12 Kasım 2015 Perşembe

DUA VE DUANIN KABUL OLMA ŞARTI

DUA VE DUANIN KABUL OLMA ŞARTI
Güzel sözler, temenniler, İSTEK VE HEDEFLER kişilerin sözleri bunları yapanlara elbette, güzellikler katmaktadır.
Lakin, o yolda alemde var edilen kanunlara, oluşum surecine uygun duruş ta gerekmektedir.
HER İŞ, yana yakıla YAKARMAKTAN da öte GEREĞİNE uygun ilkelere OLUŞUM SUREÇLERİNE uyumlu, sabırla, salatla, samimiyetle, ümitle var gücüyle akıl gönül eylem veya ilim ihlas amel birlikteliğiyle ÇALIŞMAKLA BAŞARILIR
Zira,
DUA demek, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda var gücüyle uğraşmak, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarıyla seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERLE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına, OLUŞUM SUREÇLERİNE, şekil ve manasına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla, salatla, samimiyetle çalışmak demektir.
ZİRA, Yaratılmış Kainat Kitabındaki insan, toplum, canlılar cansızlar, eşya, olay ve olgulardan oluşan kevni yaratılan ayetler veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki yazılı ayetlerin anlattığı doğru manalar, kanunlar ilkeler KURAN'dır ve her alemi cennet yapan EVRENSEL İLKELER DERYASIDIR.
Yine, Alemdeki başta insan olmak üzere her varlıktaki ve her unsurdaki tüm özellikler #sebepsonuç ilişkisi ile iyilik hayır ve fedakarlık yapana, ahsenu ameller gerçekleştirenlere bitim noktasında sunulan #yardımlar da dahil tüm İLİM BİLGİ onu terbiye eden böyle donatan, tesviye eden, ikram eden RABBİLALEMİNİN, yazılı kitap, KURAN ve ZİKİR gibi #hediyesidir.
Bunlar, RABBİLALEMİNİN lütfettiği insanları karanlıklardan aydınlığa NUR a çıkarandır / liyuhricekum minezzulumati ilennur.14/1, 14/5, 33/43, 57/9, 65/11, 5/16, 2/257,
Bu evrensel ilkeler, her daim BAŞARI ve yaşamı mutlu etmek için önemli ve vazgeçilmez bir yoldaştır, nurdur, rehberdir, hediyedir, hidayettir. 2/2, 2/5, 2/38, 2/97,17/9, 3/4, 3/138, 6/88, 7/52, 12/111, 16/64, 16/89, 16/102, 17/9, 20/123, 27/2,27/77, 28/43, 31/3, 40/54, 45/20, 46/30 vb.
A-Evet DUANIZ KADAR DEĞERLİSİNİZ
Kuranı Kerimde Furkan Suresinin en son ayetinde 25/77 de yer alan:
Kul ma ya'beu bi kum rabbi lev la duaukum fe kad kezzebtum fe sevfe yekunu lizama.
De ki: “Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! …
Yani, Duanız olmazsa değeriniz yok, duanız varsa değeriniz var.
Peki #dua ne demek, ne anlamda kullanılmış, duadan ne anlamalıyız.
El açıp yakaran bir RASUL mu yaşadı ki? Yoksa sahada, hayatın içinde DUA NIN GEREĞİNİ de YAPAN bu anlamda da örnek ve önder olmadı mı?
Nitekim, bir başka ayette, 2/214 de de “Onlara öyle yoksulluk, darlık, sıkıntı ve SARSINTI dokunmuştu ki, nihâyet erresulu ve onunla birlikte inananlar: "Allâh'ın yardımı ne zaman? diyecek” kadar bittim noktasına varıncaya dek bu yolda tüm varlıklarını feda ettiği hususu vurgulanmaktadır.
Rabbilalemin böyle yapılan duaya her daim karşılık vermektedir.
B-DUA KAVRAMI VE YAPILAN TANIMLAMALAR
DUA kelimesinin kökü, dal, ayın, vav harflerinden oluşmakta ve bu kök 82 türev formuyla birlikte 212 yerde geçmektedir.
#Dua davadır, davettir, çağrıdır, iddiadır, hedeftir niyettir, çalışmadır. Bu yolda , GEREĞİNE, OLUŞUM SUREÇLERİNE uygun ilimle, ihlasla amelle çalışınca da o dua her alemde karşılık bulmaktadır.
Dua yapmak, kendini tanımak, alemin farkına varmak, Rabbin ilkelerine uymak, var gücüyle çalışıp her ne olursa olsun hayata ümite sabırla salatla var gücüyle tutunmaktır.
Nitekim kimileri de bunu şöyle aktarmaktadır:
• “Dua kul ile Allah arasında bir diyalog anlamını taşır. Bir başka söyleyişle dua; sınırlı, sonlu ve âciz olan varlığın sınırsız ve sonsuz kudret sahibi ile kurduğu bir köprüdür. Duâ, insanın kendi kendine yetmediğinin ifadesidir. Dua, Allah'a çıkarılmış dâvettir. Dua, insanın kendi kendine yetmediğini bilmesidir. “Dua, var gücünü, olanca çabasını harcayıp bitiren insanın Allah'a saldığı "imdat" sayhasıdır #AKalkan)”.
• Dua, insanın Allah karşısında esas duruşudur. Dua Kulluğun iliğidir. Dua eden kalp Allah’la diyalog halindedir. Allah insan ilişkisinde çift boyutlu bir özelliğe sahiptir, kulluk insanın Allah’a duası, vahiy Allah’ın insana duasıdır. Dua kulluktur, kulluk duadır(#İslamoğlu)”.
• “Duâ bir yükseliştir. Her dua ruhtan bir filizin yeşermesi, boy sürmesidir. Dua, fâni maddeden mana sonsuzluğuna doğru bir sıçrayıştır. Dua, hesaplaşma ile birlikte ruhun nur denizlerinde yıkanmasıdır; temizlenmesi ve güçlenmesidir. Dua, bir yeniden doğuştur. Dua, sessiz inilti, gürültüsüz feryattır. Dua, en manalı sessizliktir. (#AKalkan)”.
• “Sözlükte dua çağırmak, yalvarmak, davet etmek, ileri sürmek, celbetmek, istemek, teklif etmek, teşvik etmek, sevk etmek, hatırlatmak, namaz kılmak, bir şey için Allah'a yalvarmak, bir şeye karşı Allah'tan yardım dilemek, propaganda yapmak, meydan okumak, referans göstermek manalarına gelmektedir #Bayraklı”.
• Cahiliye dönemi arapları hayvanlarını sağdıkları zaman hayvanın memelerinde hayvanı daha fazla süt yapmaya teşvik amacıyla az bir miktar süt bırakırlardı. Bu bırakılan süte (الداعية) El-da’iye (çağıran/dua eden) adı verilirdi. (daha fazla sütü çağıran) Bu anlamda insanın duası da;onun ilerdeki iyi, güzel performansını arttıracak olan duygularının mahmuzlanmasıdır (#YunusB)
Dua kelimesinin kök anlamları kısaca şöyle sayılmaktadır.
