23 Mart 2022 Çarşamba

BORÇ, verimli ÜRETİME giderse YİĞİDİN KAMÇISI, aksi halde TASMASI olur

 BORÇ, verimli ÜRETİME giderse YİĞİDİN KAMÇISI, aksi halde TASMASI olur


Ülkelerin kalkınması ve gelişimi için YATIRIM YAPMASI yeni fabrikalar kurması, fabrika üreten kurumlar oluşturması, üretim tekniklerini geliştirmesi, verimliliği artırması vb işleri her yıl düzenli olarak başarması zorunludur.

Sadece mevcut değil her yıl artan artan nüfusun gerekleri için de bu ek yatırımların yapılması şarttır.

Yatırım için, kaynağa paraya dövize gerek vardır. Bunun yolu da ya BORÇ almak ya da TASARRUF yapmakla olur.

Tasarruf ise, tükettiğinden çok üretmekle gerçekleşir. Üretim fazlasına, tasarrufa, o da yatırıma dönüşebilmektedir. Ya da tüketimi kısmakla olabilir, bu mümkün olsa bile yeterli olmayacağı da açıktır

Kişi olarak örnekleyelim. Geliri giderinden fazla ise, o fazlalığı tasarrufu, yatırıma dönüştürebilir. Tersi durumda, gideri gelirinden fazla ise, bırakın yatırımı, BORÇ ALMAK durumundadır. Ya da tüketimini kısmaya ve kemer sıkmaya mahkumdur.

Ülkelerde aynı kanunlara kurallara tabidir. Üretim, tüketim arasındaki farkı nasıl giderecektir. Ya tüketimi kısacaktır. O da tam bir kaostur. Ya da üretimini artıracaktır, o da zaman ister. Ya da aradaki farkı, BORÇLANARAK diğer tabirle yabancı sermaye ile karşılamaktadır.

#Borç almak ya da yabancı sermayeyi ülkeye çekmek de kolay değildir. Ülkelerin uluslararası değerine, hukuk sistemine, sosyal siyasal durumuna, geçmişten geleceğe dönük kredibilitesine göre beliren faiz oranlarıyla gerçekleşmektedir.

Bunlar, dış sermayenin bir ülkeye akmasının yoludur. Borç vereceklerin, ya da yatırım yapacakların da, vazgeçemeyeceği ölçülerdir.

DİYELİM BORÇ ALINDI. Hem üretim tüketim farkını karşılayacak, hem de artan nüfusu da dikkate alarak gelişimi sağlayacak yeni yatırımları gerçekleştirecek miktarda olmalıdır ki, gelişim olabilsin.

Bu borcun bir de maliyeti olmaktadır:

FAİZ ve ayrıca, “BORÇ ALANLAR EMİR DE ALIRLAR” sözünün acı gerçekleriyle de karşılaşılabilmektedir.

Hem borcu hem de faizi ödemek için, her yıl daha fazla üretmek ve bunları dış dünyada satmak ihraç etmek ve döviz kazanmak zorundadır.

Aksi halde farkı kapatmak için BORÇ sürekli artmaktadır. Yatırım için de bu daha fazla borçlanma sarmalı artarak devam etmektedir.
Dolayısıyla borç verenlere sürekli bedel ödenmekte ve ülkenin milli gelirinden daha fazla pay ayrılmaktadır. Kısaca FAİZ yoluyla üretilen değerlerin bir kısmı borç verenlere aktarılmaktadır.

Üstelik BORÇ, verimli ÜRETİME giderse YİĞİDİN KAMÇISI, aksi halde TASMASI olmaktadır.

Verimli üretime vb alanlara gitmeyen BORÇ ise ülkeye insanlara ağır bedeller ödetmektedir.

ÇÖZÜM İSE, orta ve uzun vadede de, tükettiğinden çok üretmesini bilen, teknoloji, hizmet üretimine ve pazarlamasına ağırlık veren, ithalattan daha çok ihracat yapan, verimliliği, toplam kaliteyi gerçekleştiren, sözünde duran, anlaşmalara uyan, yaptığı işi usul ve esasına, edep ve adabına en uygun yapan, güvenilen ve hak, hukuk ve adaletin hakim olduğu bir toplum olma yolunda değişim ve dönüşüm için de topyekûn, her alanda evrensel ilkelere uygun köklü yeniden yapılanmaya gerek vardır.

Bu değişim ve dönüşümde, ne ölçü de geç kalınırsa o ölçüde de ödenecek bedeller ağırlaşmakta, ülke o kadar zemin kaybetmektedir.

EKONOMİNİN KANUNLARINA uyarak, feraset ve basiretle yaklaşarak, bilge insanlardan, ORTAK AKILDAN ve tecrübeden yararlanıp, eleştiri ve muhalif görüşleri değerlendirip şeffaflığa, hesap verilebilirliğe, EHLİYET VE LİYAKATE, HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE, ADALETE, ÖZGÜRLÜĞE önem ve öncelik veren ÜLKE ve İKTİDAR olup tükettiğinden daha çok üreten, ihracat yapan, israftan kaçınan, hakça paylaşan, her ferdiyle insanca insan onuruna yaraşır şekilde yaşam süren ve
BORÇ ALAN değil borç VEREN ülke olunması dileğiyle,
Muhabbetle




Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı