45 CASİYE SURESİ

 rtfSelectedTabRef*64*37*37*045.037*Casiye 1-37**1*90*tumSure*rtfSelectedTabRef
 rtfBulunanSayi*37*rtfBulunanSayi
 rtfSndPly*45.1*ARAPÇASI OKUNUŞU YAKLAŞIK MEALİ
(٤٥-١)
45.1*************حم
45.1 - Hâ mîm.
S ATEŞ - Hâ mim.

 rtfSndPly*45.2*
(٤٥-٢)
45.2*************تَنْزٖيلُ الْكِتَابِ مِنَ اللّٰهِ الْعَزٖيزِ الْحَكٖيمِ
45.2 - Tenzîlul kitâbi minallâhil azîzil hakîm.
45.2 - Kitabın indirilmesi, o üstün, hüküm ve hikmet sâhibi Allâh tarafındandır.

 rtfSndPly*45.3*
(٤٥-٣)
45.3*************اِنَّ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ لَاٰيَاتٍ لِلْمُؤْمِنٖينَ
45.3 - İnne fis semâvâti vel ardı leâyâtil lilmué'minîn.
45.3 - Şüphesiz göklerde ve yerde, inananlar için ibretler vardır.

 rtfSndPly*45.4*
(٤٥-٤)
45.4*************وَفٖى خَلْقِكُمْ وَمَا يَبُثُّ مِنْ دَابَّةٍ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ
45.4 - Ve fî halgıkum ve mâ yebussu min dâbbetin âyâtul ligavmiy yûgınûn.
45.4 - Sizin yaratılışınızda ve (yeryüzünde) yaymakta olduğu canlılarda, kesin olarak inananlar için ibretler vardır.

 rtfSndPly*45.5*
(٤٥-٥)
45.5*************وَاخْتِلَافِ الَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَمَا اَنْزَلَ اللّٰهُ مِنَ السَّمَاءِ مِنْ رِزْقٍ فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَتَصْرٖيفِ الرِّيَاحِ اٰيَاتٌ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ
45.5 - Vahtilâfil leyli ven nehâri ve mâ enzelallâhu mines semâi mir rizgın feahyâ bihil arda bağde mevtihâ ve tasrîfir riyâhı âyâtul ligavmiy yağgılûn.
45.5 - Gecenin ve gündüzün değişmesinde, Allâh'ın gökten rızık (sebebi) indirip onunla ölümünden sonra yeri diriltmesinde, rüzgârları estirmesinde düşünen bir toplum için ibretler vardır.

 rtfSndPly*45.6*
(٤٥-٦)
45.6*************تِلْكَ اٰيَاتُ اللّٰهِ نَتْلُوهَا عَلَيْكَ بِالْحَقِّ فَبِاَیِّ حَدٖيثٍ بَعْدَ اللّٰهِ وَاٰيَاتِهٖ يُؤْمِنُونَ
45.6 - Tilke âyâtullâhi netlûhâ aleyke bil hagg, febieyyi hadîsim bağdallâhi ve âyâtihî yué'minûn.

45.6 - İşte şunlar, Allâh'ın âyetleridir, onları sana gerçek ile okuyoruz. Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi hadise (söze) inanacaklar?

 rtfSndPly*45.7*
(٤٥-٧)
45.7*************وَيْلٌ لِكُلِّ اَفَّاكٍ اَثٖيمٍ
45.7 - Veylul likulli effâkin esîm.
45.7 - Her yalancı, günâh yüklü kimseye yuh olsun!

 rtfSndPly*45.8*
(٤٥-٨)
45.8*************يَسْمَعُ اٰيَاتِ اللّٰهِ تُتْلٰى عَلَيْهِ ثُمَّ يُصِرُّ مُسْتَكْبِرًا كَاَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا فَبَشِّرْهُ بِعَذَابٍ اَلٖيمٍ
45.8 - Yesmeu âyâtillâhi tutlâ aleyhi summe yusırru mustekbiran keel lem yesmağhâ, febeşşirhu biazâbin elîm.
45.8 - O, Allâh'ın âyetlerinin kendisine okunduğunu işitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onları işitmemiş gibi (küfründe) direnir. Onu, acı bir azâb ile müjdele.