• Davet, Çağrı,
• Dava İddia,
• Bağ, bağlantı, dayanak,
• Arzu, istek, yöneliş, teklif, teşvik,
• Allah'tan yardım dilemek,
DUA KAVRAMI bu manalarla birlikte düşünüldüğünde duanın ve sözkonusu ayetin anlamları şöyle olmaktadır:
1- Duanız Davetiniz, çağrınız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!
Buradaki davet iki yönlüdür.
Birincisi; Allah’ı davet, çağırmaktır. Yaşantımızda Allah’ı, Kitabı işlerimize davet etmek çağırmaktır. Bir iş yaparken Onun buyruklarını dikkate almaktır. Her işimize Rabbimizi dahil etmektir. Onun istek ve emirlerine göre hayatımıza yön vermektir. Kurana uygun yaşamaktır. Kuranı dikkate alarak, işlerimizi sürdürmektir. Rasullerin yaptığı gibi.
Bunu yapmıyorsak yani davetimiz yoksa, Kuranı işlerimize davet etmiyorsak, Kuranı kale almıyorsak, önem ve öncelik verip ona göre hayat sürmüyorsak, Kuranın Rabbi ne diye bize değer versin!
O halde hayatımızı şekillendirirken Rabbimizi, Kuranı dikkate alıp Onun öğretisine göre yaşam sürersek, yani duamız davetimiz çağrımız olursa, olduğu kadar değerimiz olmaktadır.
İkincisi; Allah’a davettir, çağırmaktır. İnsanları, toplumları, düzenleri Allah’a Kurana çağırmaktır, davet etmektir. Rasullerin yaptığı gibi, tüm insanlığa Allah’ı Kuranı hatırlatmak, tebliğ etmek ve Rabbimize davet etmektir. Bunu amaç edinmektir. Öncekiler gibi Kelimetullahı yeryüzüne duyurmak, hakim kılmak için çalışmaktır.
Bunu yapmıyorsak yani Allah’a, Kurana davetimiz, çağrımız yoksa, hayata Allah’ı Kuranı çağırmıyorsak, yani onun ilkelerini uygulamıyorsak, bunu amaçlayarak yaşamıyorsak Rabbimiz ne diye bize değer versin!
2- Duanız davanız, iddianız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!
Duamız, davamız varsa değerliyiz. Davamız ne. Allah’a kulluk etmek için yaratılmışız. Ahsenu amel yapmak için var edilmişiz. Rabbimize teslim olmak, Onun terbiyesine girmek ve tüm şeytanları, ayartıları boşa çıkarmak ve böylece sadece Allah’a kul olmak için gönderilmişiz. Kainatta Rabbimize itaat eden tüm varlıklar misali zişuur insanın da Rabbine, kitabına teslim olmasıdır. Bu uğrunda çalışmasıdır. Yaşayan Kuran olmaktır. Kurana şahit olmaktır. Kuranı hakim kılmaktır. RASULLER yolunda çaba sarf etmektir. Duası, Davası olanın aynı zamanda insanlığı da bu duaya davaya dahil etmeye çalışmasıdır.
Bunu yapmıyorsak, yani davamız bu değilse, ne? Daha çok yığmak çokluk peşinde koşmak, vb. Duamızı, davamızı yitirmişsek, ne değerimiz olabilir. Davası olmayana Allah niye değer versin.
3- Duanız bağınız, bağlantınız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!
İnsanların Allah’a Kitaba bağlanmasına çalışmaktır. Aynı zamanda Kitabı, ilkeleri hayata bağlamak, hayata uygulamaktır. Dayanağımızı Kuran yapmaktır. Allahın ipine sımsıkı bağlanmaktır. Allahın boyasıyla boyanmaktır.
Duamız, bağımız, bağlantımız, alakamız varsa, var olduğu ölçüde değerliyiz. Rabbine bağlı olmak, Kitabıyla bağlantısı olmaktır. Ona yönelmek, isteklerine önem vermek öncelik vermektir. Sadece Ona bağlanmaktır. Onun hükümlerini yaşamaktır. Yaşamda Ondan başkasının değerlerine, ölçülerine bağlanmamaktır. Onunla kurulan bağa hiçbir halde halel vermemektir. Ondan başkasına bağlanmamaktır.
4- Duanız arzu, istek, referans, teklif, teşvik, yönelişiniz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin!
İki yönü bulunmaktadır.
Birincisi Onu arzulamak, onu istemek, ona yönelmektir. Arzularımız, isteklerimiz, yönelişimiz Kuran olmalıdır. Allah’ın hoşnutluğu olmalıdır.
İkincisi, arzularımızı, isteklerimizi, yönlerimizi yönelişlerimizi Kuran belirlemeli, Kurana uygun olmalıdır. Kuran ilkeleri esas alınmalıdır. Bunlarla yaşamaktır. Bunlara göre hayat sürmektir. Bu ilkelerle hayat bulmaktır. Bunların dışındaki tüm ölçülerden arınmaktır. Uzaklaşmaktır.
Ona yönelişimiz olmazsa, Ona prestij etmezsek, Onun ilkelerini arzulamazsak, hayata yönlendirmezsek, yaşama aktarmazsak ne değerimiz olur.
C-DUANIN da KABUL OLMA ŞARTI VAR
Duanın kabul olma şartı, duadan önce, duada ve sonrasında da samimi, dürüst olmaktır.
Yaşamda bir an gelir ki, artık takatin bitmiş, çaren tükenmiştir. İşte o an dönüm noktasıdır. Direnen, dayanıp devam eden, yani sabreden için, başarının, mutluluğun Rabbilaleminin yardımının arifesidir. 2/153, 2/249, 8/46, 8/66, 16/110; 3/146; 2/155; 11/11, 13/22, 16/96, 23/111, 25/75, 33/35, 41/35, 76/12 - 28/54, 33/31 vb.
DUASI, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda var gücüyle uğraşmak, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarıyla seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalarla KURANLA, EVRENSEL İLKELERLE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla çalışanlara, bunu yaptığı ölçüde, Rabbilalemin böyle samimi yapılan duaya, o nispette KİM OLURSA OLSUN her daim KARŞILIK vermektedir.
Evet, Kitap der yaklaşık meallerde:
• Kullarım, sana benden sorarsa: Ben yakınım. du'â eden, bana du'â ettiği zaman onun du'âsına İCABET EDERİM . O halde onlar da BANA İCABET ETSİNLER, BANA İNANSINLAR Kİ, DOĞRU YOLU BULMUŞ OLALAR. Ve iza seeleke ibadi anni fe inni karib, ucibu da'veted dai iza deani felyestecibu li vel yu'minu bi leallehum yerşudûn. 2/186 vb.
• Hak du'â, ancak O'na yapılır. O'ndan başka du'â ettikleri ise, kendilerinin hiçbir isteklerine İCABET EDEMEZ. TIPKI AĞZINA GELSİN DİYE SUYA AVUÇLARINI UZATAN KİMSE GİBİDİR. Oysa (uzanıp suyu avuçlamadıkça su) on(un ağzın)a gelmez. İşte kâfirlerin du'âsı, öyle boşa gider. Lehu da'vetul hakk, vellezine yed'une min dunihi la yestecibune lehum bi şey'in illa ke basiti keffeyhi ilel mai li yebluğa fahu ve ma huve bi baliğih, ve ma duaul kâfirine illa fi dalâl. 13/14.
