ehlekna min kablihim min karnim mekkennahum fil ardi ma lem numekkil lekum ve erselnes semae aleyhim midrara, ve cealnel enhara tecri min tahtihim fe ehleknahum bi zunubihim ve enşe'na mim ba'dihim karnen aharîn. 6/6
• Ve Biz, bir ülkeyi değişime/yıkıma uğratmak istediğimiz zaman, onun varlık ve güç sahibi önde gelenlerine, hak yolda olmalarını, hak yolda önderlik yapmalarını emrederiz de onlar, bunun aksine, orada hak yoldan çıkarlar. Artık oranın üzerine Söz hak olur da Biz orayı kökünden darmadağın ederiz. Ve iza eradna en nuhlike karyeten emarna mutrafiha fe fesku fiha fe hakka aleyhel kavlu fe demmernaha tedmîra. 17/16
• İşte biz böylece, kazandıkları günahlardan dolayı zalimlerin bir kısmını, diğer bir kısmına dost yaparız. Ve kezalike nuvelli ba'daz zalimine ba'dam bima kanu yeksibûn.6/129
• Sizden önceki kuşakları, zulmettikleri ve resulleri kendilerine açık kanıtlar getirdiği halde inanmadıkları için, helak ettik. Günaha batanlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. Ve le kad ehleknel kurune min kablikum lemma zalemu ve caethum rusuluhum bil beyyinati ve ma kanu li yu'minu, kezalike neczil kavmel mucrimîn. 10/13
• Yaşayışı şımarıklık ve gösterişe yol açmış nice kenti helâk ettik biz. İşte yerleri yurtları! Onlardan sonra oralarda çok az oturuldu. Biziz vâris olanlar, biz. Ve kem ehlekna min karyetim betirat meişeteha, fe tilke mesakinuhum lem tuskem mim ba'dihim illa kalila, ve kunna nahnul varisîn. 28/58
• Kendilerinden önceki nesillerden nicelerini helâk etmemiz onları yola getirmedi mi? Onların yurtlarında dolaşıp duruyorlar. Akıl sahipleri için bunda elbette ibretler vardır! E fe lem yehdi lehum kem ehlekna kablehum minel kuruni yemşune fi mesakinihim, inne fi zalike le ayatil li ulin nuha. 20/128
YİNE, #BAŞINIZA GELENLER YAPTIKLARINIZIN SONUCUDUR yolundaki ayetler de bu bağlamda değerlendirilmelidir.
Örneğin Kitap der yaklaşık meallerde:
• Başınıza gelen herhangi bir musibet kendi ellerinizin yaptığı yüzündendir. Birçoğunu da affeder. Ve ma esabekum mim musibetin fe bima kesebet eydikum ve ya'fu an kesîr. 42/30
• İşte bu, ellerinizin yapıp öne sürdüğü işler yüzündendir. Yoksa Allâh, kullara zulmedici değildir." Zalike bima kaddemet eydikum ve ennellahe leyse bi zallamil lil abîd. 8/51
Üstelik toplumsal yaşamda her karekterle her hal içindeki insanlarla olaylarla karşılaşılmaktadır. Bu hayatın gerçeğidir. Yaşam inişlerle çıkışlarla sürmektedir. Önemli olan her halde de kendini tutarak, iblisi ayartılarını köpüren duygularını kontrol edebilen ve böylece ahsen insanlar olup Rabbin Rızasına varanlardan olabilmektir.
Zira, İnsanlar yalnız "inandık" demekle, hiç FITNELENMEDEN sınanmadan bırakılacaklarını mı sandılar? E hasiben nasu ey yutraku eyyekuluamenna ve hum layuftenûn. 29/2, 2/214, 2/155, 3/186, 21/35, 29/3, 47/31 vb.
ÇÖZÜMLER DIŞINIZDA DEĞİL, İÇİNİZDEDİR.
Yeter ki, HAK bir davanız, idealiniz, iddianız olsun.
DEĞİŞİM, var olandan olması gerekene, kainatta var edilen ilkelerine uygun davranarak gerçekleşen büyük bir arınma ve yüceliştir.
Nasıl olması isteniyorsa öyle olunmalıdır. Öyle ahsen davranılmalıdır ki, olumsuzluklar kötülükler onda yok olmalıdır! Kötüler de değişimle hayat bulmalıdır.
Yine, rastladığı her kötülüğü de en güzel olanla karşılamak değişime vesile olup ahsenleştirmek esastır 23/96, 41/34 vb.
Kötülüğe misliyle, dengiyle karşılık vermek, haddini bildirmek hakkı ve gücü de varken 42/41-42, onları da ıslah etmek, ahsenu amele kervanına katabilmek için daha güzel karşılık vermek, affetmek erdemdir, gönül güzelliğidir, gönül kazanmaktır. 23/96, 41/34, 42/43, 25/63, 12/91 vb.
Gönül insanı olmak, ahsenu ameller yaparak aleme gönül güzelliği yaymaktadır.
Öğütten de öte yaşamıyla haliyle örnek olup gönüllerde yer yapmaktır.
Bu anlamda en etkili unsur, öncelikle savunduğu ve davet ettiği güzelliği yaşamında göstermektir. Zira, Lisanı Hal, Lisanı Kal den daha etkilidir, taa yüreklere, özüne işler ve değişimi tetikler.
Öyle ki; ahsenu ameller, yani yapılan her hayır ve hasene ile amenu ve amilus salihati ve fedakarlıklar, her dünyada güzellik olarak karşılık bulmaktadır. Bir zerresi dahi, Rabbilaleminin ilkesiyle, bereketiyle, kelebek etkisiyle, HER alemi sarmaktadır.
Gövdeyi oluşturan insanlar değişmedikçe toplum da, baştakiler de değişmez. Kendini değiştirmeyen toplumun değişmesini bekleyemez. Karanlığa ışık olmadıkça toplum da aydınlanmaz. Bir olmadıkça 11, 111 ve diğerleri de olmaz.
İnsan ve toplumlar da duyarlı olmadıkça, bu yolda bedel ödemekten kaçtıkça da bozuluş hızlanmaktadır.
Elbette, her kötülükten bunu #işleyenler kadar, buna katkı veren, destek olan, engel olmayan ya da göz yuman, bilip de bilmezden gelenler, her halden vebal altında olan başta yöneticiler olmak üzere olup bitenlere DUYARSIZ ya da SESSİZ KALAN TÜM TOPLUM da #sorumludur.
Yine, kötülükleri yeşerten her insanın, toplumun, düşüncelerin, yönetimlerin ve sistemin de #vebali ağırdır. Her birinden de sorumludur. 8/25, 7/164 vb.
Bu nedenle kötülükleri yapanlara ve bunları yeşerten öğreti, kültür, toplum ve sistemlere, BATAKLIKLARA da duyarsız da kalınamaz.
Bunun için her toplumda, İYİLİĞİ EMREDER, KÖTÜLÜKTEN MEN EDEN yani EMRI BIL MARUF NEHYI ANIL MUNKER yapan bir sistem olmalıdır. 3/110, 2/143, 3/104, 3/114, 9/71 vb
İnsan, evrensel doğrularla, ikna ve terbiye ile eğitimle, en güzel olanla, değişim ve dönüşümle ancak kalıcı olarak değişebilir.
Çöküşe, bozuluşa, zulme sessiz kalanları ya da duyarsız davrananları HAK uğrunda var gücüyle çalışmayanlar da her olayda olduğu gibi zalimlerle sınırlı kalmayan azapla fitneyle karşılaşmaktadır. 8/25
Değişimden ve Hakk tan yana durmayanları da, HAYAT törpüleyip daha ağır bedeller ödeterek eğitip değiştirmektedir.
Susan, duyarsız kalan ya da bendeni sendeni yapan, dört maymunu oynayan vb hal içinde olanlar değildir.
DAVA İNSANI olanlar, her alemde de en bahtiyardır. Zira, her hali ahsen yapmada, var gücüyle çalışarak Allaha yardımcı olur, borç verir, yani iyilik, hayır fedakarlık vb ahsenu ameller yapar, Allah ta ona yardım eder. 3/52, 47/7, 61/14, 22/40 vb.
Her insan, İDEALLERİN uğrunda HAYIR ve FEDAKARLIK yaptığı nispette #DAVAİNSANI olunabilir.
Dava insanı, her durumda, örnek ve önderler olup Rabbin ilkelerine, rızasına uygun hale dönüştürmede #MARUFU EMREDEREK, #MUNKERDEN MEN EDEREK hayır ve fedakarlıklar yaparak var gücüyle, ümitle, salatla, sabırla ilim amel ve ihlas birlikteliğiyle çalışanlardır.
Elbette insanlık ölmemiştir, ölmez de. Her daim daha güzel olana yönelenler var oldukça da ölmeyecektir. Yeter ki, siz ben o, yerimizi ve safımızı seçelim.
Gönül adamına, dava adamına değişim yoldaki sabrına, mücadelesine, azmine, uzun soluklu yürüyüşüne, her dünyayı kurtarma aşkına, sevgisine, alaka ve muhabbetine, bunu yaşamda göstermesine gerek vardır.
Ey inananlar, Allah'a #TAKVALI OLUN ve #SADIKLARLA beraber olun Ya eyyuhellezine amenuttekullahe ve kunu meas sadikîn 9/119
Onlar, Rabbilalemine, Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalara, evrensel ilkelere, #SIDK veya #HAK olarak ulaşan, candan, canandan her şeyden çok bu HUDEN, HEDİYE, HİDAYETe her daim önem ve öncelik verdiğini, her durumda #AhsenuAmeller işleyerek, hayır ve fedakarlık yaparak yaşamda da gerçekleştirenlerdir. 39/33, 2/38, 2/177, 3/133, 3/76, 5/35, 5/100, 7/26, 9/4, 9/7, 9/24, 9/36, 9/111, 9/123 3/92, 16/128, 20/123, 24/52, 59/9, 64/16 92/5 vb.
Hayır, kim sözünü yerine getirir ve #TAKVALI OLURSA, şüphesiz Allâh da #MUTTAKİLERİ sever. Bela men evfa bi ahdihi vetteka fe innellahe YUHİBBUL #MUTTEKÎN. 3/76, 9/4, 9/7 vb.
Muttakilere #cennet vardır. 3/133, 15/45, 16/31, 50/31, 26/90, 78/31, 16/30, 25/15, 47/15, 13/35, 39/20, 39/73, 68/34, 7/128, 11/49, 28/83, 43/35, 38/49, 77/41, 54/54, 52/17, 51/15, 44/51 vb

Kısaca Ahlakını Kuran yapanlardır.
Zira, RABBİN RAZI OLDUĞU bir hayat başarıların en büyüğüdür.
ALLÂH onlardan #RÂZI OLMUŞTUR, onlar da O'NDAN RÂZI OLMUŞTUR. İşte büyük başarı, #FEVZULAZÎM BUDUR! RADIYELLAHU ANHUM VE RADU ANH, zalikel FEVZUL AZÎM 5/119, 98/8, 58/22, 9/100, 48/18 vb
Kendine, Aleme, insanlığa, topluma duyarsız kalmayıp, Rabbilalemine, Vicdanın sesine uyarak, Yaratılan Kainat Kitabındaki, Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki evrensel ilkelerle, yani KURAN la yoğrulanlardan, Karanlığa ışık olup, kendini de toplumu da ahsen yolda değiştirenlerden ve böylece, Razı olan ve Razı Olunanlardan olma dileğiyle,
Muhabbetle,
2 Kasım 2015-26 Mayıs 2021




Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı