11 Ekim 2015 Pazar

ÇOCUKLAR MASUMDUR RABBİLALEMİNİN EMANETİ VE ŞAHESERİDİR

ÇOCUKLAR MASUMDUR
RABBİLALEMİNİN EMANETİ VE ŞAHESERİDİR
BİLİNMELİDİR Kİ,
Hiç bir #çocuk GÜNAHLA doğmaz.
Kimsenin VEBALİNİ taşımaz.
Şunun bunun GÜNAHINI çekmez.
Ana, baba, kardeş, soy, sop, aile, akraba hiç kimsenin SUÇUNDAN GÜNAHINDAN dolayı DAMGALANAMAZ.
Renginden, dilinden, kavminden, ırkından vb tercihine bağlı olmayan unsurlardan dolayı kınanamaz ya da yüceltilemez.
Ötekileştirilip, aşağılayıp sözel ve tavırsal LİNÇ de yapılamaz.
Bunları yapanlar benzer hal için de olanlar, Rabbilalemine, KURANA, evrensel ilkelere vicdanının sesine kulak vermeyerek İBLİSE, ayartısına uyan ZAVALLILARDIR.
YİNE,
Hiç bir çocuk KİMSENİN PAYESİYLE doğmaz.
Hiç bir çocuk ana, baba, kardeş, soy, sop, aile, akraba vs hiç kimsenin SIFATINDAN, KAZANIMLARINDAN dolayı YÜCELTİLEMEZ
Kitapta anlatılan,
#NUH RASUL’un oğlundan kimi KAFİR de olabilir,
İman etmeyen kişinin, oğlu RASUL #İbrahim de olabilir. #RasulLut’un eşi asileşirken, zalim #Fravun’un sarayında #Asiye gibi masum kadınlar da var olabilmektedir. Aynı ana babanın aynı ailede ve toplumda yaşayan evlatlarından farklı insan tipleri de boy göstermektedir. İki Ömerden birisi #EbuCehil olurken, diğeri #HzÖmer olabilmektedir.
Bu nedenle sırf çocukları KENDİ YAPTIKLARINDAN değil, şu veya bu nedenle yüceltenler de, Rabbilalemine, KURANA, evrensel ilkelere vicdanının sesine kulak vermeyip aykırı davranan İBLİSE uyanlardır.
ZİRA, HER ÇOCUK, MASUMDUR. RABBİLALEMİNİN ŞAHESERİDİR. “Her ÇOCUK insan, İSLAM, barış, esenlik, selam, sılm fıtratı üzere doğar.”
Elbette, yaşadığı tarihin coğrafyanın, ülkenin kültürün toplum ve ailenin etkileri olmakla birlikte insan tercihleriyle şekillenmektedir.
Bu tercih yapma gücü, yetkisi ve donanımı insanda var edilmiştir. Gerekli tüm zihni melekeler vb unsurlarla da güçlendirilmiştir. Tercih yapma gücü melekeleri vb unsurlar olmasaydı, sorumluluk ta olmazdı.
Dünyanın her yerinde, her döneminde, her coğrafyasında HER İnsan her içsel ve dışsal etkide veya istekte, bu iki sesi de duymaktadır, Vicdanının güzel olana çağrısını da iblisinin ayartısını da. Yaptığı tercihlerle kitabını kendi yazmaktadır. Üstelik her kez, bu sesler açısından da aynı durumdadır. Zamanla, bu sesleri duyulmaz yapan da insandır.
Her olay insana seçimler sunar. İnsan yaptığı tercihleriyle şekillenmekte, amel kitabını yazmakta, cennetini, cehennemini inşa etmekte ve seviyesini de belirlemektedir. 17/13, 76/3, 64/2, 18/29, 10/40, 41/46, 45/15, 17/15, 2/286, 91/7-10; 92/4-11; 95/4-6; 2/256, 10/99, 26/3-5; 88/21, 22; 36/17, 42/48, 81/27, 28; 13/11, 8/53 vb.
Bu, Evrensel İlkeler karşısındaki duruşuyla YELPAZE misali zerreden şemse kadar dağılmakta ve yer bulmaktadır. Her insanın her alemdeki cenneti de cehennemi de farklılaşmaktadır
İnsan ise, kendini, alemi, kainatı anladığı, ahseni takvime/maddi ve manevi yönden sürekli gelişim içerisinde olduğunda, varediliş amacı olan ahsenu ameller 11/7, 18/7, 67/2 gerçekleştirdiğinde, bu evrensel ilkeleri yaşamlaştırdığı ölçüde, müslim, mümin, muttaki, mukarrebun olup gönül insanlığında İLLİYYİNE yücelmektedir 83/18-28. Aksi halde, ESFELE SAFİLİNE düşmektedir 95/5.
HER İNSAN, BEBEK, ÇOCUK, GENÇ, YAŞLI KADIN ERKEK #ÖZELDİR.
Her biri ayrı bir dünyadır. Sadece, parmak uçları, gözleri, sesi, teni vb değil, tüm varlığı, dünyası, gönlü, her hali özeldir. Her canlı cansız varlık gibi, özellikle de insan misli olmakla birlikte her haliyle farklı ve ÖZEL yaratılmıştır.
Yeter ki çocuklarla çocuklaşın. İnsana, özellikle çocuklara gönül kapılarını açanlar, farklı bir dünyaya açılır. Her insan, okunası, ders alınası, güzelliklerle yoğrulmuş ayrı bir dünya, ayrı bir kitaptır.
Her kitap gibi kendine ÖZGÜ VE ÖZEL GÜZELLİKLERİ serpiştirir sayfalarında. Yılardan süzülen farklı ÖZÜ bulursun satır aralarında.
Bu farklılıklar, ufku ve bakış açısını zenginleştirir ve yepyeni güzelliklerin, gelişimin ve değişimin habercisi olur.
Yeter ki, Vicdanınızın sesini dinleyin. Yaşamınız değişir.
Kendinize, insanlığa, her varlığa, eşyaya aleme bakışınız güzelleşir.
ÇOCUKLARA VERİLECEK EN GÜZEL #HEDİYE
Gözünüzün nuru, geleceğin büyükleri çocuklarınızla olan ilişkinizi önce düşünerek, hatta, empati yaparak, onların gözünden kendinizin nasıl bir anne, baba ya da büyükler olduğunuzu sorgulayarak başlayınız.
ONLARA, sevgi, saygı ve güven duyduğunuzu dillendirip eylemlerinizle, ilgilenerek, zaman ayırarak da gösteriniz.
Çok istediğini bildiğiniz ve gücünüzün yettiğini her ne ise birlikte yapınız.
En önemlisi de her daim SÖZÜNDE duran bir baba, anne, dost en genel ifadeyle YAKIN olmaktır.
KENDİNDEN başlayıp değişmek ve ONUN olmasını istediğin ahlak üzere yaşamda ona örnek olmaktır.
ÇOCUKLAR, #ESERİNİZDİR
Çocuklar, eserinizdir. Ancak, malınız, kulunuz köleniz de değildir.
Ahsenu amel, tekamül ve gelişim için var edilen insana, her bir varlık gibi EMANET edilen ve bu amaçları gerçekleştirmesi yolunda hazırlanması gereken ayrı bir dünyadır.
Çocuklara sevginizi, dostluğunuzu verin, Nasıl olmasını istiyorsanız da öyle yaşayın.
ÇOCUKLAR AİLEDEN VE TOPLUMDAN AZ YA DA ÇOK #İZLER TAŞIR
Değişim isteyen önce KENDİNDEN BAŞLAMALIDIR.
Kendini değiştirmeyen toplumun değişmesini bekleyemez 8/53, 13/11 vb.
Karanlığa ışık olmadıkça toplum da aydınlanmaz.
Bir olmadıkça 11, 111 ve diğerleri de olmaz.
Bakınız:
"ÇOCUK YAŞADIĞINI #ÖĞRENİR
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse,
"Kınama ve ayıplamayı öğrenir."
Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse,
"Kavga etmeyi öğrenir."
Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa,
"Sıkılıp utanmayı öğrenir."
Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse,
"Kendini suçlamayı öğrenir."
Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse,
"Sabırlı olmayı öğrenir."
Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse,
"Kendine güven duymayı öğrenir."
Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse,
"Takdir etmeyi öğrenir."
Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse,
"Adil olmayı öğrenir."
Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse,
"İnançlı olmayı öğrenir"
Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse,
"Kendini sevmeyi öğrenir"
Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse,
"Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir"
Dorothy Law Nolte, 1975
Çeviren: Doğan Cüceloğlu
ÇOCUKLAR #SORARAK ÖĞRENİR BİLGİLENİR
SORULAR çözümlerin de, yeni bilgilerin de, değişimin ve gelişimin de habercisidir. Merak ilmin #hocasıdır.
Çocuklar da sorarak öğrenir. Her cevaba da tekrar NEDEN diye sorarak taa aleminde yankı buluncaya kadar da nedenler devam eder.
Sakın ha! Bundan sıkılmayın. Sormasını, merak duygusunu öldürmeyiniz. Sabırla karşılık veriniz. Bilmediklerinizi de söyleyiniz. Araştırmak gerektiğini de belirtiniz. Birlikte araştırınız.
Makul sorularla düşünmesini siz de sağlayınız.
Verdiği her cevaba doğru ise, HARİKA vb ifade ve coşkuyla karşılık veriniz.
Yanlış olsa, hatta uçuk kaçık gelse de HER DAİM " OLABİLİR" diye karşılamalıdır. Yine de araştırmak gerekir le düşünmeye yönlendirmelidir.
ZİRA, her bir #çocuk
Yaratılmış Kainat Kitabındaki ya da yazılmış kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı doğru manalarla, Kuranla, evrensel ilkelerle büyürse,
Vicdanının sesine, deneyimlerine, tecrübeye kulak vererek yaşarsa,
AKLEDİP, DÜŞÜNÜP SORGULAYARAK ARAŞTIRMAYA alıştırılırsa,
İNSAN OLMAYI,
İYİ GÜZEL ADİL OLMAYI,
KENDİNİ BİLMEYİ, ALEMİN MANASINA ERMEYİ, HAK GÖNÜLE GİRMEYİ ÖĞRENİR
Bunu yaptığı ölçüde de Nur’lanır,
Karanlığa ışık olup,
Rızayı ilahiye mazhar olur.
Her alemde de cenneti, bahtiyarlığı yaşar.
ÇOCUKLARIN #GELİŞİMİNDEKİ EVRENSEL İLKELERE DE SAYGI ELZEMDİR
İnsan 99 kapılı bir han misali, kapıları kapalı olsa da SEVGİ tüm kapıları açan anahtardır. SEVGİ ilgidir, alakadır, paylaşmaktır, değer vermektir.
Çocuklara yaklaşımda, Salih Ateş’in aşağıdaki yazısını irdelemeniz dileğiyle, buyrun:
“ANNE ve BABALARA - Biyolojik ritme saygı !
Çocuğu birinci sınıfa başlamış bir anne-baba çaresizlik içinde yanıma gelmişti. Çaresizliklerinin sebebi; 19 kişilik sınıfta 18 kişi okuma yazmayı öğrenmiş, bir tek kendi kızları kalmış okumaya geçemeyen. Çalmadıkları kapı kalmamış, kimi “Disleksi var galiba çocuğunuzda” demiş. Kimi “Beyindeki kimyasal denge bozukluğundan” bahsetmiş. Bütün bunlarla yetinmeyen anne, gittiği yerlerden birinde “Kızınıza kötü cinler musallat olmuş” diye duyunca film kopmuş… Kocaman değil, henüz 6 yaşında bir kız çocuğunun okul hayatında başına gelenlerden bahsediyorum… Göz ucu ile şöyle bir baktım; utangaçtı… Bilirim ki kız çocukları bu yaşta böylesi utangaç olurlardı, sorun yoktu benim için. Adını sormak istedim, annesinin arkasına saklandı. Babası kolundan tutup saklandığı yerden çıkartırken “Amca adını soruyor, söylesene adını hadi…” demesi çocuğun içinde bulunduğu durumu özetlemeye yetti. “Üzgünüm çocuklar sizler adına” demek geldi içimden, söyleyemedim… “Siz dışarıda bekleyin isterseniz?” diye anne-babayı dışarıya davet ettim. Çocuk öylece kalakaldı oturduğu koltukta… Kaygılı idi. Başına ne geleceğini bilememenin, ama kendinden büyük birisine de itaat etmesi gerektiğinin çelişkisi okunuyordu vücut dilinden. Kendimi tanıttım. Güzel resim yapabildiğimden bahsettim. İsterse birlikte resim yapabileceğimizi söyledim. “Hı hı” diye başını salladı ürkekçe… Diz çökerek oturduk yere, sehpanın üzerine koyduğum kâğıda boya kalemleri ile ev yapmaya başladık… Ben, yazı da yazabildiğimi söyledim. Çocuk, “Ben de yazıyorum ama biraz yavaş” dedi. “Olsun” dedim, “Ben de önceden yavaş yazıyordum. Hem yavaş yazınca bazen daha güzel oluyor” deyince gözlerime baktı, rahatladı. Sonra kaşlarını çatıp “Ama öğretmenim dedi ki hızlı yazmalıymışım. Hem ödevimi yavaş yapınca annem kızıyor.” derken, ülkemiz çocuklarının eğitim dramını anlatıyordu aslında… İkimiz de önümüze yeni bir kâğıt aldık… Oturduğumuz yerde, benim söylediğim harfleri birlikte yazmaya başladık. Küçücük parmakları ile nasıl da samimi çabalıyordu, içim burkuldu… Üç-beş harfi yazdıktan sonra “Ben yazı da okuyabiliyorum” dedim. Çocuk beni duymazdan geldi. Kalemle çizgi çizmeye devam etti. İncinmişliği vardı belli ki… “Hatta ben, bu harfin hangi harf olduğunu bilebilirim” deyince başını kaldırdı, “Ben de bilirim, o A” dedi. Cesaret kazanmıştı. Çünkü kendini zorlamayan, ona uyum sağlayan bir yetişkin vardı yanında. “Peki, bu hangi harf?” diye sordum, onu da bildi, diğerini de… “Hadi bu harfleri yan yana okuyalım dedim”, yavaş yavaş da olsa okudu. “Ne güzel okuyorsun” dedim. Çocuk: “Ama annem sıkılıyor ben okurken. Babama diyor ki gel şu çocuğu sen okut, yoksa ben çıldıracağım.” Dakikalarca gözlemledim, ne “disleksi” idi problemin adı, ne de “cin çarpması”. Aklı başında, narin bir kız çocuğu ve ona hitap edemeyen yetişkinlerin çatışması vardı ortada; “beklenti çatışması”… Çocuk, kendi biyolojik ritmi ile “edinerek öğrenmeye” çabalarken, anne-babanın bu hızı yavaş bulup hızlandırma gayreti, çocuğu sersemleştirmişti. Çocuğu dışarı alıp anne-babayı yeniden davet ettim. Dikkat ettim ki anne babanın da biyolojik ritmi oldukça bozuk. Baba beni dinler iken ayaklarını sallayıp duruyor, anne konuşurken hızlı hızlı ve yutarak konuşuyordu… Hâlbuki edinerek öğrenmenin en temel ilkesi; eğiticinin “sekine” halinde bir biyolojik ritme sahip olmasıdır. “Aktif bir pasiflik”, eğiticinin en üstün özelliğidir. Konuşurken, inci tanesi gibi kelimeleri tek tek çıkarmak... Yürürken, yavaş ve sükunet içinde yürümek… Göz göze gelindiğinde, gözlerle çocuğun gözlerine dokunacak kadar sakin bakmak, edinerek öğrenmenin olmazsa olmaz prensipleridir. Kalıcı öğrenmenin önündeki en büyük engel; çocuğu hızlandırmaktır; “Hadi, hadi… Çabuk, çabuk… Herkes yaptı bir sen kaldın” gibi baskılar çocuğu psikolojik olarak gerdiği gibi, bilginin içselleşmesinin önünü de kapatır. Çocuğa iyilik yapmak isteyen eğiticiler, onun biyolojik ritmine saygı duymalı. Belki kendilerinin bozulmuş olan biyolojik ritimlerini de “sekine” haline çevirerek çocuğun karşısına çıkmalıdır. Bu bir lüks değil, çocuk hakkıdır. Salih Ateş”
ÇOCUKLARIN #EVLENDİRİLMESİ ve #MESLEK SEÇİMİ
Küçüklerin, çocukların, şu bu fiziki yaştakilerin de ötesinde
HER insanın,
AKIL RUH, BEDEN ve GÖNÜL olarak,
OLGUNLAŞIP,
TÜM BENLİĞİYLE RIZASI ve KARARI olmadan,
Yeni yaşamın farkındalığını içselleştirmeden,
Karşılıklı, SEVGİ SAYGI ve GÜVEN hislerine ulaşılmadan
evlenme, nikah akti vb hal,
ASLA kabul edilemez olup,
İNSANLIĞIN vazgeçilmez KIRMIZI ÇİZGİSİDİR.
Bu İLKELER, insanlığın da mutluluğun da vazgeçilmezidir.
Hangi din, dil, ırk, kavim ya da milletten olursa olsun, Yaratılmış Kainat kitabının, insan toplum vb ayetlerinin ve Yazılı Kitabın anlattığı doğru manaların, yani Evrensel İlkelerin özeti ve ayrılmazıdır. Tecrübelerin süzülmüşüdür. Akıl Gönül ve VİCDANIN HAYKIRIŞIDIR.
Aksi halde, taraflar başta olmak üzere, çocukların, ailelerin, akrabaların, toplumun ve insanlığın mutsuzluğuna, yaşarken ölümüne bile bile davetiye çıkarmaktır. Her dünyasını karartmaktır.
OYSA; EVLİLİK, Ebed yolcusu olan insanların, SEVGİ SAYGI VE GÜVEN üzerine oluşturdukları,
Sen, ben demeden, bizleşerek, iyi günde, kötü günde, her halde, her durumda, yardımlaşarak bu yolculuğu daha da kolaylaştıran,
Ahsenu amellerle, hayır ve fedakarlarla, Kuranı yaşamına indirerek, her anını Nurlaştırıp o ölçüde de her alemde mutlu ve bahtiyar olunan,
Kök sarmaşıklar misali, erkek ve kadını bütünleştiren, birbirini örten, tamamlayan, teskin eden, güç ve moral veren destek olan, motive eden, eserleriyle yücelten, SEVGİ ve AŞK la coşan birliktir, beraberliktir.
Zira, DÜNYADA EN GÜZEL OLAN, SEVEN BİR GÖNÜLE EŞ BİR GÖNLÜN VARLIĞIDIR
İNSAN yaşamına damga vuran, TÜM YAŞAMINI etkileyen iki önemli karar, yol ayrımı ise, AŞ VE EŞ seçimidir. Bu konuda kararı çocukların vermesi şarttır. Bunun için de anne babaya düşen çocukların bu konuda karar verebilecek olgunluğa ve bilgi birikimine gereğince ulaşmasını sağlamak olmalıdır.
ELBETTE,
insanı insan yapan düşünce, inanç, kabullenim ve yargıları ile eylemleridir,
İnsana ancak kendi say’ından, çalışmasından, #vesile ve sebep olduklarından başka bir şey yoktur. 53/39-42, 79/35, 76/22,4/32, 36/12, 3/195, 34/3, 10/61vb.
Kimsenin tercihine bağlı olmayan unsurlardan, ırkından, cinsinden, AİLESİNDEN kavminden vb dolayı FARKLILIĞI VE ÜSTÜNLÜĞÜ olmayıp üstünlük ancak insanlıkta, #takvadadır, RABBİLALEMİNE, evrensel ilkelere önem ve öncelik vermektedir.
#Muttaki olmak erdemdir, yüceliktir. Takvalı olmak, Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı, ilkeleri, değerleri YAŞAMDA öncelik yapmak, önemsemekle gerçekleşmektedir.
Rabbilalemine, Yaratılmış Kainat Kitabındaki veya Yazılı Kitap Kuranı Kerimdeki ayetlerin anlattığı evrensel ilkelere, SIDK veya HAK olarak ulaşan, candan, canandan her şeyden çok bu HUDEN, HEDİYE, HİDAYETe her daim önem ve öncelik verdiğini, hayır ve fedakarlık yaparak yaşamda da gerçekleştirenlerdir. 39/33, 2/177, 2/38, 20/123, 9/111, 3/92, 9/24 vb.
Çocuklar masumdur, Rabbilaleminin emaneti ve şaheseridir Bu bilinçle çocuklara yaklaşan ve öğütten de öte nasıl olmasını istiyorsa öyle yaşayarak örnek olup her Dünyada güzel karşılık bulanlardan, vesile olduğu çocukların ahsen amelleriyle de kitabı ve sevaplarının bereketlenmesini sağlayanlardan olma dileğiyle,
Muhabbetle,

26 Temmuz 2015-17Şubat 2021


Fotoğrafı çekene paylaşana gönderene teşekkürler



Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı