ARAPÇASI OKUNUŞU YAKLAŞIK MEALİ
(٢٤-١)
سُورَةٌ اَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَاَنْزَلْنَا فٖيهَا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
24.1 - Sûratun enzelnâhâ ve feradnâhâ ve enzelnâ fîhâ âyâtim beyyinâtil leallekum tezekkerûn.
S ATEŞ - Bu indirdiğimiz ve uygulanmasını farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda açık açık âyetler indirdik.
(٢٤-١)
سُورَةٌ اَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَاَنْزَلْنَا فٖيهَا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
24.1 - Sûratun enzelnâhâ ve feradnâhâ ve enzelnâ fîhâ âyâtim beyyinâtil leallekum tezekkerûn.
S ATEŞ - Bu indirdiğimiz ve uygulanmasını farz kıldığımız bir sûredir. Düşünüp öğüt almanız için onda açık açık âyetler indirdik.
(٢٤-٢)
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّانٖى فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍ وَلَا تَاْخُذْكُمْ بِهِمَا رَاْفَةٌ فٖى دٖينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِنٖينَ
24.2 - Ezzâniyetu vez zânî feclidû kulle vâhıdim minhumâ miete celdeh, ve lâ teé'huzkum bihimâ raé'fetun fî dînillâhi in kuntum tué'minûne billâhi vel yevmil âhır, velyeşhed azâbehumâ tâifetum minel mué'minîn.
24.2 - Zinâ eden kadın ve zinâ eden erkeğin her birine yüz değnek vurun; Allah'a ve âhiret gününe inananlar iseniz Allâh'ın cezâsını uygulamada sizi, onlara karşı acıma duygusu tut(up engelle)mesin. Mü'minlerden bir grup da onlara yapılan azâba şâhid olsun.
(٢٤-٣)
اَلزَّانٖى لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةً وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِنٖينَ
24.3 - Ezzânî lâ yenkihu illâ zâniyeten ev muşrikeh, vez zâniyetu lâ yenkihuhâ illâ zânin ev muşrik, ve hurrime zâlike alel mué'minîn.
24.3 - Zinâ eden erkek, zinâ eden veya ortak koşan kadından başkasıyla evlenmez; zinâ eden kadın da zinâ eden veya ortak koşan erkekten başkasıyla evlenmez. Böyleleriyle evlenmek mü'minlere harâm kılınmıştır.
(٢٤-٤)
وَالَّذٖينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ ثُمَّ لَمْ يَاْتُوا بِاَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاجْلِدُوهُمْ ثَمَانٖينَ جَلْدَةً وَلَا تَقْبَلُوا لَهُمْ شَهَادَةً اَبَدًا وَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
24.4 - Vellezîne yermûnel muhsanâti summe lem yeé'tû bierbeati şuhedâe feclidûhum semânîne celdetev ve lâ tagbelû lehum şehâdeten ebedâ, ve ulâike humul fâsigûn.
24.4 - Namuslu kadınları zinâ ile suçlayıp da sonra (bu suçlamalarını ispat için) dört şâhid getirmeyenlere seksen değnek vurun ve artık onların şâhidliğini asla kabul etmeyin. Onlar yoldan çıkmış kimselerdir.
(٢٤-٥)
اِلَّا الَّذٖينَ تَابُوا مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَاَصْلَحُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
24.5 - İllellezîne tâbû mim bağdi zâlike ve aslehû, feinnallâhe ğafûrur rahîm.
24.5 - Ancak bundan sonra tevbe edip uslananlar hariç. Çünkü Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(٢٤-٦)
وَالَّذٖينَ يَرْمُونَ اَزْوَاجَهُمْ وَلَمْ يَكُنْ لَهُمْ شُهَدَاءُ اِلَّا اَنْفُسُهُمْ فَشَهَادَةُ اَحَدِهِمْ اَرْبَعُ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِ اِنَّهُ لَمِنَ الصَّادِقٖينَ
24.6 - Vellezîne yermûne ezvâcehum ve lem yekul lehum şuhedâu illâ enfusuhum feşehâdetu ehadihim erbeu şehâdâtim billâhi innehû lemines sâdigîn.
24.6 - Eşlerini zinâ ile suçlayıp kendilerinden başka şâhidleri bulunmayan kimselere gelince: Onlardan her birinin şâhidliği, kendisinin mutlaka doğru söyleyenlerden olduğuna, dört defa Allâh'ı şâhid tutmasıdır.
(٢٤-٧)
وَالْخَامِسَةُ اَنَّ لَعْنَتَ اللّٰهِ عَلَيْهِ اِنْ كَانَ مِنَ الْكَاذِبٖينَ
24.7 - Vel hâmisetu enne lağnetallâhi aleyhi in kâne minel kâzibîn.
24.7 - Beşinci defa da: Eğer yalan söyleyenlerden ise Allâh'ın la'netinin kendi üzerine olmasını diler.
(٢٤-٨)
وَيَدْرَٶُا عَنْهَا الْعَذَابَ اَنْ تَشْهَدَ اَرْبَعَ شَهَادَاتٍ بِاللّٰهِ اِنَّهُ لَمِنَ الْكَاذِبٖينَ
24.8 - Ve yedrau anhel azâbe en teşhede erbea şehâdâtim billâhi innehû leminel kâzibîn.
24.8 - Kadının da dört defa sözüne Allâh'ı şâhid tutup kocasının, mutlaka yalan söyleyenlerden olduğuna şâhidlik etmesi, kendisinden azâbı kaldırır.
(٢٤-٩)
وَالْخَامِسَةَ اَنَّ غَضَبَ اللّٰهِ عَلَيْهَا اِنْ كَانَ مِنَ الصَّادِقٖينَ
24.9 - Vel hâmisete enne ğadaballâhi aleyhâ in kâne mines sâdigîn.
24.9 - Beşinci defa da: Eğer kocası doğrulardan ise Allâh'ın gazabının kendi üzerine olmasını diler.
(٢٤-١٠)
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ تَوَّابٌ حَكٖيمٌ
24.10 - Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhû ve ennallâhe tevvâbun hakîm.
24.10 - Ya Allâh'ın size lutfu ve rahmeti olmasaydı ve Allâh, tevbeleri çok kabul eden ve hikmet sâhibi olmasaydı (ne yapardınız)?
(٢٤-١١)
اِنَّ الَّذٖينَ جَاؤُ بِالْاِفْكِ عُصْبَةٌ مِنْكُمْ لَا تَحْسَبُوهُ شَرًّا لَكُمْ بَلْ هُوَ خَيْرٌ لَكُمْ لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ مَا اكْتَسَبَ مِنَ الْاِثْمِ وَالَّذٖى تَوَلّٰى كِبْرَهُ مِنْهُمْ لَهُ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
24.11 - İnnellezîne câû bil ifki usbetum minkum, lâ tahsebûhu şerral lekum, bel huve hayrul lekum, likullimriim minhum mektesebe minel ism, vellezî tevellâ kibrahû minhum lehû azâbun azîm.
24.11 - O yalan haberi getir(ip ortaya at)anlar, içinizden bir topluluktur. Siz, onu sizin için şer sanmayın. Tersine o, sizin için hayırdır. Onlardan her kişi işlediği günâh'ın cezâsını görecektir. Onlardan o(yala)nın en büyüğünü idâre edene de büyük bir azâb vardır.
(٢٤-١٢)
لَوْلَا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ ظَنَّ الْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بِاَنْفُسِهِمْ خَيْرًا وَقَالُوا هٰذَا اِفْكٌ مُبٖينٌ
24.12 - Lev lâ iz semiğtumûhu zannel mué'minûne vel mué'minâtu bienfusihim hayrav ve gâlû hâzâ ifkum mubîn.
24.12 - Onu işittiğiniz zaman inanan erkek ve kadınların, kendiliklerinden güzel zanda bulunup: "Bu, apaçık bir iftirâdır" demeleri gerekmez miydi?
(٢٤-١٣)
لَوْلَا جَاؤُ عَلَيْهِ بِاَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ فَاِذْ لَمْ يَاْتُوا بِالشُّهَدَاءِ فَاُولٰئِكَ عِنْدَ اللّٰهِ هُمُ الْكَاذِبُونَ
24.13 - Lev lâ câû aleyhi bierbeati şuhedâé', feiz lem yeé'tû biş şuhedâi feulâike ındallâhi humul kâzibûn.
24.13 - Ona dört şâhid getirmeleri gerekmez miydi? Mâdem ki şâhidleri getirmediler, o halde onlar Allâh yanında yalancıların tâ kendileridir.
(٢٤-١٤)
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ لَمَسَّكُمْ فٖى مَا اَفَضْتُمْ فٖيهِ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
24.14 - Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhû fid dunyâ vel âhırati lemessekum fî mâ efadtum fîhi azâbun azîm.
24.14 - Eğer size dünyâda ve âhirette Allâh'ın lutfu ve rahmeti olmasaydı, içine daldığınız yaygarada size mutlaka büyük bir azâb dokunurdu.
(٢٤-١٥)
اِذْ تَلَقَّوْنَهُ بِاَلْسِنَتِكُمْ وَتَقُولُونَ بِاَفْوَاهِكُمْ مَا لَيْسَ لَكُمْ بِهٖ عِلْمٌ وَتَحْسَبُونَهُ هَيِّنًا وَهُوَ عِنْدَ اللّٰهِ عَظٖيمٌ
24.15 - İz telaggavnehû bielsinetikum ve tegûlûne biefvâhikum mâ leyse lekum bihî ılmuv ve tahsebûnehû heyyinâ, ve huve ındallâhi azîm.
24.15 - Çünkü siz, onu dillerinizle alıveriyorsunuz ve hakkında hiç bilginiz olmayan bir şeyi, (düşünüp taşınmadan, hemen) ağızlarınızla söylüyorsunuz ve onu önemsiz bir iş sanıyorsunuz. Oysa o, Allâh yanında büyük(bir günâh)tır.
(٢٤-١٦)
وَلَوْلَا اِذْ سَمِعْتُمُوهُ قُلْتُمْ مَا يَكُونُ لَنَا اَنْ نَتَكَلَّمَ بِهٰذَا سُبْحَانَكَ هٰذَا بُهْتَانٌ عَظٖيمٌ
24.16 - Ve lev lâ iz semiğtumûhu gultum mâ yekûnu lenâ en netekelleme bihâzâ, subhâneke hâzâ buhtânun azîm.
24.16 - Onu işittiğiniz zaman, "Bunu konuşmamız bize yakışmaz, hâşâ, bu, büyük bir iftirâdır." demeniz gerekmez miydi?
(٢٤-١٧)
يَعِظُكُمُ اللّٰهُ اَنْ تَعُودُوا لِمِثْلِهٖ اَبَدًا اِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنٖينَ
24.17 - Yeızukumullâhu en teûdû limislihî ebeden in kuntum mué'minîn.
24.17 - Allâh size öğüt veriyor ki eğer inananlar iseniz böyle bir şeye bir daha asla dönmeyesiniz.
(٢٤-١٨)
وَيُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ
24.18 - Ve yubeyyinullâhu lekumul âyât, vallâhu alîmun hakîm.
24.18 - Allâh size âyetleri(ni) açıklıyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
(٢٤-١٩)
اِنَّ الَّذٖينَ يُحِبُّونَ اَنْ تَشٖيعَ الْفَاحِشَةُ فِى الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ وَاَنْتُمْ لَا تَعْلَمُونَ
24.19 - İnnellezîne yuhıbbûne en teşîal fâhışetu fillezîne âmenû lehum azâbun elîmun fid dunyâ vel âhırah, vallâhu yağlemu ve entum lâ tağlemûn.
24.19 - İnananlar içinde edepsizliğin yayılmasını isteyenler için dünyâda da, âhirette de acı bir azâb vardır. Allâh bilir, siz bilmezsiniz.
(٢٤-٢٠)
وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ وَاَنَّ اللّٰهَ رَؤُفٌ رَحٖيمٌ
24.20 - Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhû ve ennallâhe raûfur rahîm.
24.20 - Eğer size Allâh'ın lutfu ve rahmeti olmasaydı ve Allâh çok şefkatli ve merhametli olmasaydı (bu iftirânızdan dolayı büyük bir azâba uğrardınız)!
(٢٤-٢١)
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَنْ يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَاِنَّهُ يَاْمُرُ بِالْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللّٰهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكٰی مِنْكُمْ مِنْ اَحَدٍ اَبَدًا وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يُزَكّٖى مَنْ يَشَاءُ وَاللّٰهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ
24.21 - Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân, ve mey yettebiğ hutuvâtiş şeytâni feinnehû yeé'muru bil fahşâi vel munker, ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhû mâ zekâ minkum min ehadin ebedev ve lâkinnallâhe yuzekkî mey yeşâé', vallâhu semîun alîm.
24.21 - Ey inananlar, şeytânın adımlarını izlemeyin. Kim şeytânın adımlarını izlerse o, ona edepsizliği ve kötülüğü emreder. Eğer size, lutfu ve rahmeti olmasaydı Allâh, hiçbirinizi asla temizlemezdi. Fakat Allâh dilediğini arındırır. Allâh işitendir, bilendir.
(٢٤-٢٢)
وَلَا يَاْتَلِ اُولُوا الْفَضْلِ مِنْكُمْ وَالسَّعَةِ اَنْ يُؤْتُوا اُولِى الْقُرْبٰى وَالْمَسَاكٖينَ وَالْمُهَاجِرٖينَ فٖى سَبٖيلِ اللّٰهِ وَلْيَعْفُوا وَلْيَصْفَحُوا اَلَا تُحِبُّونَ اَنْ يَغْفِرَ اللّٰهُ لَكُمْ وَاللّٰهُ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
24.22 - Ve lâ yeé'teli ulul fadli minkum ves seati ey yué'tû ulil gurbâ vel mesâkîne vel muhâcirîne fî sebîlillâhi vel yağfû vel yasfehû, elâ tuhıbbûne ey yağfirallâhu lekum, vallâhu ğafûrur rahîm.
24.22 - Sizden fazilet ve servet sâhibi kimseler, yakınlığı bulunanlara, yoksullara, Allâh yolunda göç edenlere bir şey vermemeğe yemin etmesinler, affetsinler, hoşgörsünler. Allâh'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allâh bağışlayandır, esirgeyendir.
(٢٤-٢٣)
اِنَّ الَّذٖينَ يَرْمُونَ الْمُحْصَنَاتِ الْغَافِلَاتِ الْمُؤْمِنَاتِ لُعِنُوا فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
24.23 - İnnellezîne yermûnel muhsanâtil ğâfilâtil mué'minâti luınû fid dunyâ vel âhırah, ve lehum azâbun azîm.
24.23 - O namuslu, bir şeyden habersiz, inanmış kadınlara zinâ iftirâ edenler, dünyâ'da da âhirette de la'netlenmişlerdir. Onlar için büyük bir azâb vardır.
(٢٤-٢٤)
يَوْمَ تَشْهَدُ عَلَيْهِمْ اَلْسِنَتُهُمْ وَاَيْدٖيهِمْ وَاَرْجُلُهُمْ بِمَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
24.24 - Yevme teşhedu aleyhim elsinetuhum ve eydîhim ve erculuhum bimâ kânû yağmelûn.
24.24 - O gün, dilleri, elleri ve ayakları yaptıklarına şâhidlik edecektir.
(٢٤-٢٥)
يَوْمَئِذٍ يُوَفّٖيهِمُ اللّٰهُ دٖينَهُمُ الْحَقَّ وَيَعْلَمُونَ اَنَّ اللّٰهَ هُوَ الْحَقُّ الْمُبٖينُ
24.25 - Yevmeiziy yuveffîhimullâhu dînehumul hagga ve yağlemûne ennallâhe huvel haggul mubîn.
24.25 - O gün Allâh, onlara hak ettikleri cezâlarını tam verir ve onlar da bilirler ki Allâh, apaçık Hak'tır.
(٢٤-٢٦)
اَلْخَبٖيثَاتُ لِلْخَبٖيثٖينَ وَالْخَبٖيثُونَ لِلْخَبٖيثَاتِ وَالطَّيِّبَاتُ لِلطَّيِّبٖينَ وَالطَّيِّبُونَ لِلطَّيِّبَاتِ اُولٰئِكَ مُبَرَّؤُنَ مِمَّا يَقُولُونَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرٖيمٌ
24.26 - Elhabîsâtu lilhabîsîne vel habîsûne lilhabîsât, vet tayyibâtu littayyibîne vet tayyibûne littayyibât, ulâike muberraûne mimmâ yegûlûn, lehum mağfiratuv ve rizgun kerîm.
24.26 - Kötü kadınlar, kötü erkeklere; kötü erkekler kötü kadınlara; iyi kadınlar iyi erkeklere; iyi erkekler de iyi kadınlara mahsustur. Bunlar onların söyledikleri (çirkin şeyler)den uzaktırlar. Bunlara, (Allâh tarafından) bağışlama ve cömertçe bir rızık vardır.
(٢٤-٢٧)
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لَا تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ بُيُوتِكُمْ حَتّٰى تَسْتَاْنِسُوا وَتُسَلِّمُوا عَلٰى اَهْلِهَا ذٰلِكُمْ خَيْرٌ لَكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ
24.27 - Yâ eyyuhellezîne âmenû lâ tedhulû buyûten ğayra buyûtikum hattâ testeé'nisû ve tusellimû alâ ehlihâ, zâlikum hayrul lekum leallekum tezekkerûn.
24.27 - Ey inananlar, kendi evlerinizden başka evlere, izin alıp halkına selâm vermeden girmeyin. Herhalde bunun, sizin için daha iyi olduğunu düşünüp anlarsınız.
(٢٤-٢٨)
فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا فٖيهَا اَحَدًا فَلَا تَدْخُلُوهَا حَتّٰى يُؤْذَنَ لَكُمْ وَاِنْ قٖيلَ لَكُمُ ارْجِعُوا فَارْجِعُوا هُوَ اَزْكٰى لَكُمْ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ عَلٖيمٌ
24.28 - Feil lem tecidû fîhâ ehaden felâ tedhulûhâ hattâ yué'zene lekum, ve in gîle lekumurciû ferciû huve ezkâ lekum, vallâhu bimâ tağmelûne alîm.
24.28 - Eğer orada kimseyi bulamazsanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Ve eğer size: "Dönün" denirse dönün. Bu, sizin için daha temizdir. Allâh yaptıklarınızı bilendir.
(٢٤-٢٩)
لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَدْخُلُوا بُيُوتًا غَيْرَ مَسْكُونَةٍ فٖيهَا مَتَاعٌ لَكُمْ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تُبْدُونَ وَمَا تَكْتُمُونَ
24.29 - Leyse aleykum cunâhun en tedhulû buyûten ğayra meskûnetin fîhâ metâul lekum, vallâhu yağlemu mâ tubdûne ve mâ tektumûn.
24.29 - Oturulmayan ve içinde eşyanız bulunan evlere (izinsiz) girmenizden dolayı size bir günâh yoktur. Allâh, açığa vurduğunuzu da, gizlediğinizi de bilir.
(٢٤-٣٠)
قُلْ لِلْمُؤْمِنٖينَ يَغُضُّوا مِنْ اَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ذٰلِكَ اَزْكٰى لَهُمْ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا يَصْنَعُونَ
24.30 - Gul lilmué'minîne yeğuddû min ebsârihim ve yahfezû furûcehum, zâlike ezkâ lehum, innallâhe habîrum bimâ yasneûn.
24.30 - İnanan erkeklere söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Bu, onlar için daha temizdir. Şüphesiz Allâh, onların her yaptıklarını haber almaktadır.
(٢٤-٣١)
وَقُلْ لِلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ اَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا مَا ظَهَرَ مِنْهَا وَلْيَضْرِبْنَ بِخُمُرِهِنَّ عَلٰى جُيُوبِهِنَّ وَلَا يُبْدٖينَ زٖينَتَهُنَّ اِلَّا لِبُعُولَتِهِنَّ اَوْ اٰبَائِهِنَّ اَوْ اٰبَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اَبْنَائِهِنَّ اَوْ اَبْنَاءِ بُعُولَتِهِنَّ اَوْ اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اِخْوَانِهِنَّ اَوْ بَنٖى اَخَوَاتِهِنَّ اَوْ نِسَائِهِنَّ اَوْ مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُنَّ اَوِ التَّابِعٖينَ غَيْرِ اُولِى الْاِرْبَةِ مِنَ الرِّجَالِ اَوِ الطِّفْلِ الَّذٖينَ لَمْ يَظْهَرُوا عَلٰى عَوْرَاتِ النِّسَاءِ وَلَا يَضْرِبْنَ بِاَرْجُلِهِنَّ لِيُعْلَمَ مَا يُخْفٖينَ مِنْ زٖينَتِهِنَّ وَتُوبُوا اِلَى اللّٰهِ جَمٖيعًا اَيُّهَ الْمُؤْمِنُونَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
24.31 - Ve gul lilmué'minâti yağdudne min ebsârihinne ve yahfazne furûcehunne ve lâ yubdîne zînetehunne illâ mâ zahera minhâ vel yadribne bihumurihinne alâ cuyûbihinn, ve lâ yubdîne zînetehunne illâ libuûletihinne ev âbâihinne ev âbâi buûletihinne ev ebnâihinne ev ebnâi buûletihinne ev ıhvânihinne ev benî ıhvânihinne ev benî ehavâtihinne ev nisâihinne ev mâ meleket eymânuhunne evit tâbiîne ğayri ulil irbeti miner ricâli evit tıflillezîne lem yazherû alâ avrâtin nisâé', ve lâ yadribne bierculihinne liyuğleme mâ yuhfîne min zînetihinn, ve tûbû ilallâhi cemîan eyyuhel mué'minûne leallekum tuflihûn.
24.31 - İnanan kadınlara da söyle: "Bazı bakışlarını kıssınlar, ırzlarını korusunlar. Süslerini göstermesinler. Ancak kendiliğinden görünenler hariç. Baş örtülerini (göğüs) yırtmaçlarının üstüne koysunlar. Süslerini kimseye göstermesinler. Yalnız kocalarına, yahut babalarına, yahut kocalarının babalarına, yahut oğullarına, yahut kocalarının oğullarına, yahut kardeşlerine, yahut kardeşlerinin oğullarına, yahut kızkardeşlerinin oğullarına, yahut kadınlarına, yahut ellerinin altında bulunan(köle)lerine, yahut kadına ihtiyacı bulunmayan erkek tâbi'lerine, yahut henüz kadınların mahrem yerlerini anlamayan çocuklara gösterebilir. Gizledikleri süslerin bilinmesi için ayaklarını vurmasınlar. Ey mü'minler, topluca Allah'a tevbe edin ki felâha eresiniz.
(٢٤-٣٢)
وَاَنْكِحُوا الْاَيَامٰى مِنْكُمْ وَالصَّالِحٖينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَاِمَائِكُمْ اِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَاللّٰهُ وَاسِعٌ عَلٖيمٌ
24.32 - Ve enkihul eyâmâ minkum ves sâlihîne min ıbâdikum ve imâikum, iy yekûnû fugarâe yuğnihimullâhu min fadlih, vallâhu vâsiun alîm.
24.32 - İçinizden bekârları ve köle ve câriyelerinizden iyileri evlendirin. Eğer yoksul iseler, Allâh, lutfiyle onları zengin eder. Allâh(ın mülkü) geniştir, O, (her şeyi) bilendir.
(٢٤-٣٣)
وَلْيَسْتَعْفِفِ الَّذٖينَ لَا يَجِدُونَ نِكَاحًا حَتّٰى يُغْنِيَهُمُ اللّٰهُ مِنْ فَضْلِهٖ وَالَّذٖينَ يَبْتَغُونَ الْكِتَابَ مِمَّا مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ فَكَاتِبُوهُمْ اِنْ عَلِمْتُمْ فٖيهِمْ خَيْرًا وَاٰتُوهُمْ مِنْ مَالِ اللّٰهِ الَّذٖى اٰتٰیكُمْ وَلَا تُكْرِهُوا فَتَيَاتِكُمْ عَلَى الْبِغَاءِ اِنْ اَرَدْنَ تَحَصُّنًا لِتَبْتَغُوا عَرَضَ الْحَيٰوةِ الدُّنْيَا وَمَنْ يُكْرِهْهُنَّ فَاِنَّ اللّٰهَ مِنْ بَعْدِ اِكْرَاهِهِنَّ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
24.33 - Vel yestağfifillezîne lâ yecidûne nikâhan hattâ yuğniyehumullâhu min fadlih, vellezîne yebteğûnel kitâbe mimmâ meleket eymânukum fekâtibûhum in alimtum fîhim hayrâ, ve âtûhum mim mâlillâhillezî âtâkum, ve lâ tukrihû feteyâtikum alel biğâi in eradne tehassunel litebteğû aradal hayâtid dunyâ, ve mey yukrihhunne feinnallâhe mim bağdi ikrâhihinne ğafûrur rahîm.
24.33 - Evlenme (imkânı) bulamayanlar, Allâh kendilerini lutfundan zengin edinceye kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altında bulunan (köle ve câriye)lerden, mükâtebe (akdi) yapmak isteyenlerle -eğer kendilerinde hayır görürseniz- mükâtebe yapın ve Allâh'ın size verdiği malından onlara da verin. Dünyâ hayâtının geçici menfaatini elde etmek için, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın. Kim onları (fuhşa) zorlarsa, şüphesiz Allâh (fuhşa) zorlanmalarından sonra (o kadınlara karşı) bağışlayıcı, esirgeyicidir.
(٢٤-٣٤)
وَلَقَدْ اَنْزَلْنَا اِلَيْكُمْ اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَمَثَلًا مِنَ الَّذٖينَ خَلَوْا مِنْ قَبْلِكُمْ وَمَوْعِظَةً لِلْمُتَّقٖينَ
24.34 - Ve legad enzelnâ ileykum âyâtim mubeyyinâtiv ve meselem minellezîne halev min gablikum ve mev'ızatel lilmuttegîn.
24.34 - Andolsun ki size, açıklayıcı âyetler ve sizden önce gelip geçenlerden bir temsil ve korunanlar için bir öğüt indirdik.
(٢٤-٣٥)
اَللّٰهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ مَثَلُ نُورِهٖ كَمِشْكٰوةٍ فٖيهَا مِصْبَاحٌ اَلْمِصْبَاحُ فٖى زُجَاجَةٍ اَلزُّجَاجَةُ كَاَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّىٌّ يُوقَدُ مِنْ شَجَرَةٍ مُبَارَكَةٍ زَيْتُونَةٍ لَا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضٖیءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُورٌ عَلٰى نُورٍ يَهْدِى اللّٰهُ لِنُورِهٖ مَنْ يَشَاءُ وَيَضْرِبُ اللّٰهُ الْاَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
24.35 - Allâhu nûrus semâvâti vel ard, meselu nûrihî kemişkâtin fîhâ mısbâh, elmısbâhu fî zucâceh, ezzucâcetu keennehâ kevkebun durriyyuy yûgadu min şecerâtim mubâraketin zeytûnetil lâ şergıyyetiv ve lâ ğarbiyyetiy yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr, nûrun alâ nûr, yehdillâhu linûrihî mey yeşâé', ve yadribullâhul emsâle linnâs, vallâhu bikulli şey'in alîm.
24.35 - Allâh, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru, içinde lamba bulunan bir kandile benzer. Lamba cam içerisindedir. Cam, sanki inciden bir yıldız. Ne doğuya ve ne batıya mensub olmayan mübârek bir zeytin ağacı(nın yağı)ndan yakılır. (Öyle mübârek bir ağaç) Ki, neredeyse ateş değmese de yağı ışık verir. Işığı parıl, parıldır. Allâh, dilediği kimseyi nuruna iletir. Allâh insanlara misaller verir. Allâh her şeyi bilir.
(٢٤-٣٦)
فٖى بُيُوتٍ اَذِنَ اللّٰهُ اَنْ تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ فٖيهَا اسْمُهُ يُسَبِّحُ لَهُ فٖيهَا بِالْغُدُوِّ وَالْاٰصَالِ
24.36 - Fî buyûtin ezinallâhu en turfea ve yuzkerâ fîhesmuhû yusebbihu lehû fîhâ bil ğuduvvi vel âsâl.
24.36 - (Bu kandil) Allâh'ın yükseltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerdedir. Onların içinde sabah akşam O'nu tesbih eder(şânının yüceliğini anar)lar:
(٢٤-٣٧)
رِجَالٌ لَا تُلْهٖيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَنْ ذِكْرِ اللّٰهِ وَاِقَامِ الصَّلٰوةِ وَاٖيتَاءِ الزَّكٰوةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فٖيهِ الْقُلُوبُ وَالْاَبْصَارُ
24.37 - Ricâlul lâ tulhîhim ticâratuv ve lâ bey'un an zikrillâhi ve igâmis salâti ve îtâiz zekâti yehâfûne yevmen tetegallebu fîhil gulûbu vel ebsâr.
24.37 - Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erkekler. (Onlar), yüreklerin ve gözlerin (dehşetten) ters döneceği günden korkarlar.
(٢٤-٣٨)
لِيَجْزِيَهُمُ اللّٰهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزٖيدَهُمْ مِنْ فَضْلِهٖ وَاللّٰهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ
24.38 - Liyecziyehumullâhu ahsene mâ amilû ve yezîdehum min fadlih, vallâhu yerzugu mey yeşâu biğayri hısâb.
24.38 - Ki Allâh onlara yaptıklarının en güzel karşılığını versin ve lutfundan onlara daha fazlasını da ihsan etsin. Allâh dilediğini hesapsız rızıklandırır.
(٢٤-٣٩)
وَالَّذٖينَ كَفَرُوا اَعْمَالُهُمْ كَسَرَابٍ بِقٖيعَةٍ يَحْسَبُهُ الظَّمْاٰنُ مَاءً حَتّٰى اِذَا جَاءَهُ لَمْ يَجِدْهُ شَيْپًا وَوَجَدَ اللّٰهَ عِنْدَهُ فَوَفّٰیهُ حِسَابَهُ وَاللّٰهُ سَرٖيعُ الْحِسَابِ
24.39 - Vellezîne keferû ağmâluhum keserâbim bigîatiy yahsebuhuz zam'ânu mââ, hattâ izâ câehû lem yecidhu şey'ev ve vecedallâhe ındehû feveffâhu hısâbeh, vallâhu serîul hısâb.
24.39 - İnkâr edenler(e gelince): Onların işleri, düz arazideki serap gibidir. Susayan onu su sanır, fakat yanına gelince hiçbir şey olmadığını anlar ve yanında Allâh'ı bulur; Allâh onun hesabını tam görür, O, hesabı çabuk görendir.
(٢٤-٤٠)
اَوْ كَظُلُمَاتٍ فٖى بَحْرٍ لُجِّىٍّ يَغْشٰیهُ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ مَوْجٌ مِنْ فَوْقِهٖ سَحَابٌ ظُلُمَاتٌ بَعْضُهَا فَوْقَ بَعْضٍ اِذَا اَخْرَجَ يَدَهُ لَمْ يَكَدْ يَرٰیهَا وَمَنْ لَمْ يَجْعَلِ اللّٰهُ لَهُ نُورًا فَمَا لَهُ مِنْ نُورٍ
24.40 - Ev kezulumâtin fî bahril lucciyyiy yağşâhu mevcum min fevgıhî mevcum min fevgıhî sehâb, zulumâtum bağduhâ fevga bağd, izâ ahrace yedehû lem yeked yerâhâ, ve mel lem yec'alillâhu lehû nûran femâ lehû min nûr.
24.40 - Yahut (Onların işleri) engin bir denizdeki karanlıklar gibidir: (Bir deniz) Ki üstünü bir dalga, örtüyor, onun üstünden bir dalga onun üstünden de bir bulut (örtmektedir). Birbiri üstüne yığılmış karanlıklar. (İçinde bulunan kimse) Elini çıkarsa neredeyse onu dahi göremez. Allâh bir kimseye nur vermemişse artık onun nuru olmaz.
(٢٤-٤١)
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُسَبِّحُ لَهُ مَنْ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَالطَّيْرُ صَافَّاتٍ كُلٌّ قَدْ عَلِمَ صَلَاتَهُ وَتَسْبٖيحَهُ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
24.41 - Elem tera ennallâhe yusebbihu lehû men fis semâvâti vel ardı vet tayru sâffât, kullun gad alime sâlâtehû ve tesbîhah, vallâhu alîmum bimâ yef'alûn.
24.41 - Görmedin mi göklerde ve yerde olan kimseler, kanatlarını çırparak uçan kuşlar Allâh'ı tesbih ederler? Her biri kendi du'âsını ve tesbihini bilmiştir. Allâh da onların ne yaptıklarını bilmektedir.
(٢٤-٤٢)
وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَاِلَى اللّٰهِ الْمَصٖيرُ
24.42 - Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard, ve ilallâhil masîr.
24.42 - Göklerin ve yerin mülkü Allâh'ındır. Dönüş de Allah'adır.
(٢٤-٤٣)
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يُزْجٖى سَحَابًا ثُمَّ يُؤَلِّفُ بَيْنَهُ ثُمَّ يَجْعَلُهُ رُكَامًا فَتَرَى الْوَدْقَ يَخْرُجُ مِنْ خِلَالِهٖ وَيُنَزِّلُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ جِبَالٍ فٖيهَا مِنْ بَرَدٍ فَيُصٖيبُ بِهٖ مَنْ يَشَاءُ وَيَصْرِفُهُ عَنْ مَنْ يَشَاءُ يَكَادُ سَنَا بَرْقِهٖ يَذْهَبُ بِالْاَبْصَارِ
24.43 - Elem tera ennallâhe yuzcî sehâben summe yuellifu beynehû summe yec'aluhû rukâmen feteral vedga yahrucu min hılâlih, ve yunezzilu mines semâi min cibâlin fîhâ mim beradin feyusîbu bihî mey yeşâu ve yasrifuhû ammey yeşâé', yekâdu senâ bergıhî yezhebu bil ebsâr.
24.43 - Görmedin mi Allâh bulutları sürer, sonra onları birbirine geçirir, sonra onları birbiri üstüne yığar (sıkıştırır), arasından yağmurun çıktığını görürsün. Gökteki dağlar (gibi büyük bulut parçaların)dan bir dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğinden de onu öteye çevirir. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır.
(٢٤-٤٤)
يُقَلِّبُ اللّٰهُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَعِبْرَةً لِاُولِى الْاَبْصَارِ
24.44 - Yugallibullâhul leyle ven nehâr, inne fî zâlike leıbratel liulil ebsâr.
24.44 - Allâh gece ile gündüzü çevirir. Kuşkusuz gözleri olanlar için bunda bir ibret vardır.
(٢٤-٤٥)
وَاللّٰهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِنْ مَاءٍ فَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖى عَلٰى بَطْنِهٖ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖى عَلٰى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُمْ مَنْ يَمْشٖى عَلٰى اَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللّٰهُ مَا يَشَاءُ اِنَّ اللّٰهَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
24.45 - Vallâhu halega kulle dâbbetim mim mâé', feminhum mey yemşî alâ batnih, ve minhum mey yemşî alâ ricleyn, ve minhum mey yemşî alâ erbağ, yahlugullâhu mâ yeşâé', innallâhe alâ kulli şey'in gadîr.
24.45 - Allâh her canlıyı sudan yarattı; onlardan kimi karnı üzerinde (sürünerek) yürür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi de dört (ayak) üstünde yürür. Allâh dilediğini yaratır. Çünkü Allâh her şeye kâdirdir.
(٢٤-٤٦)
لَقَدْ اَنْزَلْنَا اٰيَاتٍ مُبَيِّنَاتٍ وَاللّٰهُ يَهْدٖى مَنْ يَشَاءُ اِلٰى صِرَاطٍ مُسْتَقٖيمٍ
24.46 - Legad enzelnâ âyâtim mubeyyinât, vallâhu yehdî mey yeşâu ilâ sırâtım mustegîm.
24.46 - Andolsun biz, (gerçekleri) açıklayan âyetler indirdik. Allâh dilediğini, doğru yola iletir.
(٢٤-٤٧)
وَيَقُولُونَ اٰمَنَّا بِاللّٰهِ وَبِالرَّسُولِ وَاَطَعْنَا ثُمَّ يَتَوَلّٰى فَرٖيقٌ مِنْهُمْ مِنْ بَعْدِ ذٰلِكَ وَمَا اُولٰئِكَ بِالْمُؤْمِنٖينَ
24.47 - Ve yegûlûne âmennâ billâhi ve bir rasûli ve etağnâ summe yetevellâ ferîgum minhum mim bağdi zâlik, ve mâ ulâike bil mué'minîn.
24.47 - Allah'a ve Elçiye inandık ve itâ'at ettik, diyorlar. Sonra onlardan bir grup, bunun ardından dönüyor. Bunlar inanmış değillerdir.
(٢٤-٤٨)
وَاِذَا دُعُوا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ اِذَا فَرٖيقٌ مِنْهُمْ مُعْرِضُونَ
24.48 - Ve izâ duû ilallâhi ve rasûlihî liyahkume beynehum izâ ferîgum minhum muğridûn.
24.48 - Elçinin, aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Elçisine çağırıldıkları zaman hemen onlardan bir grup yüz çevirirler.
(٢٤-٤٩)
وَاِنْ يَكُنْ لَهُمُ الْحَقُّ يَاْتُوا اِلَيْهِ مُذْعِنٖينَ
24.49 - Ve iy yekul lehumul haggu yeé'tû ileyhi muz'ınîn.
24.49 - Eğer hüküm kendi lehlerine olursa itâ'at ederek, gelirler.
(٢٤-٥٠)
اَفٖى قُلُوبِهِمْ مَرَضٌ اَمِ ارْتَابُوا اَمْ يَخَافُونَ اَنْ يَحٖيفَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ وَرَسُولُهُ بَلْ اُولٰئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ
24.50 - Efî gulûbihim meradun emirtâbû em yehâfûne ey yahîfallâhu aleyhim ve rasûluh, bel ulâike humuz zâlimûn.
24.50 - Kalblerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe mi ettiler? Yoksa Allâh'ın ve Elçisinin kendilerine haksızlık yapacağından mı korkuyorlar? Hayır, onlar zâlimlerdir.
(٢٤-٥١)
اِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنٖينَ اِذَا دُعُوا اِلَى اللّٰهِ وَرَسُولِهٖ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ اَنْ يَقُولُوا سَمِعْنَا وَاَطَعْنَا وَاُولٰئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
24.51 - İnnemâ kâne gavlel mué'minîne izâ duû ilallâhi ve rasûlihî liyahkume beynehum ey yegûlû semiğnâ ve etağnâ, ve ulâike humul muflihûn.
24.51 - Elçinin, aralarında hükmetmesi için Allah'a ve Elçisine çağırıldıkları zaman inananların sözü ancak: "İşittik ve itâ'at ettik" demeleridir. İşte umduklarına erenler bunlardır, bunlar.
(٢٤-٥٢)
وَمَنْ يُطِعِ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَيَخْشَ اللّٰهَ وَيَتَّقْهِ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَائِزُونَ
24.52 - Ve mey yutııllâhe ve rasûlehû ve yahşallâhe ve yettaghi feulâike humul fâizûn.
24.52 - Kim(ler) Allah'a ve Resulüne itâ'at eder, Allah'tan korkar, O'(nun azâbı)ndan korunursa işte kurtuluşa erenler onlardır.
(٢٤-٥٣)
وَاَقْسَمُوا بِاللّٰهِ جَهْدَ اَيْمَانِهِمْ لَئِنْ اَمَرْتَهُمْ لَيَخْرُجُنَّ قُلْ لَا تُقْسِمُوا طَاعَةٌ مَعْرُوفَةٌ اِنَّ اللّٰهَ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ
24.53 - Ve agsemû billâhi cehde eymânihim lein emertehum leyahrucunn, gul lâ tugsimû, tâatum mağrûfeh, innallâhe habîrum bimâ tağmelûn.
24.53 - Yeminlerinin var gücüyle Allah'a yemin ettiler: Eğer sen onlara emredersen (savaşa) çıkacaklar diye. De ki: "Yemin etmeyin. (Sizden istenen, yalan yere yemin etmek değil), güzel itâ'at etmektir. Şüphesiz Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır".
(٢٤-٥٤)
قُلْ اَطٖيعُوا اللّٰهَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ فَاِنْ تَوَلَّوْا فَاِنَّمَا عَلَيْهِ مَا حُمِّلَ وَعَلَيْكُمْ مَا حُمِّلْتُمْ وَاِنْ تُطٖيعُوهُ تَهْتَدُوا وَمَا عَلَى الرَّسُولِ اِلَّا الْبَلَاغُ الْمُبٖينُ
24.54 - Gul etîullâhe ve etîur rasûl, fein tevellev feinnemâ aleyhi mâ hummile ve aleykum mâ hummiltum, ve in tutîûhu tehtedû, ve mâ aler rasûli illel belâğul mubîn.
24.54 - De ki: "Allah'a itâ'at edin, Elçiye itâ'at edin." Eğer dönerseniz, ona gereken, kendisine yükletilen (duyurma görevini yapmak), size gereken de size yükletilen (itâ'at görevini yapmak)dır. Eğer ona itâ'at ederseniz, doğru yolu bulursunuz. Elçiye düşen, sadece açık bir şekilde duyurmaktır.
(٢٤-٥٥)
وَعَدَ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِى الْاَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دٖينَهُمُ الَّذٖى ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ اَمْنًا يَعْبُدُونَنٖى لَا يُشْرِكُونَ بٖى شَيْپًا وَمَنْ كَفَرَ بَعْدَ ذٰلِكَ فَاُولٰئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ
24.55 - Ve adallâhullezîne âmenû minkum ve amilus sâlihâti leyestahlifennehum fil ardı kemestahlefellezîne min gablihim, ve leyumekkinenne lehum dînehumul lezirtedâ lehum ve leyubeddilennehum mim bağdi havfihim emnâ, yağbudûnenî lâ yuşrikûne bî şey'â, ve men kefera bağde zâlike feulâike humul fâsigûn.
24.55 - Allâh sizden, inanıp iyi işler yapanlara va'detmiştir: Onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, onları da yer yüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından kendilerini (tam) bir güvene erdirecektir. Bana kulluk edecekler ve bana hiçbir şeyi ortak koşmayacaklar. Ama kim(ler) bundan sonra da nankörlük ederse işte onlar, yoldan çıkanlardır.
(٢٤-٥٦)
وَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَطٖيعُوا الرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
24.56 - Ve egîmus salâte ve âtuz zekâte ve etîur rasûle leallekum turhamûn.
24.56 - Namazı kılın, zekâtı verin, Elçiye itâ'at edin ki size acınsın.
(٢٤-٥٧)
لَا تَحْسَبَنَّ الَّذٖينَ كَفَرُوا مُعْجِزٖينَ فِى الْاَرْضِ وَمَاْوٰیهُمُ النَّارُ وَلَبِئْسَ الْمَصٖيرُ
24.57 - Lâ tahsebennellezîne keferû muğcizîne fil ard, ve meé'vâhumun nâr, ve lebié'sel masîr.
24.57 - Nankörlerin, yer yüzünde (Allâh'ı) âciz bırakacaklarını, (Allâh'ın azâbına engel olacaklarını) sanma. Onların varacağı yer ateştir. Ne kötü bir gidiş yeridir o!
(٢٤-٥٨)
يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا لِيَسْتَاْذِنْكُمُ الَّذٖينَ مَلَكَتْ اَيْمَانُكُمْ وَالَّذٖينَ لَمْ يَبْلُغُوا الْحُلُمَ مِنْكُمْ ثَلٰثَ مَرَّاتٍ مِنْ قَبْلِ صَلٰوةِ الْفَجْرِ وَحٖينَ تَضَعُونَ ثِيَابَكُمْ مِنَ الظَّهٖيرَةِ وَمِنْ بَعْدِ صَلٰوةِ الْعِشَاءِ ثَلٰثُ عَوْرَاتٍ لَكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ وَلَا عَلَيْهِمْ جُنَاحٌ بَعْدَهُنَّ طَوَّافُونَ عَلَيْكُمْ بَعْضُكُمْ عَلٰى بَعْضٍ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ
24.58 - Yâ eyyuhellezîne âmenû liyesteé'zinkumullezîne meleket eymânukum vellezîne lem yebluğul hulume minkum selâse merrât, min gabli salâtil fecri ve hîne tedaûne siyâbekum minez zahîrati ve mim bağdi salâtil ışâé', selâsu avrâtil lekum, leyse aleykum ve lâ aleyhim cunâhum bağdehunn, tavvâfûne aleykum bağdukum alâ bağd, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyât, vallâhu alîmun hakîm.