 rtfSndPly*45.9*
(٤٥-٩)
45.9*************وَاِذَا عَلِمَ مِنْ اٰيَاتِنَا شَيْپًا اتَّخَذَهَا هُزُوًا اُولٰئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهٖينٌ
45.9 - Ve izâ alime min âyâtinâ şey'enittehazehâ huzuvâ, ulâike lehum azâbum muhîn.
45.9 - O, bizim âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onunla alay eder. İşte öyleleri için alçaltıcı bir azâb vardır.

 rtfSndPly*45.10*
(٤٥-١٠)
45.10*************مِنْ وَرَائِهِمْ جَهَنَّمُ وَلَا يُغْنٖى عَنْهُمْ مَا كَسَبُوا شَيْپًا وَلَا مَا اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللّٰهِ اَوْلِيَاءَ وَلَهُمْ عَذَابٌ عَظٖيمٌ
45.10 - Miv verâihim cehennem, ve lâ yuğnî anhum mâ kesebû şey'ev ve lâ mettehazû min dûnillâhi evliyâé', ve lehum azâbun azîm.
45.10 - Ötelerinden de cehennem (onları beklemektedir). Ne kazandıkları ve ne de Allah'tan başka edindikleri veliler kendilerine bir yarar sağlayabilir. Onlar için büyük bir azâb vardır.

 rtfSndPly*45.11*
(٤٥-١١)
45.11*************هٰذَا هُدًى وَالَّذٖينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِ رَبِّهِمْ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَلٖيمٌ
45.11 - Hâzâ hudâ, vellezîne keferû biâyâti rabbihim lehum azâbum mir riczin elîm.
45.11 - İşte yol gösterici, bu (Kur'ân)dır. Rablerinin âyetlerini tanımayanlar için çok çetin bir azâb vardır!

 rtfSndPly*45.12*
(٤٥-١٢)
45.12*************اَللّٰهُ الَّذٖى سَخَّرَ لَكُمُ الْبَحْرَ لِتَجْرِىَ الْفُلْكُ فٖيهِ بِاَمْرِهٖ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِهٖ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ
45.12 - Allâhullezî sehhara lekumul bahra litecriyel fulku fîhi biemrihî ve litebteğû min fadlihî ve leallekum teşkurûn.
45.12 - Allah'tır ki denizi size boyun eğdirdi, tâ ki gemiler buyruğuyla denizin içinde akıp gitsin de, siz bu sayede O'nun lutfundan payınızı arayasınız ve şükredesiniz.

 rtfSndPly*45.13*
(٤٥-١٣)
45.13*************وَسَخَّرَ لَكُمْ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ جَمٖيعًا مِنْهُ اِنَّ فٖى ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
45.13 - Ve sehhara lekum mâ fis semâvâti ve mâ fil ardı cemîam minh, inne fî zâlike leâyâtil ligavmiy yetefekkerûn.
45.13 - Göklerde ve yerde bulunan şeyleri kendisinden (bir lutuf olarak) size boyun eğdirdi. Elbette bunda, düşünen bir toplum için ibretler vardır.

 rtfSndPly*45.14*
(٤٥-١٤)
45.14*************قُلْ لِلَّذٖينَ اٰمَنُوا يَغْفِرُوا لِلَّذٖينَ لَا يَرْجُونَ اَيَّامَ اللّٰهِ لِيَجْزِىَ قَوْمًا بِمَا كَانُوا يَكْسِبُونَ
45.14 - Gul lillezîne âmenû yağfirû lillezîne lâ yercûne eyyâmallâhi liyecziye gavmem bimâ kânû yeksibûn.
45.14 - İnananlara söyle: Allâh'ın (cezâ) günlerinin geleceğini ummayanları affetsinler ki (Allâh), bir toplumu, yaptıklarıyle cezâlandırsın.

 rtfSndPly*45.15*
(٤٥-١٥)
45.15*************مَنْ عَمِلَ صَالِحًا فَلِنَفْسِهٖ وَمَنْ اَسَاءَ فَعَلَيْهَا ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ تُرْجَعُونَ
45.15 - Men amile sâlihan felinefsih, ve men esâe fealeyhâ, summe ilâ rabbikum turceûn.
45.15 - Kim iyi bir iş yaparsa yararı kendisinedir, kim de kötülük yaparsa zararı kendisinedir. Sonunda Rabbinize döndürüleceksiniz.

 rtfSndPly*45.16*
(٤٥-١٦)
45.16*************وَلَقَدْ اٰتَيْنَا بَنٖى اِسْرَایٖٔلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمٖينَ
45.16 - Ve legad âteynâ benî isrâîlel kitâbe vel hukme ven nubuvvete ve razagnâhum minet tayyibâti ve faddalnâhum alel âlemîn.
45.16 - Andolsun biz, İsrâil oğullarına Kitap, hüküm (hikmet, hükümranlık) ve peygamberlik verdik, onları güzel rızıklarla besledik ve onları âlemlere üstün kıldık.

 rtfSndPly*45.17*
(٤٥-١٧)
45.17*************وَاٰتَيْنَاهُمْ بَيِّنَاتٍ مِنَ الْاَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا اِلَّا مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَهُمُ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ اِنَّ رَبَّكَ يَقْضٖى بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ فٖيمَا كَانُوا فٖيهِ يَخْتَلِفُونَ
45.17 - Ve âteynâhum beyyinâtim minel emr, femahtelefû illâ mim bağdi mâ câehumul ılmu bağyem beynehum, inne rabbeke yagdî beynehum yevmel gıyâmeti fîmâ kânû fîhi yahtelifûn.
45.17 - Ve onlara bu (din) iş(in)de açık deliller verdik. Onlar kendilerine bilgi geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Şüphesiz, Rabbin kıyâmet günü, ayrılığa düştükleri şeylerde onlar arasında hüküm verecektir.

 rtfSndPly*45.18*
(٤٥-١٨)
45.18*************ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلٰى شَرٖيعَةٍ مِنَ الْاَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ اَهْوَاءَ الَّذٖينَ لَا يَعْلَمُونَ
45.18 - Summe cealnâke alâ şerîatim minel emri fettebiğhâ ve lâ tettebiğ ehvâellezîne lâ yağlemûn.
45.18 - Sonra seni de buyruk(umuz)dan bir şeriate (bir hukuk düzenine) koyduk. Sen ona uy, bilmeyenlerin keyiflerine uyma.

 rtfSndPly*45.19*
(٤٥-١٩)
45.19*************اِنَّهُمْ لَنْ يُغْنُوا عَنْكَ مِنَ اللّٰهِ شَيْئًا وَاِنَّ الظَّالِمٖينَ بَعْضُهُمْ اَوْلِيَاءُ بَعْضٍ وَاللّٰهُ وَلِىُّ الْمُتَّقٖينَ
45.19 - İnnehum ley yuğnû anke minallâhi şey'â, ve innez zâlimîne bağduhum evliyâu bağd, vallâhu veliyyul muttegîn.
45.19 - Çünkü onlar, Allah'tan (gelecek) hiçbir şeyi senden savamazlar. Zâlimler birbirlerinin velisidirler. Allâh ise korunanların velisidir.

 rtfSndPly*45.20*
(٤٥-٢٠)
45.20*************هٰذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ

45.20 - Hâzâ besâiru linnâsi ve hudev ve rahmetul ligavmiy yûgınûn.

45.20 - Bu (Kur'ân), insanlara kanıtlar (sunmakta)dır; kesin olarak inananlara yol gösterici ve rahmettir.

 rtfSndPly*45.21*
(٤٥-٢١)
45.21*************اَمْ حَسِبَ الَّذٖينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّپَاتِ اَنْ نَجْعَلَهُمْ كَالَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاءً مَحْيَاهُمْ وَمَمَاتُهُمْ سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ

45.21 - Em hasibellezînecterahus seyyiâti en nec'alehum kellezîne âmenû ve amilus sâlihâti sevâem mahyâhum ve memâtuhum, sâe mâ yahkumûn.

45.21 - Yoksa kötülükleri işleyen kimseler, kendilerini, inanıp iyi ameller işleyen kimseler gibi yapacağımızı mı sandılar? Yaşamaları ve ölümleri onlarla bir olacak öyle mi? Ne kötü hüküm veriyorlar!

 rtfSndPly*45.22*
(٤٥-٢٢)
45.22*************وَخَلَقَ اللّٰهُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضَ بِالْحَقِّ وَلِتُجْزٰى كُلُّ نَفْسٍ بِمَا كَسَبَتْ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ

45.22 - Ve halegallâhus semâvâti vel arda bil haggı ve lituczâ kullu nefsim bimâ kesebet ve hum lâ yuzlemûn.

45.22 - Allâh, gökleri ve yeri gerçek olarak yaratmıştır ki her can, kazandığıyle cezâlandırılsın, kimseye haksızlık edilmez.

 rtfSndPly*45.23*
(٤٥-٢٣)
45.23*************اَفَرَاَيْتَ مَنِ اتَّخَذَ اِلٰهَهُ هَوٰیهُ وَاَضَلَّهُ اللّٰهُ عَلٰى عِلْمٍ وَخَتَمَ عَلٰى سَمْعِهٖ وَقَلْبِهٖ وَجَعَلَ عَلٰى بَصَرِهٖ غِشَاوَةً فَمَنْ يَهْدٖيهِ مِنْ بَعْدِ اللّٰهِ اَفَلَا تَذَكَّرُونَ

45.23 - Eferaeyte menittehaze ilâhehû hevâhu ve edallehullâhu alâ ılmiv ve hateme alâ sem'ıhî ve galbihî ve ceale alâ besarıhî ğışâveh, femey yehdîhi mim bağdillâh, efelâ tezekkerûn.

45.23 - Keyfini tanrı edinen ve Allâh'ın bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi ona Allah'tan sonra kim doğru yolu gösterecek? Düşünmüyor musunuz?

 rtfSndPly*45.24*
(٤٥-٢٤)
45.24*************وَقَالُوا مَا هِىَ اِلَّا حَيَاتُنَا الدُّنْيَا نَمُوتُ وَنَحْيَا وَمَا يُهْلِكُنَا اِلَّا الدَّهْرُ وَمَا لَهُمْ بِذٰلِكَ مِنْ عِلْمٍ اِنْ هُمْ اِلَّا يَظُنُّونَ

45.24 - Ve gâlû mâ hiye illâ hayâtuned dunyâ nemûtu ve nahyâ ve mâ yuhlikunâ illed dehr, ve mâ lehum bizâlike min ılm, in hum illâ yezunnûn.

45.24 - Dediler ki: "Ne varsa dünyâ hayâtımızdır, başka bir şey yoktur. Ölürüz, yaşarız. Bizi zamandan başkası helâk etmiyor." Fakat onların bu hususta hiçbir bilgileri yoktur. Onlar sadece zannediyorlar.

 rtfSndPly*45.25*
(٤٥-٢٥)
45.25*************وَاِذَا تُتْلٰى عَلَيْهِمْ اٰيَاتُنَا بَيِّنَاتٍ مَا كَانَ حُجَّتَهُمْ اِلَّا اَنْ قَالُوا ائْتُوا بِاٰبَائِنَا اِنْ كُنْتُمْ صَادِقٖينَ

45.25 - Ve izâ tutlâ aleyhim âyâtunâ beyyinâtim mâ kâne huccetehum illâ en gâlué'tû biâbâinâ in kuntum sâdigîn.

45.25 - Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman: "Doğru iseniz, babalarımızı getirin" demelerinden başka bir delilleri olmamıştır.

 rtfSndPly*45.26*
(٤٥-٢٦)
45.26*************قُلِ اللّٰهُ يُحْيٖيكُمْ ثُمَّ يُمٖيتُكُمْ ثُمَّ يَجْمَعُكُمْ اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ لَا رَيْبَ فٖيهِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ

45.26 - Gulillâhu yuhyîkum summe yumîtukum summe yecmeukum ilâ yevmil gıyâmeti lâ raybe fîhi ve lâkinne ekseran nâsi lâ yağlemûn.

45.26 - De ki: "Allâh sizi yaşatıyor, sonra sizi öldürüyor. Sonra sizi, toplayıp duruşma gününe getirecektir. Bunda asla şüphe yoktur, ama insanların çoğu bilmezler."

 rtfSndPly*45.27*
(٤٥-٢٧)
45.27*************وَلِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَيَوْمَ تَقُومُ السَّاعَةُ يَوْمَئِذٍ يَخْسَرُ الْمُبْطِلُونَ

45.27 - Ve lillâhi mulkus semâvâti vel ard, ve yevme tegûmus sâatu yevmeiziy yahserul mubtılûn.

45.27 - Göklerin ve yerin mülkü Allâh'ındır. O sâ'at başladığı gün, işte o gün (Allâh'ın âyetlerini etkisiz bırakmağa çalışan) iptalciler hüsrana uğrayacaktır.

 rtfSndPly*45.28*
(٤٥-٢٨)
45.28*************وَتَرٰى كُلَّ اُمَّةٍ جَاثِيَةً كُلُّ اُمَّةٍ تُدْعٰى اِلٰى كِتَابِهَا اَلْيَوْمَ تُجْزَوْنَ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

45.28 - Ve terâ kulle ummetin câsiyeh, kullu ummetin tud'â ilâ kitâbihâ, elyevme tuczevne mâ kuntum tağmelûn.

45.28 - (O gün) Her ümmeti (Allâh'ın huzûrunda) toplanmış görürsün. Her ümmet, kendi Kitabına (yaptığı işlerin tutanağı olan amel defterine) çağırılır: "Bugün yaptıklarınızla cezâlandırılacaksınız!"

 rtfSndPly*45.29*
(٤٥-٢٩)
45.29*************هٰذَا كِتَابُنَا يَنْطِقُ عَلَيْكُمْ بِالْحَقِّ اِنَّا كُنَّا نَسْتَنْسِخُ مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ

45.29 - Hâzâ kitâbunâ yentıgu aleykum bil hagg, innâ kunnâ nestensihu mâ kuntum tağmelûn.

45.29 - İşte Kitabımız, aleyhinize gerçeği söylüyor. Çünkü biz, yaptıklarınızı yazıyorduk.

 rtfSndPly*45.30*
(٤٥-٣٠)
45.30*************فَاَمَّا الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ فَيُدْخِلُهُمْ رَبُّهُمْ فٖى رَحْمَتِهٖ ذٰلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْمُبٖينُ

45.30 - Feemmelzîne âmenû ve amilus sâlihâti feyudhıluhum rabbuhum fî rahmetih, zâlike huvel fevzul mubîn.

45.30 - İnanıp iyi işler yapanlar; Rableri onları rahmetine sokar. İşte apaçık başarı budur.

 rtfSndPly*45.31*
(٤٥-٣١)
45.31*************وَاَمَّا الَّذٖينَ كَفَرُوا اَفَلَمْ تَكُنْ اٰيَاتٖى تُتْلٰى عَلَيْكُمْ فَاسْتَكْبَرْتُمْ وَكُنْتُمْ قَوْمًا مُجْرِمٖينَ

45.31 - Ve emmellezîne keferû, efelem tekun âyâtî tutlâ aleykum festekbertum ve kuntum gavmem mucrimîn.

45.31 - Ama inkâr edenlere gelince (onlara da şöyle denir): "Âyetlerim size okunurdu, fakat siz büyüklük tasladınız ve suçlu bir toplum oldunuz değil mi?"

 rtfSndPly*45.32*
(٤٥-٣٢)
45.32*************وَاِذَا قٖيلَ اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَالسَّاعَةُ لَا رَيْبَ فٖيهَا قُلْتُمْ مَا نَدْرٖى مَا السَّاعَةُ اِنْ نَظُنُّ اِلَّا ظَنًّا وَمَا نَحْنُ بِمُسْتَيْقِنٖينَ

45.32 - Ve izâ gîle inne vağdallâhi hagguv ves sâatu lâ raybe fîhâ gultum mâ nedrî mes sâatu in nezunnu illâ zannev ve mâ nahnu bimusteygınîn.

45.32 - Allâh'ın va'di gerçektir, (Duruşma) sâ'at(inin geleceğin)de şüphe yoktur dendiği zaman: "Sâ'at nedir, bilmiyoruz, (onu) sadece (bir kuruntu) sanıyoruz biz ona inanmıyoruz" demiştiniz ha?!"

 rtfSndPly*45.33*
(٤٥-٣٣)
45.33*************وَبَدَا لَهُمْ سَيِّپَاتُ مَا عَمِلُوا وَحَاقَ بِهِمْ مَا كَانُوا بِهٖ يَسْتَهْزِٶُنَ

45.33 - Ve bedâ lehum seyyiâtu mâ amilû ve hâga bihim mâ kânû bihî yestehziûn.

45.33 - Yaptıklarının kötülükleri onlara göründü ve alay edip durdukları şey onları kuşattı.

 rtfSndPly*45.34*
(٤٥-٣٤)
45.34*************وَقٖيلَ الْيَوْمَ نَنْسٰیكُمْ كَمَا نَسٖيتُمْ لِقَاءَ يَوْمِكُمْ هٰذَا وَمَاْوٰیكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ نَاصِرٖينَ

45.34 - Ve gîlel yevme nensâkum kemâ nesîtum ligâe yevmikum hâzâ ve meé'vâkumun nâru ve mâ lekum min nâsırîn.

45.34 - Ve (kendilerine şöyle) denildi: "Siz, bu gününüzle karşılaşmayı nasıl unuttunuzsa biz de bugün sizi unuttuk. Yeriniz ateştir. Hiçbir yardımcınız da yoktur!"

 rtfSndPly*45.35*
(٤٥-٣٥)
45.35*************ذٰلِكُمْ بِاَنَّكُمُ اتَّخَذْتُمْ اٰيَاتِ اللّٰهِ هُزُوًا وَغَرَّتْكُمُ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا فَالْيَوْمَ لَا يُخْرَجُونَ مِنْهَا وَلَا هُمْ يُسْتَعْتَبُونَ

45.35 - Zâlikum biennekumuttehaztum âyâtillâhi huzuvev ve ğarratkumul hâyâtud dunyâ, felyevme lâ yuhracûne minhâ ve lâ hum yustağtebûn.

45.35 - Böyledir, çünkü siz Allâh'ın âyetlerini eğlence yaptınız; dünyâ hayâtı sizi aldattı. Artık bugün onlar ne ateşten çıkarılırlar ve ne de kendilerinden Allâh'ı memnun etmeğe çalışmaları istenir.

 rtfSndPly*45.36*
(٤٥-٣٦)
45.36*************فَلِلّٰهِ الْحَمْدُ رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَرَبِّ الْاَرْضِ رَبِّ الْعَالَمٖينَ

45.36 - Felillâhil hamdu rabbis semâvâti ve rabbil ardı rabbil âlemîn.

45.36 - Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi ve bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur.

 rtfSndPly*45.37*
(٤٥-٣٧)
45.37*************وَلَهُ الْكِبْرِيَاءُ فِى السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَهُوَ الْعَزٖيزُ الْحَكٖيمُ

45.37 - Ve lehul kibriyâu fis semâvâti vel ard, ve huvel azîzul hakîm.

45.37 - Göklerde ve yerde ululuk, yalnız O'na aittir. O, azizdir, hakimdir.