• Yanları yataklardan uzaklaşır, korkarak ve umarak Rablerine dua ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıktan hayır için harcarlar Tetecafa cunubuhum anil medacii yed'une rabbehum havfev ve tameav ve mimma razaknahum yunfikûn. 32/16.
• Rabbinize GÖNÜLDEN ve İÇTENLİKLE dua edin, çünkü O, haddi aşanları sevmez. Ud'u rabbekum tedarruav ve hufyeh, innehu la yuhibbul mu'tedîn. 7/55
• Rabbiniz buyurdu ki: "Bana du'â edin, İCABET EDEYİM. BANA KULLUK ETMEKTE KİBİRLENİP TENEZZÜL ETMEYENLER, aşağılık olarak cehenneme gireceklerdir." Ve kale rabbukumud'uni estecib lekum innellezine yestekbirune an ibadeti seyedhulune cehenneme dahirîn. 40/60.
• İnsana bir ni'met verdik mi yüz çevirir; yan çizer. Ona bir şer dokundu mu yalvarıp durur. Ve iza en'amna alel insani a'rada ve nea bicanibih, ve iza messehuş şerru fe zu duain arîd. 41/51, 30/33, 39/8, 39/49,
• Allah'tan başka DUA EDİP yalvardıklarınız da sizler gibi kullardır, doğru iseniz, çağırın onları da size İCABET ETSİN İnnellezine ted'une min dunillahi ibadun emsalukum fed'uhum felyestecibu lekum in kuntum sadikîn. 7/194-198
• İNANAN VE AMİLUS SALİHATİ YAPANLARA İCABET EDER; FAZLINDAN onlara, daha fazlasını da verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azâb vardır. Ve yestecibullezine amenu ve amilus salihati ve yeziduhum min fadlih, vel kâfirune lehum azabun şedîd. 42/26
• İCABET EDİP ona Yahyâ'yı armağan ettik. Eşini de kendisi için ıslah ettik Gerçekten onlar HAYIR İŞLERE KOŞARLAR, UMARAK VE RAHEBA EDEREK BİZE DU'Â EDERLERDİ VE BİZE DERİN SAYGI GÖSTERİRLERDİ. Festecebna lehu ve vehebna lehu yahya ve aslahna lehu zevceh, innehum kanu yusariune fil hayrati ve yed'unena rağabev ve raheba, ve kanu lena haşiîn. 21/90
• Andolsun Nûh bize NİDA etti de ne güzel İCABET buyurmuştuk! Ve le kad nadana nuhun fe le ni'mel muccibûn. 37/75
Kısaca, Rabbilalemine, ilkelerine var gücüyle, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarını seferber edip, usul ve esasına, edep ve adabına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla o yolda çalışmak, #DUANIN KABULU için elzemdir.
D-DUA ÖRNEKLİĞİNDE ALLAH’IN AHLAKI İLKELERİ de UNUTULMAMALIDIR.
Dua deyince ilk akla gelen Allah'ın yardımıdır. Sözel yana yakıla ya da belli zamanlarda, mekanlarda böyle yakarıldığında, Allah’ın bu sese duyarsız kalmayıp bi şekilde kabul ettiği, bazen dünya da, bazen de ahirde ikram ettiği yolunda güçlü bir inanç ve anlayış hakimdir.
Allah bu duaları nasıl kabul ya da reddediyor ya da karşılık vermektedir. Hiç bir ilke ölçü yok mudur. Neye bakmaktadır. Nasıl karar vermektedir. Kısaca keyfi mi davranmaktadır. Yoksa?
ELBETTE, Allah da, ahlak sahibi olup, kendince belirlenmiş, ölçüleri, değerleri, ilkeleri vardır.
Şöyle ki: Allah’ın huyunu, halini ahlakını, ilkelerini bize anlatan, tanıtan iki kaynak bulunmaktadır. Birisi Kitabı Kainat, Diğeri de, Kuranı Kerimdir.
Yazılı Kitap Kuranı Kerim gibi Yaratılan Kainat Kitabında, her maddede, zerrede, ayette, alemde var edilen evrensel ilkeler, değerler, ölçüler, kanunlar, kurallar vb her bir nur, Rabbilalemin olup, Lillahi Rabbilaleminin terbiye ettiği eseridir, lütfudur, ikramıdır, sistemidir, düzenidir, ahlakıdır.
M.İkbal’in de dediği gibi, ‘Kainat Allah’ın davranışıdır. O’nun davranışı ile sözü-vahiy arasında çelişki olmaz’.
Örneğin Kitap der, yaklaşık meallerde:
• Takvâ ve mağfiret ehli O'dur. Huve ehluttakva ve ehlulmağfirah 74/56
• Gerçekten Rabbim, siratim mustekîm üzerindedir. inne rabbi ala siratim mustekîm. 11/56
• Rabbilaleminde, yani evrende koyduğu kurallarda, herbir zerreden kürede, bireyden topluma kadar oluşturduğu özelliklerde, ilkelerde yani SUNNETULLAHDA da bir değişiklik bulunmaz. 17/77, 33/38, 33/62, 35/43, 40/85, 48/23 vb.
• Her esmai hüsna da ayrı ayrı Onu anlatır. Şakir, Hamid, Alim vb Allah da takva ehli olması ve bu ilkeler nedeniyle terbiye ettiği alemdeki her bir varlıktaki olay ve olgudaki var ettiği evrensel ilkelere, yani Rabbilalemine, her daim önem ve öncelik verendir.
TAKVA EHLİ OLAN VE SIRATIN MUSTAKİMDE BULUNAN Allah bu ilkeler dışında hangi din, ırk, dil vb nerden olursa olsun, kulları arasında ayrımcılık yapmaz. İlkelerini ihlal etmez. Kimseye de torpil kayırma ve arka çıkma vs de uygulamaz. Yalan söylemez. Sözünde durur. Vaadine uyar vb.
Dua konusunda da aynı ilke ölçü geçerlidir.
Kim olursa olsun, hangi dine dile, ırka mensup olursa olsun, kendini nasıl tanımlarsa tanımlasın, DUASI, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda var gücüyle uğraşmak, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarıyla seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalara KURANA, EVRENSEL İLKELERE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla çalışanların bunu yaptığı ölçüde, Rabbilalemin böyle yapılan duaya o nispette her daim karşılık vermektedir.
Elbet, #Müminlere yardım eder, yani Rabbilalemine, var ettiği bu ilkelere güvenen ve güven duyanlara, bunu akıl kalb ve eylem bileşkesiyle gerçekleştirenlere bunu yaptığı ölçüde elbette bu ilke gereğince yardım etmektedir.
Kim var ediliş amacı yolunda ahsenu ameller, iyilik hayır ve fedakarlıklar yaparsa bunlar da Rabbin lütfuyla bereketlenmekte ve her dünya da insanla buluşturulmaktadır.
E-ŞU ŞEKİLDE YARDIM ETMEKTEDİR:
Şöyle ki:
I-Öncelikle, VİCDAN, her insanda var olan RABBİLALEMİNİN insanlara yollarını aydınlatması VE DOĞRUYU BULMASI için lütfettiği en büyük NURDUR.
VİCDAN öyle bir güç ki, SESİNİ DİNLEYENİ VE BUNU YAŞAYANI cennet yolculuğuna başlatandır.
II-Sonra, Rabbilalemini, Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERİ, KURANI yaşamına hakim kılmak her alemde esasen bahtiyar olmak demektir 2/38, 20/123 vb. Bunlar da, RABBİLALEMİNİN lütfettiği insanları karanlıklardan aydınlığa NUR a çıkarandır / liyuhricekum minezzulumati ilennur.14/1, 14/5, 33/43, 57/9, 65/11, 5/16, 2/257,
Bu evrensel ilkeler, her daim yaşamı mutlu etmek için önemli ve vazgeçilmez bir yoldaştır, nurdur, rehberdir, hediyedir, hidayettir. 2/2, 2/5, 2/38, 2/97,17/9, 3/4, 3/138, 6/88, 7/52, 12/111, 16/64, 16/89, 16/102, 17/9, 20/123, 27/2,27/77, 28/43, 31/3, 40/54, 45/20, 46/30 vb.
Nitekim bu İLKELERİ YAŞAMA YAZANLARA, UYGULAYANLARA ONLARA BİR #KORKU YOKTUR VE ONLAR #ÜZÜLMEYECEKLERDİR VE LA HAVFUN ALEYHİM VE LA HUM YAHZENÛN 46/13, 2/277, 6/48, 7/35, 2/38, 20/123, 10/62, 2/262, 2/274, 2/62, 5/69, 2/112 vb
Örneğin Kitap der yaklaşık meallerde:
• “Muhakkak ki onlar Rabbimiz Allah’tır deyip sonra onlar istikamet üzere olanlara artık korku yoktur. Ve onlar mahzun olmazlar, ÜZÜLMEYECEKLERDİR.”İnnellezîne kâlû rabbunâllâhu summestekâmû fe lâ havfun aleyhim ve lâ hum YAHZENÛN 46/13
• Onlar ki, inanıp amelüssalihat yaptılar, salatı ikame ettiler, zekâtı ita ettiler; işte onların ödülleri, Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.
İnnellezine amenu ve amilus salihati ve ekamus salate ve atevuz zekate lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 2/277
• Biz RASULLERİ sadece müjdeciler ve uyarıcılar olarak göndeririz. Kim inanır ve uslanırsa onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Ve ma nursilul murseline illa mubeşşirine ve munzirin, fe men amene ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 6/48
• Ey Âdem oğulları, size kendi içinizden RASULLER size âyetlerimi anlattıkarı zaman korunup uslananlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Ya beni ademe imma ye'tiyennekum rusulum minkum yekussune aleykum ayati fe menitteka ve asleha fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 7/35
• “…Benden bir HİDÂYET geldiği zaman, kimler benim hidâyetime uyarsa artık ONLARA BİR KORKU YOKTUR VE ONLAR ÜZÜLMEYECEKLERDİR.” Kulnehbitu minha cemia, fe imma ye'tiyennekum minni HUDEN fe men tebia HUDAYE FE LA HAVFUN ALEYHİM VE LA HUM YAHZENÛN. 2/38
• “İmdi benden size bir HİDÂYET geldiği zaman kim benim hidâyetime uyarsa o, SAPMAZ VE SIKINTIYA DÜŞMEZ." Kalehbita minha cemiam ba'dukum li ba'din aduvv, fe imma ye'tiyennekum minni HUDEN fe menittebea HUDAYE FE LA YEDİLLU VE LA YEŞKA. Taha#20/123 vb.
• İyi bil ki, Allâh'ın velilerine korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. E la inne evliyaellahi la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 10/62
• Mallarını Allâh yolunda İNFAK ETTİTEN sonra İNFAKLARI ardından başa kakmayan ve eziyet etmeyenlerin, Rableri katında ödülleri vardır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Ellezine yunfikune emvalehum fi sebilillahi sümme la yutbiune ma enfeku mennev ve la ezel lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 2/262
• Mallarını gece gündüz, gizli ve açık Allâh yolunda İNFAK EDENLERİN ödülü Rableri yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Ellezine yunfikune emvalehum bil leyli ven nehari sirrav ve alaniyeten fe lehum ecruhum inde rabbihim, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 2/274
• Şüphesiz inananlar; yahûdiler, hıristiyanlar ve sâbiiler(den) Allah'a ve âhiret gününe inanan ve amelissalihat yapanlara, Rableri katında mükâfât vardır; onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. İnnellezine amenu vellezine hadu ven nesara ves sabiine men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe lehum ecruhum inde rabbihim ,ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 2/62
• İnananlar, yahûdiler, sâbiiler ve hıristiyanlar(dan) Allah'a ve âhiret gününe inanan ve AMELİSSALİHAT yapanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. İnnellezine amenu vellezine hadu ves sabiune ven nesara men amene billahi vel yevmil ahiri ve amile salihan fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 5/69
• Hayır, kim işini muhsin yaparak özünü Allah'a teslim ederse, onun mükâfâtı, Rabbinin yanındadır. Onlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Bela men esleme vechehu lillahi ve huve muhsinun fe lehu ecruhu inde rabbih, ve la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn. 2/112
III-Bununla birlikte, hayır ve fedakarlık üzere yaşayanlara da her bittim noktasında, çaresiz kalındığında da has yardımı her dünyada imdada yetişmektedir.
Zira, Her hayır ve fedakarlık, ALLÂHE YARDIM ETMEK olup, her dünyada güzellik olarak karşılık bulmaktadır. Hayırda misli veya katları verilirken, fedakarlık da günahlardan kurtulmak, temizlenmek ve cennete ulaşmak vardır.
Her kim Allaha yardımcı olur, borç verir, yani iyilik, hayır fedakarlık vb ahsenu ameller YAPARSA, Allah ta ona yardım eder. 3/52, 47/7, 61/14, 22/40 vb.
Örneğin kitap der yaklaşık meallerde:
• Ey inananlar, eğer siz ALLÂHE YARDIM EDERSENİZ, -varediliş amacı yolunda olup ahsenu ameller için Kurana ilkelerine uygun çalışırsanız- size yardım eder; ayaklarınızı sağlam tutar /Yaeyyuhellezine amenu in #TENSURULLAHE yensurkum ve yusebbit akdamekum.47/7.
• ve le #YENSURANNELLAHU mey yensuruh, innellahe le kaviyyun azîz 22/40 vb.
• Fe lemma ehasse isa minhumul kufra kale men ensari ilellahi, kalel havariyyunenahnu #ENSARULLAH, amenna billah,veşhed bi enna muslimûn.3/52
• Ya eyyuhellezîne amenu kunu #ENSARALLAHİ kema kale 'isebnu meryemelilhavariyyîne men ensari ilellah, kalelhavariyyune nahnu ENSARULLAHİfeamenet taifetum mim beni israile ve keferat taifeh,feeyyednellezîne amenu 'ala 'aduvvihim feasbehu zahirîn. 61/14
ALLAH'A GÜZEL BİR BORÇ VERME
• Kimdir o adam ki, ALLAH'A GÜZEL BİR BORÇ VERSİN DE, Allâh da ona kat kat fazlasıyla (verdiğini) ödesin! Allâh (rızkı) kısar da, açar da. Hep O'na döndürüleceksiniz. Menzellezi yukridullahe kardan hasenen fe yudaifehu lehu ad'afen kesirah, vallahu yakbidu ve yebsutu ve ileyhi turceûn. 2/245
• Allâh, İsrâil oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. Allâh demişti ki: "Ben sizinle beraberim, eğer namazı kılar, zekâtı verirseniz; elçilerime inanır, onlara yardım eder ve ALLAH'A GÜZEL BORÇ VERİRSENİZ, elbette sizin günâhlarınızı örterim ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bundan sonra sizden kim nankörlük ederse, düz yoldan sapmış olur. Ve le kad ehazellahu misaka beni israil, ve beasna minhumusney aşera nekiba, ve kalellahu inni meakum, lein ekamtumus salate ve ateytumuz zekate ve amentum bi rusuli ve azzertumuhum ve akradtumullahe kardan hasenel le ukeffiranne ankum seyyiatikum ve le udhilennekum cennatin tecri min tahtihel enhar, fe men kefera ba'de zalike minkum fe kad dalle sevaes sebîl. 5/12
• Kimdir o, ALLAH'A GÜZEL BİR BORÇ VERECEK olan ki, Allâh da onun verdiğini kat kat artırsın ve onun için değerli bir mükâfât da versin? Men zellezi yukridullahe kardan hasenen feyuda'ifehu lehu ve lehu ecrun kerîm. 57/11
• Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve ALLAH'A GÜZEL BORÇ VERENLER, işte onlara, (verdikleri), kat kat yapılır ve onlar için değerli bir mükâfât da vardır. İnnelmusaddikîne velmusaddikati ve akredullahe kardan hasenen yuda'afu lehum ve lehum ecrun kerîm 57/18
• Eğer ALLÂH'A GÜZEL BORÇ VERİRSENİZ, Allâh onu sizin için kat kat yapar ve sizi bağışlar. Allâh karşılık verendir, halimdir (hoşgörülüdür). İn tukridullahe kardan haseney yuda'ifhu lekum ve yağfir lekum, vallahu şekurun halîm. 64/17
• Rabbin senin gecenin üçte ikisinden daha azında, yarısında ve üçte birinde kalktığını; Seninle beraber bulunanlardan bir topluluğun da böyle yaptığını biliyor. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allâh, sizin onu sayamayacağınızı (zamanı hesab edip gecenin belli sâ'atlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. Artık (belli bir sâ'at gözetmeden) Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun (ne miktar kolayınıza gelirse o kadar gece namazı kılın, kendinizi zorlamayın.) Allâh, içinizden hastalar, yeryüzünde gezip Allâh'ın lutfunu arayan başka kimseler ve Allâh yolunda savaşan daha başka insanlar bulunacağını bilmiştir. Onun için Kur'ân'dan kolayınıza geldiği kadar okuyun. Namazı kılın, zekâtı verin ve ALLAH'A GÜZEL BİR BORÇ VERİN. Kendiniz için verdiğiniz hayırları, Allâh katında verdiğinizden daha hayırlı ve mükâfâtça daha büyük bulacaksınız. Allah'tan mağfiret dileyin. Şüphesiz Allâh, çok bağışlayan, çok esirgeyendir. İnne rabbeke ya'lemu enneke tekumu edna min suluseyilleyli ve nisfehu ve sulusehu ve taifetum minellezîne me'ak, vallahu yukaddirulleyle vennehar, 'alime el len tuhsuhu fetabe 'aleykum fakrau ma teyessera minelkur'an, 'alime en seyekunu minkum merda ve aharune yadribune fil'ardi yebteğune min fadlillahi ve aharune yukatilune fi sebilillahi fakrau ma teyessere minhu ve ekîmussalate ve atuzzekate ve akridullahe kardan hasena, ve ma tukaddimu lienfusikum min hayrin teciduhu 'indallahi huve hayrev ve a'zame ecra, vestağfirullah, innallahe ğafurur rahîm. 73/20
IV-KIM OLURSA OLSUN, HANGI DINDEN INANÇTAN, HALDEN BULUNURSA BULUNSUN, yaptığı iyilikler, hasene veya fedakarlıklar amenu ve amilussalihatlar asla #zayi olmaz. Üstelik bir zerresi dahi, Rabbilaleminin ilkesiyle, bereketiyle, kelebek etkisiyle, HER alemi sarar.
Hasenede misli veya katları verilirken, fedakârlıkta, amenu ve amelussalihatta, muttakilikte, günahlardan kurtulmak, temizlenmek ve #cennet vardır. Vellezineamenu ve amilus salihati ulaike ashabul cenneh, hum fiha halidûn. 2/25, 2/82, 2/277, 3/57, 4/57, 4/122, 4/173, 5/9, 5/93, 7/42, 10/4, 10/9, 11/11, 11/23,13/29, 14/23, 18/30, 18/107, 19/96, 22/14, 22/23, 22/50, 22/56, 24/55, 26/227, 29/7, 29/9, 29/58, 30/15, 30/45, 31/8, 32/19, 34/4, 35/7, 38/24, 38/28, 41/8, 42/22, 42/23, 42/26, 45/21, 45/30, 47/2, 47/12, 48/29, 65/11, 84/25, 85/11, 95/6, 98/7, 103/3 vb
Örneğin Kitap der, Yaklaşık mealler:
· 2/158-Kim kendiliğinden bir iyilik HAYIR yaparsa bilsin ki, Allâh alim ve ŞAKİRDİR ve men tetavvea hayran fe innellahe şakirun alîm.
· 12/90-Kim TAKVALI olur ve sabrederse, Allâh iyilik edenlerin ecrini zayi etmez . mey yetteki ve yasbir fe innellahe la yudi'u ecral muhsinîn.
· 4/40-Allâh zerre kadar haksızlık etmez, zerre miktarı bir iyilik olsa ONU KAT KAT YAPAR VE KENDİ KATINDAN DA AZİM BİR MÜKÂFÂT VERİR. İnnellahe la yazlimu miskale zerrah, ve in teku hasenetey yudaifha ve yu'ti mil ledunhu ecran azîma.
· 6/160-Kim iyilik HASENE getirirse, ona o(getirdiği)nin ON KATI vardır. Kim kötülük getirirse, sadece onun dengiyle cezâlandırılır, onlar haksızlığa uğratılmazlar. Men cae bil haseneti fe lehu aşru emsaliha, ve men cae bis seyyieti fe la yucza illa misleha ve hum la yuzlemûn.
· 2/261- Mallarını Allâh yolunda İNFAK edenlerin durumu, her başağında YÜZ DÂNE OLMAK ÜZERE YEDİBAŞAK VEREN BİR DÂNENİN durumu gibidir. Allâh dilediğine kat kat verir.Allâh(ın lutfu) geniştir, (O) bilendir. Meselullezine yunfikune emvalehum fisebilillahi ke meseli habbetin embetet seb'a senabile fi kulli sumbuletim mietuhabbeh, vallahu yudaifu li mey yeşa', vallahu vasiun alîm
· 9/111 -Allâh, mü'minlerden canlarını ve mallarını CENNET KENDİLERİNİN OLMAK ÜZERE satın almıştır/ İnnellaheştera minel mu'minineenfusehehum ve emvalehum bi enne lehumul cenneh…
· 4/124 -Erkek veya kadından her kim inanarak SALİHAT yaparsa, işte öyle kimseler CENNETE GİRERLER ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar. Ve mey ya'mel mines salihati min zekerin evunsa ve huve mu'minun fe ulaike yedhulunel cennete ve la yuzlemune nekira
· 42/23- Kim bir HASENE iyilik yaparsa ONUN İYİLİĞİNİ ARTIRIRIZ. .. Şüphesiz Allâh bağışlayan, (iyiliğe) karşılık verendir. ve mey yakterif haseneten nezid lehu fiha husna, innellahe ğafurun şekûr.
· 28/77- Allâh sana nasıl iyilik İHSAN ettiyse sen de öyle iyilik ihsan et, /ahsin kema ahsenellahuileyke
· 55/60- İyiliğin İHSANIN karşılığı, yalnız iyilik İHSAN değil midir? Hel cezaul ihsani illel ihsân.
V- ŞÖYLE Kİ, DUASI, DAVASI, DAVETİ, ÇAĞRISI UĞRUNDA, TÜM İMKANLARINI DA KULLANARAK,
• SABIRLA-daha güzel olana ulaşıncaya kadar direnerek, dayanarak, çalışarak,
• ÜMİTLE her halde de Rabbine, ilkelere güvenerek 12/87, 60/13, 29/23, 11/9, 41/49, 17/83 devam etmekle,
• SALATLA- usul ve esasına, edep ve adabına uygun gereğini yaparak,
• SAMİMİ olduğunu fiilen göstermesine rağmen başarıya yetmediği durumlarda,
• AVENE, muavene NESTAİN 2/45, 2/153, 7/128, 12/18, 21/112, vb ya da
• NASR 2/214, 2/107, 3/52, 3/126, 6/34, 3/160, 30/5, 40/51, 47/7, 9/40, 37/116, 9/25, 3/123 vb ya da
• GAVESE 18/29
• vb yardımı ve diğer lütuflar 7/137 vb yapılmaktadır.
Yaptıklarınızı siz unutsanız da Rabbilalemin unutmaz.
O Dünyanın da Ahirin de Rabbidir. Asla borçlu kalmaz. Her dünyada da bittim noktasında, ihtiyaç olduğunda, hayal dahi edilemeyeceği şekilde, en uygun yardımı ikram etmektedir.
Rahat ve refah içinde iken de hayır ve fadakarlık yapman gereken bu durumlar karşına çıktığında İYİLİK YAPMAK İÇİN BEKLEME.
Şayet bu fırsatlara kör bakmaya başlarsan, yeni fırsatlar senin yolundan uzaklaşmakta ve vicdanının sesi de duyulmaz olmakta ve duyarsızlığı ölçüsünde, RABBİN BU HAS yardımından da mahrum kalınmaktadır.
VI-ÜSTELİK, AHSENU AMELLER, İYİLİKLER, HASENELER, YAPILAN HAYIRLAR, ŞEFAATÇİ OLUP kötülükleri #SEYYİATLARI giderir, örter, geçer, keffaret olur. İnnel #hasenati yuzhibnes #seyyiat 11/114, 29/7, 47/2, 46/16, 8/29, 25/70, 3/195, 5/65, 48/5 vb
Örneğin #Kitap der yaklaşık meallerde:
• Gündüzün iki tarafında (sabah, akşam) ve geceye yakın sâ'atlerde salatı ikame et; çünkü iyilikler, kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür. Ve ekimis salate tarafeyin nehari ve zulefem minel leyl, innel hasenati yuzhibnes SEYYIAT zalike zikra liz zakirîn. 11/114
• İnanıp SALİHAT yapanların, mutlaka SEYYİATLARINI kötülüklerini örteceğiz ve onları, yaptıklarının en güzeliyle mükâfâtlandıracağız. Vellezine amenu ve amilus salihati le nukeffiranne anhum seyyiatihim ve le necziyennehum ahsenellezi kanu ya'melûn. 29/7
• İnanıp SALİHAT yapanların, Rableri tarafından Muhammed'e indirilen gerçeğe inananların da #SEYYİATLARINI örtmüş ve hallerini #düzeltmiştir. Vellezine amenu ve amilus salihati ve amenu bima nuzzile ala muhammediv ve huvel hakku mir rabbihim keffera anhum seyyiatihim ve asleha balehum. 47/2
• Onlar öyle kişilerdir ki, yaptıklarının en iyisini onlardan kabul ederiz ve onların KÖTÜLÜKLERINDEN geçeriz, cennet halkı arasındadırlar. Bu, (dünyâda) kendilerine söylenen doğru söz(ün gerçekleşmesi)dir. Ulaikellezine netekabbelu anhum ahsene ma amilu ve netecavezu an seyyiatihim fi ashabil cenneh, va'des SİDKİLLEZİ kanu yuadûn. 46/16
• Ey inananlar, Allah'a #TAKVALI olursanız ı O size iyi ile kötüyü ayırdedici bir anlayış verir,SEYYİATLARINIZI kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Allâh büyük lutuf sâhibidir.Ya eyyuhellezine amenu in TETTEKULLAHE yec'al lekum furkanev ve yukeffir ankum seyyiatikum ve yağfir lekum vallahu zul fadlil azîm. 8/29
• Ancak tevbe edip inanan ve ameli salihat yapanlar, işte Allâh onların kötülüklerini iyiliklere değiştirecektir. Allâh çok bağışlayandır, çok esirgeyendir.İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ulaike yubeddilullahu SEYYIATIHIM hasenat, ve kanellahu ğafurar rahîma. 25/70
• Rableri onlara karşılık verdi: "Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vuruşanlar ve öldürülenler... Elbette onların KÖTÜLÜKLERINI örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Yaptıklarına), Allâh katından bir karşılık olarak (onlara bu ni'metleri vereceğim). Karşılıkların en güzeli Allâh katındadır." Festecabe lehum rabbuhum enni la udi'u amele amilim minkum min zekerin ev unsa, ba'dukum min ba'd, fellezine haceru ve uhricu min diyarihim ve uzu fi sebili ve katelu ve kutilu le ukeffiranne anhum SEYYIATIHIM ve le udhilennehum cennatin tecri min tahtihel enhar, sevabem min indillah, vallahu indehu husnus sevâb. 3/195
• Eğer Kitap ehli inanıp (Allâh'ın azâbından) korunsalardı, onların KÖTÜLÜKLERINDEN geçerdik ve onları ni'meti bol cennetlere sokardıkVe lev enne ehlel kitabi amenu vettekav le kefferna anhum SEYYIATIHIM ve le edhalnahum cennatin 5/65
• O, imanlarına iman katıp ZİYADE etsinler ki inanan erkekleri ve inanan kadınları, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetlere soksun, onların KÖTÜLÜKLERINI de örtsün. Gerçekten bu, Allâh katında büyük bir başarıdır. li yezdadu imanem mea imanihim…Li yudhilel mu'minine vel mu'minati cennatin tecri min tahtihel enharu halidine fiha ve yukeffira anhum seyyiatihim, ve kane zalike indellahi fevzen azîma. 48/4-5
VII-ALLAHTAN RAZI OLMAK, HER DURUMDA RABBİLALEMİNE, İLKELERİNE UYMAKTIR. Allah ta ondan razı olur ve yardım eder.