24.58 - Ey inananlar, ellerinizin altında bulunan (köle ve hizmetçi)ler ve henüz erginliğe ermemiş çocuklarınız üç vakitte (odalarınıza girebilmek için) izin istesinler: Sabah namazından önce, öğle vakti elbisenizi çıkar(ıp yat)acağınız zaman ve yatsı namazından sonra. Bunlar sizin üstünüzün açılabileceği üç vakittir. Bunların dışında (hizmetçilerin ve çocukların, izin almadan içeri girmelerinden dolayı) ne size, ne de onlara bir günâh yoktur. (Onlar sizin) yanınızda dolaşırlar, birbirinizin yanına girip çıkarsınız. Allâh âyetleri size böyle açıklar. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
(٢٤-٥٩)
وَاِذَا بَلَغَ الْاَطْفَالُ مِنكُمُ الْحُلُمَ فَلْيَسْتَاْذِنُوا كَمَا اسْتَاْذَنَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمْ اٰيَاتِهٖ وَاللّٰهُ عَلٖيمٌ حَكٖيمٌ
24.59 - Ve izâ beleğal atfâlu minkumul hulume felyesteé'zinû kemesteé'zenellezîne min gablihim, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtih, vallâhu alîmun hakîm.
24.59 - Çocuklarınız erginlik çağına erdikleri zaman kendilerinden öncekilerin izin istedikleri gibi izin istesinler. İşte Allâh size âyetlerini böyle açıklıyor. Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
(٢٤-٦٠)
وَالْقَوَاعِدُ مِنَ النِّسَاءِ الّٰتٖى لَا يَرْجُونَ نِكَاحًا فَلَيْسَ عَلَيْهِنَّ جُنَاحٌ اَنْ يَضَعْنَ ثِيَابَهُنَّ غَيْرَ مُتَبَرِّجَاتٍ بِزٖينَةٍ وَاَنْ يَسْتَعْفِفْنَ خَيْرٌ لَهُنَّ وَاللّٰهُ سَمٖيعٌ عَلٖيمٌ
24.60 - Vel gavâıdu minen nisâillâtî lâ yercûne nikâhan feleyse aleyhinne cunâhun ey yedağne siyâbehunne ğayra muteberricâtim bizîneh, ve ey yestağfifne hayrul lehunn, vallâhu semîun alîm.
24.60 - Evlenme arzusu kalmamış, oturan (ihtiyar) kadınların, kasden süs göstermeğe çalışmadan, dış örtülerini bırakmalarında kendileri için bir günâh yoktur. Ama sakınmaları, kendileri için daha hayırlıdır. Allâh işitendir, bilendir.
(٢٤-٦١)
لَيْسَ عَلَى الْاَعْمٰى حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْاَعْرَجِ حَرَجٌ وَلَا عَلَى الْمَرٖيضِ حَرَجٌ وَلَا عَلٰى اَنْفُسِكُمْ اَنْ تَاْكُلُوا مِنْ بُيُوتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اٰبَائِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اُمَّهَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اِخْوَانِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخَوَاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَعْمَامِكُمْ اَوْ بُيُوتِ عَمَّاتِكُمْ اَوْ بُيُوتِ اَخْوَالِكُمْ اَوْ بُيُوتِ خَالَاتِكُمْ اَوْ مَا مَلَكْتُمْ مَفَاتِحَهُ اَوْ صَدٖيقِكُمْ لَيْسَ عَلَيْكُمْ جُنَاحٌ اَنْ تَاْكُلُوا جَمٖيعًا اَوْ اَشْتَاتًا فَاِذَا دَخَلْتُمْ بُيُوتًا فَسَلِّمُوا عَلٰى اَنْفُسِكُمْ تَحِيَّةً مِنْ عِنْدِ اللّٰهِ مُبَارَكَةً طَيِّبَةً كَذٰلِكَ يُبَيِّنُ اللّٰهُ لَكُمُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُون
24.61 - Leyse alel ağmâ haracuv ve lâ alel ağraci haracuv ve lâ alel merîdı haracuv ve lâ alâ enfusikum en teé'kulû mim buyûtikum ev buyûti âbâikum ev buyûti ummehâtikum ev buyûti ıhvânikum ev buyûti ehavâtikum ev buyûti ağmâmikum ev buyûti ammâtikum ev buyûti ahvâlikum ev buyûti hâlâtikum ev mâ melektum mefâtihahû ev sadîgıkum, leyse aleykum cunâhun en teé'kulû cemîan ev eştâtâ, feizâ dehaltum buyûten fesellimû alâ enfusikum tahıyyetem min ındillâhi mubâraketen tayyibeh, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tağgılûn.
24.61 - Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. Size de kendi evlerinizden, yahut babalarınızın evlerinden, yahut annelerinizin evlerinden, yahut kardeşlerinizin evlerinden, yahut kızkardeşlerinizin evlerinden, yahut amcalarınızın evlerinden, yahut halalarınızın evlerinden, yahut dayılarınızın evlerinden, yahut teyzelerinizin evlerinden, yahut anahtarları ellerinizde bulunan evlerden, yahut arkadaşınızın evlerinden yemenizde bir güçlük yoktur. Toplu olarak yahut ayrı ayrı yemenizde de üzerinize bir günâh yoktur. Evlere girdiğiniz zaman Allâh tarafından kutlu, güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (kendinizden olan ev halkına) selâm verin. İşte Allâh, âyetleri size böyle açıklıyor ki düşünüp anlayasınız.
(٢٤-٦٢)
اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَاِذَا كَانُوا مَعَهُ عَلٰى اَمْرٍ جَامِعٍ لَمْ يَذْهَبُوا حَتّٰى يَسْتَاْذِنُوهُ اِنَّ الَّذٖينَ يَسْتَاْذِنُونَكَ اُولٰئِكَ الَّذٖينَ يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ فَاِذَا اسْتَاْذَنُوكَ لِبَعْضِ شَاْنِهِمْ فَاْذَنْ لِمَنْ شِئْتَ مِنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمُ اللّٰهَ اِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ
24.62 - İnnemel mué'minûnellezîne âmenû billâhi ve rasûlihî ve izâ kânû meahû alâ emrin camiıl lem yezhebû hattâ yesteé'zinûh, innellezîne yesteé'zinûneke ulâikellezîne yué'minûne billâhi ve rasûlih, feizesteé'zenûke libağdı şeé'nihim feé'zel limen şié'te minhum vestağfir lehumullâh, innallâhe ğafûrur rahîm.
24.62 - Mü'minler o kimselerdir ki Allah'a ve Elçisine (gönülden) inanmışlardır. Toplumsal bir iş için Allâh'ın Elçisi ile beraber bulundukları zaman ondan izin almadan gitmezler. (Ey Muhammed), Senden izin alanlar, işte Allah'a ve Elçisine inananlar onlardır. Bazı işleri için senden izin istedikleri zaman onlardan dilediğine izin ver ve onlar için Allah'tan mağfiret dile. Şüphesiz Allâh çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(٢٤-٦٣)
لَا تَجْعَلُوا دُعَاءَ الرَّسُولِ بَيْنَكُمْ كَدُعَاءِ بَعْضِكُمْ بَعْضًا قَدْ يَعْلَمُ اللّٰهُ الَّذٖينَ يَتَسَلَّلُونَ مِنْكُمْ لِوَاذًا فَلْيَحْذَرِ الَّذٖينَ يُخَالِفُونَ عَنْ اَمْرِهٖ اَنْ تُصٖيبَهُمْ فِتْنَةٌ اَوْ يُصٖيبَهُمْ عَذَابٌ اَلٖيمٌ
24.63 - Lâ tec'alû duâer rasûli beynekum keduâi bağdıkum bağdâ, gad yağlemullâhullezîne yetesellelûne minkum livâzâ, felyahzerillezîne yuhâlifûne an emrihî en tusîbehum fitnetun ev yusîbehum azâbun elîm.
24.63 - Elçinin çağırmasını, aranızda herhangi birinizin diğerini çağırmasıyla bir tutmayın. Allâh içinizden, birbirinin arkasına gizlenerek sıvışıp gidenleri bilir. Elçinin emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belânın çarpmasından, yahut onlara acı bir azâbın uğramasından sakınsınlar.
(٢٤-٦٤)
اَلَا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ قَدْ يَعْلَمُ مَا اَنْتُمْ عَلَيْهِ وَيَوْمَ يُرْجَعُونَ اِلَيْهِ فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا وَاللّٰهُ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ
24.64 - Elâ inne lillâhi mâ fis semâvâti vel ard, gad yağlemu mâ entum aleyh, ve yevme yurceûne ileyhi feyunebbiuhum bimâ amilû, vallâhu bikulli şey'in alîm.
24.64 - İyi bilinki göklerde ve yerde olanlar hep Allâh'ındır. O, sizin ne iş üzerinde bulunduğunuzu, (ne yaptığınızı, içinizde nasıl bir niyet taşıdığınızı) bilir. O'na döndürülüp götürüldükleri gün, ne yaptıklarını onlara haber verir. Allâh, her şeyi bilendir.
24 yorum:
I am curious to find out what blog system you happen to be utilizing?
I'm having some minor security problems with my latest blog and I'd like to find something more safeguarded.
Do you have any suggestions?
My weblog ... pinetina
It's really a great and helpful piece of info. I'm satisfied that you simply shared this useful info
with us. Please stay us up to date like this.
Thank you for sharing.
my blog post; Green Coffee Fat Burn diet (newsbeat.pk)
Great beat ! I would like to apprentice whilst you amend your site, how can i subscribe
for a blog site? The account aided me a applicable deal. I were
tiny bit familiar of this your broadcast offered vivid transparent concept
my web-site: mechanics brothers complete car care huntsville rd florence al
Thanks for every other informative blog. Where else
may I get that type of information written in such a perfect approach?
I've a project that I'm simply now working on, and I have been at the glance out for such info.
Stop by my website - online music marketing course
Wow that was strange. I just wrote an extremely
long comment but after I clicked submit my comment didn't
appear. Grrrr... well I'm not writing all that over again.
Anyway, just wanted to say superb blog!
Check out my weblog: medical weight loss
Hey! I know this is kinda off topic but I was wondering which blog
platform are you using for this site? I'm getting tired of Wordpress because I've had issues with hackers and I'm looking at alternatives
for another platform. I would be awesome if you could point me
in the direction of a good platform.
Here is my homepage - what are the best exercises to lose weight
Thanks a bunch for sharing this with all people you actually
realize what you are talking approximately! Bookmarked. Kindly additionally consult with my site
=). We will have a link trade agreement between us
Look at my web page: angry birds epic
set off cautionary signals. For an strength reminder, and daytime printable coupons for sensual locations.
Try conformity an eye on your vehicles into a edifice manner.
If you jazz a controvert influence on what giving to get your enterprise computing machine to sales outlet, and
you may be Michael Kors Canada can crack.
even so, not everyone has jumped onto the fighting; it determine provide
you shaft. This wish remain you from all these uppercase jewellery tips in this oblige, you can betray online a great deal.
No cognitive content what your idea with a distributer
is not just intention your pelf be author overt
I do believe all the ideas you have offered in your post.
They're really convincing and can certainly work. Nonetheless,
the posts are too brief for beginners. Could you please extend
them a little from next time? Thank you for
the post.
my blog - anatomy of skeletal muscle
After I initially left a comment I appear to have clicked the -Notify me when new
comments are added- checkbox and now each time a comment is added I get
four emails with the same comment. Is there an easy method you can remove me from that service?
Thanks a lot!
my webpage ... music marketing press promotion distribution and retail reviews
exϲellent publish, very informative. I'm wondеring why tthe other experts of this sectoг doո't realize this.
You must proceеd your writing. I'm cоnfident, you
have a hugе readers' base already!
Here is my homepage ... Older Home
A blog is priceless in selecting a set, decide one that entirety for you.
To at once get your cognition is often in elan. A good way to go location in the promotional codes.
some of us wants to link an move cabaret. Especially if you bequeath be of Cheap Oakley
For Kids (http://www.daytonsda.com/) Oakley Sunglasses Outlet Cheap Oakley
Free Shipping; koreaweekend.com, Oakley Sunglasses Oakley Sunglasses;
back-grounds.com, Cheap Oakley For Kids Cheap Oakley Free Shipping Oakley Holbrook Cheap Oakley Sunglasses (playingfield.org)
Cheap Oakley For Kids (http://quebec-partage.com) Cheap rayban Sunglasses Cheap Oakley Online (http://www.destinyheadquarters.com/) Oakley Sunglasses Wholesale [http://wiki.necrotic.cl/] Cheap Oakley
On Sale [islampaper.com] acquisition any form of lip therapeutic all day.
The net is see comely a boffo cyberspace mercantilism is in truth as unproblematic and promptly way to get wearing apparel that either
don't fit or aren't what they poverty. Girls tend to be the number
betwixt your hands. Themanpower ameliorate set down
Review my web page Oakley Sunglasses Cheap
What's up it's me, I am also visiting this site regularly,
this site is truly good and the viewers are actually sharing pleasant thoughts.
my blog post music marketing Strategies Pdf
Howdy would you mind letting me know which web host you're working with?
I've loaded your blog in 3 different web browsers and
I must say this blog loads a lot faster then most.
Can you recommend a good hosting provider at a honest price?
Kudos, I appreciate it!
My website ... best web hosting
Awesome things here. I am very glad to look your article.
Thank you so much and I am looking ahead to contact you.
Will you please drop me a mail?
Review my web site Has Anyone Tried The Ejaculation Trainer
That is a really good tip especially to those fresh to the blogosphere.
Short but very accurate information… Thanks for
sharing this one. A must read post!
my web-site; angry birds epic hack
24 of Surat an-Nur
ARABIC recitation of approx MEAL
(24-1)
سورة انزلناها وفرضناها وانزلنا فيها ايات بينات لعلكم تذكرون
24.01 - Surat ascend the enzelnâhâ and feradnâhâ and enzelnâ fîhâ tezekkerûn I'm leallek beyyinâtil.
S FIRE - This image is a chapter that we ordained and implementation. To take admonition in ten have sent down clear revelations.
Read more »
Thank you for another informative website.
The place else may just I am getting that kind of info written in such a perfect method?
I have a mission that I'm just now operating on, and I've been on the glance out for such info.
my web page - angry birds epic cheats ()
I read this article fully about the difference of hottest and earlier technologies, it's awesome article.
Also visit my web-site: angry birds epic cheats
exhausting gemstones, try pearls or somebody-tonal stones.
To kudos a hearty day in the environment's slice of the physical object.
Try to buy it and how to do this so you don't have intercourse these tips and you should foreclose
medium of exchange on bound products. If you status to get Christian Louboutin Shoes Christian Louboutin Shoes Christian Louboutin Shoes on the furnishing.
The chemicals in the time of year so you can use. pass judgment
near what you're hard to operate a line firm, you power
penury to deed out you cannot open it, matter active these tips
should back up you determine a line of work formerly
you get it into the future. A
Do you have a spam issue on this website; I also am a blogger,
and I was wanting to know your situation; we have created some nice practices and we are looking to swap methods with others, be sure to shoot me an email if interested.
Also visit my page - fifa 14 coins generator
I like your website, it is good. Check my website too. You
can gry from my website.
I like your website, it is good. Check my website too. You can gry
from my website.
Wow that was unusual. I just wrote an incredibly long comment but after I clicked submit
my comment didn't appear. Grrrr... well I'm not writing all that over again. Regardless, just wanted to say wonderful blog!
My site - music marketing press promotion distribution and retail
Wow, awesome blog structure! How lengthy have you ever been blogging for?
you made blogging glance easy. The full look of your web site is fantastic,
let alone the content!
my blog post; retrouver son ex copine
Yorum Gönder