YAPTIKLARIYLA, ALLÂH onlardan #RÂZI OLMUŞTUR, onlar da O'NDAN RÂZI OLMUŞTUR. İşte büyük başarı, #FEVZULAZÎM BUDUR! RADIYELLAHU ANHUM VE RADU ANH, zalikel FEVZUL AZÎM ulaşmayı hedefleyenlerdir. 5/119, 98/8, 58/22, 9/100, 48/18 vb.
Örneğin #Kitap der yaklaşık meallerde:
• Allâh buyurdu: "Bu, #sâdıklara, doğruluklarının fayda sağlayacağı gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler vardır." ALLÂH ONLARDAN RÂZI OLMUŞTUR, ONLAR DA O'NDAN RÂZI OLMUŞLARDIR. İşte büyük başarı budur! Kalellahu haza yevmu yenfeus SADIKÎNe sidkuhum, lehum cennatun tecri min tahtihel enharu halidine fiha ebeda, RADIYELLAHU ANHUM VE RADU ANH, zalikel FEVZUL AZÎM. 5/119
• Rableri katında onların mükâfâtı altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları, Adn cennetleridir. ALLÂH ONLARDAN RÂZI OLMUŞ, ONLAR DA O'NDAN RÂZI OLMUŞLARDIR. Bu, Rabbine saygı gösterene mahsustur. Cezauhum 'inde rabbihim cennatu 'adnin tecrî min tahtihel'enharu halidîne fîha ebedâ, radiyallahu 'anhum ve radu 'anh, zalike limen haşiye rabbeh. 98/8
• Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabâları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allâh onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile (kalb nuru veya Kur'ân ile) desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. ALLÂH ONLARDAN RÂZI OLMUŞ, ONLAR DA O'NDAN RÂZI OLMUŞLARDIR. İşte onlar Allâh'ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, ALLÂH'IN HIZBIDIR. 58/22
• Muhâcirlerden ve Ensârdan (İslâm'a girmekte) ilk öne geçenler ile bunlara güzelce tabi olanlar... ALLÂH ONLARDAN RÂZI OLMUŞTUR, ONLAR DA O'NDAN RÂZI OLMUŞLARDIR. (Allâh) onlara, altlarından ırmaklar akan, içinde ebedi kalacakları cennetler hazırlamıştır. İŞTE BÜYÜK KURTULUŞ BUDUR. Ves sabikunel evvelune minel muhacirine vel ensari vellezinettebeuhum bi ihsanir radiyallahu anhum ve radu anhu ve eadde lehum cennatin tecri tahtehel enharu halidine fiha ebeda, zalikel FEVZUL azîm 9/100
• Allâh şu mü'minlerden RÂZI OLMUŞTUR ki onlar, ağacın altında sana bi'at ediyorlardı, Allâh onların gönüllerinden geçeni bildiği için onların üzerine huzûr ve güven indirdi ve onlara yakın bir fetih verdi. 48/18.
Yeter ki, hak, doğru ve güzel bir davanız, idealiniz, iddianız olsun ve gerekli adımları atın.
VIII- Bunlara karşılık INSAN HAYRA DA ŞERRE DE DUÂ ETMEKTEDİR
Kitap der, yaklaşık meallerde:
İnsan, hayra du'â eder gibi, şerre du'â etmektedir. İnsan pek acelecidir. Ve yed'ul insanu biş şerri duaehu bil hayr, ve kanel insanu acûla. 17/11
Biz sizi sınamak için şerre de hayra da müptelâ kılıyoruz. ..ve neblukum biş şerri vel hayri fitneh…21/35
Dünyanın her yerinde, her döneminde, her coğrafyasında ahseni takvim üzere yapılandırılan, ahseni ameller yapması ve gelişim için var edilen, her tür zihni melekelerle de donatılan HER İNSAN her içsel ve dışsal etkide veya istekte, VİCDANININ güzel olana çağrısını da İBLİSİNİN ayartısını da duyar. Yaptığı tercihlerle kitabını kendi yazmaktadır.
Üstelik her kez, başlangıçta bu sesler açısından da aynı durumdadır.
Zamanla, bu sesleri duyulmaz ya da etkisiz yapan da insandır.
İBLİSİN sesine AYARTISINA uydukça, vicdanın sesi duyulmaz olurken, vicdanın sesine tabi olup Rabbin yolunda oldukça da iblisin sesi etkisizleşmeye başlar Öyle ki, iblise uya uya adeta İBLİSLEŞİR, İNSAN Şeytanlardan olur. Vicdanın sesine de uyarak haktan güzelden yana durup KURANA, Rabbilalemine uyduğu ölçüde de EVLİYAULLAH olmaktadır.
Her olay insana seçimler sunar. İnsan fravunlaşabilir, Musalaşabilir. Lehepleşir ya da Muhammed’e uyabilir. Yaşamını NAR da NUR da yapabilir.
İnsan yaptığı bu TERCIHLERLE şekillenmekte, KITABINI yazmakta KADERINI, kederini veya keremini belirlemekte ve Cenneti ve Cehennemini de INŞA etmekte ve seviyesini de belirlemektedir. 17/13, 76/3, 64/2, 18/29, 10/40, 41/46, 45/15, 17/15, 2/286, 91/7-10; 92/4-11; 95/4-6; 2/256, 10/99, 26/3-5; 88/21, 22; 36/17, 42/48, 81/27, 28; 13/11, 8/53 vb.
Örneğin #Kitap der yaklaşık meallerde;
• De ki: "Bu gerçek, HAKK Rabbinizdendir. Artık dileyen İMAN ETSİN, dileyen İNKAR ETSİN Ve kulil hakku mir rabbikum fe men ŞAE fel yu'miv ve men ŞAE fel yekfur 18/29.
• Biz ona yolu gösterdik: Ya #ŞÜKREDİCİ- gerçekleri doğru anlayıp gereğini yapan- veya #NÂNKÖR- gerçeklere sırt dönen gizleyen, örten, aksini yapan- olur. İnna hedeynahussebile imma şakirav ve imma kefura. 76/3 vb.
İnsan; ahseni takvim/maddi ve manevi yönden sürekli gelişime uygun; var ediliş amacı olan ahsenu amelden 11/7, 18/7, 67/2 yana olduğunda; halifeliğin gereğini 2/30, 6/165, 10/14, 27/62, 35/39, 38/26 vb; kulluğu, arzu ve istekle, gönülden yaptığında 51/56, 2/21,2 3/32, 7/65, 23/23 vb #ALAYIİLLİYYİNE yücelirken 83/18; tersi durumda ise #ESFELESAFİLİNE düşmektedir. 95/5
Zamanla ayetlerden ilkelerinden daha çok önem ve öncelik verdikleri HER ŞEY günahkar yalancı PERCEM OLUP, insanı peşi sıra sürüklemektedir. 11/56, 96/15, 96/16, 55/41 vb
Kimi, Rabbini YAR edinip Kurana önem ve öncelik verip yaşayan Kuran olup evliyaullah olurken 7/3, 4/45, 10/62-63; kimileri de var edene Rabbilalemine ve var ediliş amacına tercihleriyle kör âmâ kalıp FE İZA HUVE HASÎMUN MUBÎN apaçık bir hasım olup 16/4, 36/77, KEFERELİKTE sürüklenerek, EVLİYAUŞ ŞEYTAN, şeytanın velileri, ŞEYTANİ VELİYYA, EVLİYAU'T-TAĞUT, EVLİYAUHUMUT TAĞUT da olabilmektedir. 4/119, 19/45, 3/155, 3/175, 7/27, 4/76, 16/63, 19/45, 18/50; 2/257, 4/76 vb.
İblisin ayartısına uyarak, iblisin şeytanlaşmasına yardım edenler, onu tamamlayanlar, İHVANEŞ ŞEYATÎN olup, isteyerek arzuyla TA’BUDİŞ ŞEYTAN şeytana kul köle olanlar, bu hal üzere yaşayanlar EVLİYAUŞ ŞEYTAN, şeytanın velileri, ŞEYTANİ VELİYYA olmaktadır. 4/119, 19/45, 3/155, 3/175, 7/27, 4/76, 16/63, 19/45, 18/50 vb.
Yine, tağutun yolunda bulunup, ona evliya olanlar da EVLİYAU'T-TAĞUT, EVLİYAUHUMUT TAĞUT olup, evliyaeş şeytanlardan olmakta ve onları AYDINLIKTAN KARANLIKLARA gömmektedir. 2/257, 4/76 vb.
F-#SONUÇ OLARAK:
Insan ve toplumlar TERCİHLERİYLE KADERİNİ kederini ya da keremini kendi yazmaktadir.
HER İŞ, yana yakıla YAKARMAKTANDA öte GEREĞİNE uygun ilkelere OLUŞUM SUREÇLERİNE uyumlu, sabırla, salatla, samimiyetle, ümitle var gücüyle ÇALIŞMAKLA BAŞARILIR
Zira,
DUA demek, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda var gücüyle uğraşmak, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarıyla seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERLE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına, OLUŞUM SUREÇLERİNE, şekil ve manasına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla, salatla, samimiyetle çalışmak demektir.
Her nedenle de İNSANA #SAY’I, #ÇALIŞMASI, #VESİLE ve #SEBEP OLDUKLARI VARDIR. 53/39-42, 79/35, 76/22, 4/32, 36/12, 3/195, 34/3, 10/61vb.
Bu bağlamda, insanın tercihleriyle yaptığı ve vesile veya sebep olduğu ahsen işler, İYİLİK HAYIR VE FEDAKARLIKLAR Rabbilaleminin bereketiyle ziyadeleşmekte her Dünyada insana #ŞEFAATÇİ olup yardımcı olmakta ve EN VERİMLİ ÇALIŞMA OLARAK YER ALMAKTA ve onunla karşılaşmaktadır. 21/47, 7/8, 7/9, 23/102, 23/103,101/6, 101/7, 99/7, 99/8,101/8, 101/9, 18/104-108 vb
O Dünyanın da Ahirin de Rabbidir. Asla borçlu kalmaz. Her Dünyada da bittim noktasında, ihtiyaç olduğunda, hayal dahi edilemeyeceği şekilde, en uygun yardımı ikram etmektedir.
Rahat ve refah içinde iken de hayır ve fadakarlık yapman gereken bu durumlar karşına çıktığında İYİLİK YAPMAK İÇİN BEKLEME. Şayet bu fırsatlara kör bakmaya başlarsan, yeni fırsatlar senin yolundan uzaklaşmakta ve vicdanının sesi de duyulmaz olmakta ve duyarsızlığı ölçüsünde, RABBİN BU HAS yardımından da mahrum kalınmaktadır.
Öyle yana yakıla sözel duaya değil, duası, davası, daveti, çağrısı, iddiası uğrunda var gücüyle uğraşmak, hatta bittim noktasına kadar tüm imkanlarıyla seferber olup, Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı EVRENSEL İLKELERLE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına uygun, azami güven ve ümitle, sabırla çalışanlara, KİM OLURSA OLSUN bunu yaptığı ölçüde, Rabbilalemin böyle yapılan duaya o nispette her daim karşılık vermektedir.
ZİRA, Yaratılmış Kainat Kitabındaki insan, toplum, canlılar cansızlar, eşya, olay ve olgulardan oluşan kevni yaratılan ayetler veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki yazılı ayetlerin anlattığı doğru manalar, kanunlar ilkeler KURAN'dır ve her alemi cennet yapan EVRENSEL İLKELER DERYASIDIR.
Alemdeki başta insan olmak üzere her varlıktaki ve her unsurdaki tüm özellikler #sebepsonuç ilişkisi ile iyilik hayır ve fedakarlık yapana, ahsenu ameller gerçekleştirenlere bitim noktasında sunulan #yardımlar da dahil tüm İLİM BİLGİ onu terbiye eden böyle donatan, tesviye eden, ikram eden RABBİLALEMİNİN, yazılı kitap, KURAN ve ZİKİR gibi #hediyesidir.
Elbette, #okumak, sadece yazılı kitap Kuranı Kerimi değil, Yaratılan Kainat kitabını, insan, toplum, diğer canlılar cansızları, eşyayı, olay ve olguları da okuyup, araştırıp incelemek, anlattığı manalara, ilkelere, kanunlara ulaşmak, o kanunları dikkate alarak insan ve toplumların kendini tanıyarak yücelmesini sağlamak, alemde var edilen kanunlara ulaşıp eşyaya uygulayarak teknik ve teknoloji üreterek insanlığın hizmetine de sunmaktır.
Her nedenle İNSAN, alakası, emeği, samimiyeti, ihlas ve gayreti, çalışması, bu ilkelere verdiği ÖNEM VE ÖNCELİĞİ ölçüsünde doğru manalara, evrensel ilkelere, kanunlara, teknik ve teknolojiye ulaşmakta bilgilenmekte ve YAŞAMA YAZDIĞI nispette de ahlaklanmakta, gelişmekte, müreffeh olup yücelmekte ve her alemde de cenneti yaşamaktadır
Bu, Evrensel İlkeler karşısındaki duruşuyla insan ve KADERİ YELPAZE misali zerreden şemse kadar dağılmakta ve yer bulmaktadır.
Her insanın her alemdeki cenneti de cehennemi de farklılaşmaktadır

Rabbin yardımını, #rızasını isteyen, her daim Rabbilaleminin, Kuran'ın, Vicdanın terbiyesine girip Yaratılmış Kainat Kitabındaki ve Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalara, EVRENSEL İLKELERE, O İŞİN usul ve esasına, edep ve adabına uyup ahsenu amellerle, hayır ve fedakarlıklarala yaşamını nurlandırıp ziynetlendirsin! Her konuda olduğu gibi, dua konusunda da, Rabbilalemine, evrensel ilkelere, ayetlerin anlattığı doğru manalara, KURAN’a, vicdanın sesine uyarak ahlakını Kuran yapıp DUASINA, DAVASINA isteklerine ulaşıp her alemde de bahtiyar olma dileğiyle,
muhabbetle
10 Aralık 2014-12 Mayıs 2021

Fotoğrafı çekene paylaşana gönderene teşekkürler



Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı