58 MÜCADELE SURESİ

 rtfSelectedTabRef*51*22*22*058.022*Mucadele 1-22**1*90*tumSure*rtfSelectedTabRef
 rtfBulunanSayi*22*rtfBulunanSayi
 rtfSndPly*58.1*ARAPÇASI OKUNUŞU YAKLAŞIK Meali
(٥٨-١)
58.1*************قَدْ سَمِعَ اللّٰهُ قَوْلَ الَّتٖى تُجَادِلُكَ فٖى زَوْجِهَا وَتَشْتَكٖى اِلَى اللّٰهِ وَاللّٰهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَا اِنَّ اللّٰهَ سَمٖيعٌ بَصٖيرٌ

58.1 - Gad semiallâhu gavlelletî tucâdiluke fî zevcihâ ve teştekî ilallâh, vallâhu yesmeu tehâvurakumâ, innallâhe semîum basîr.

S ATEŞ - Allâh, kocası hakkında seninle tartışan ve Allâh'a şikâyette bulunan kadının sözünü işitti. Allâh, ikinizin birbirinizle konuşmanızı işitir. Çünkü Allâh işitendir, görendir.

 rtfSndPly*58.2*

(٥٨-٢)
58.2*************اَلَّذٖينَ يُظَاهِرُونَ مِنْكُمْ مِنْ نِسَائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا الّٰٸٖ وَلَدْنَهُمْ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَرًا مِنَ الْقَوْلِ وَزُورًا وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ

58.2 - Ellezîne yuzâhirûne minkum min nisâihim mâ hunne ummehâtihim, in ummehâtuhum illel lâî ve led nehum, ve innehum leyegûlûne munkeram minel gavli ve zûrâ, ve innallâhe leafuvvun ğafûr.

58.2 - Sizden kadınlara zıhar edenler (sen bana, anamın sırtı gibisin diyenler), bilmelidirler ki o kadınlar, onların anaları değillerdir. Onların anaları, ancak kendilerini doğuran kadınlardır. Onlar, çirkin ve yalan olan bir söz söylüyorlar. Bununla beraber Allâh, affedicidir bağışlayıcıdır.

 rtfSndPly*58.3*
(٥٨-٣)
58.3*************وَالَّذٖينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَتَحْرٖيرُ رَقَبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَاسَّا ذٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِهٖ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ

58.3 - Vellezîne yuzâhirûne min nisâihim summe yeûdûne limâ gâlû fetahrîru ragabetim min gabli ey yetemâssâ, zâlikum tûazûne bih, vallâhu bimâ tağmelûne habîr.

58.3 - Kadınlarına zıhar edip sonra söylediklerinden dönenler, karılarıyle temaslarından önce bir köleyi hürriyete kavuşturmalıdırlar. Size öğütlenen budur. Allâh, yaptıklarınızı haber almaktadır.

 rtfSndPly*58.4*
(٥٨-٤)
58.4*************فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَاسَّا فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَاِطْعَامُ سِتّٖينَ مِسْكٖينًا ذٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهٖ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِ وَلِلْكَافِرٖينَ عَذَابٌ اَلٖيمٌ

58.4 - Femel lem yecid fesıyâmu şehrayni mutetâbiayni min gabli ey yetemâssâ, femel lem yestetığ feıt'âmu sittîne miskînâ, zâlike litué'minû billâhi ve rasûlih, ve tilke hudûdullâh, ve lilkâfirîne azâbun elîm.

58.4 - Buna imkân bulamayan, temaslarından önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurmalıdır. Allah'a ve Elçisine inanmanız (onların sözlerini doğrulamanız) için bu hükümler konmuştur. Bunlar, Allâh'ın sınırlarıdır (bu sınırları tanımayan) kâfirler için acı bir azâb vardır.

 rtfSndPly*58.5*
(٥٨-٥)
58.5*************اِنَّ الَّذٖينَ يُحَادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذٖينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَقَدْ اَنْزَلْنَا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ وَلِلْكَافِرٖينَ عَذَابٌ مُهٖينٌ

58.5 - İnnellezîne yuhâddûnallâhe ve râsûlehû kubitû kemâ kubitellezîne min gablihim ve gad enzelnâ âyâtim beyyinât, ve lilkâfirîne azâbum muhîn.

58.5 - Allah'a ve Elçisine karşı gelen (onların koyduğu sınırlardan başka sınırlar koymağa kalkan)lar kendilerinden öncekilerin tepelendikleri gibi tepeleneceklerdir! Biz açık açık âyetler indirdik. kâfirler için küçük düşürücü bir azâb vardır.

 rtfSndPly*58.6*
(٥٨-٦)
58.6*************يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَمٖيعًا فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا اَحْصٰیهُ اللّٰهُ وَنَسُوهُ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ شَهٖيدٌ

58.6 - Yevme yeb'asuhumullâhu cemîan feyunebbiuhum bimâ amilû, ahsâhullâhu ve nesûh, vallâhu alâ kulli şey'in şehîd.

58.6 - Allâh onların hepsini tekrar dirilteceği gün ne yaptıklarını kendilerine haber verecektir! Allâh on(ların yaptıkları işler)i hep saymış (zaptetmiş)tir. Onlar ise onu unutmuşlardır. Allâh her şeye şâhiddir.

 rtfSndPly*58.7*
(٥٨-٧)
58.7*************اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَمَا فِى الْاَرْضِ مَا يَكُونُ مِنْ نَجْوٰى ثَلٰثَةٍ اِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ اِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَا اَدْنٰى مِنْ ذٰلِكَ وَلَا اَكْثَرَ اِلَّا هُوَ مَعَهُمْ اَيْنَ مَا كَانُوا ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِ اِنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَیْءٍ عَلٖيمٌ

58.7 - Elem tera ennallâhe yağlemu mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, mâ yekûnu min necvâ selâsetin illâ huve râbiuhum ve lâ hamsetin illâ huve sâdisuhum ve lâ ednâ min zâlike ve lâ eksera illâ huve meahum eyne mâ kânû, summe yunebbiuhum bimâ amilû yevmel gıyâmeh, innallâhe bikulli şey'in alîm.

58.7 - Göklerde ve yerde olanları, Allâh'ın bildiğini görmedin mi? Üç kişi gizli konuşsa mutlaka dördüncüleri O'dur. Beş kişi gizli konuşsa mutlaka altıncıları O'dur. Bundan az da, bundan çok da olsalar, nerede bulunsalar mutlaka O, onlarla beraberdir. Sonra kıyâmet günü, onlara yaptıklarını haber verir. Çünkü Allâh, her şeyi bilendir.

 rtfSndPly*58.8*
(٥٨-٨)
58.8*************اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوٰى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَاِذَا جَاؤُكَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللّٰهُ وَيَقُولُونَ فٖى اَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُ يَصْلَوْنَهَا فَبِئْسَ الْمَصٖيرُ

58.8 - Elem tera ilellezîne nuhû anin necvâ summe yeûdûne limâ nuhû anhu ve yetenâcevne bil ismi vel udvâni ve mağsıyetir rasûl, ve izâ câûke hayyevke bimâ lem yuhayyike bihillâhu ve yegûlûne fî enfusihim lev lâ yuazzibunallâhu bimâ negûl, hasbuhum cehennem, yaslevnehâ, febié'sel masîr.

58.8 - Görmedin mi şu adamları ki gizli gizli konuşmaktan menedildikleri halde yine o menedildikleri işe dönüyorlar; günâh, düşmanlık, Elçiye isyân hususunda gizli gizli konuşuyorlar. Sana geldikleri zaman seni, Allâh'ın selâmlamadığı bir tarzda selâmlıyorlar ve kendi içlerinde de: "Bu dediğimizden ötürü Allâh bize azâb etse ya" diyorlar. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdir, ne kötü gidilecek yerdir orası!

 rtfSndPly*58.9*
(٥٨-٩)
58.9*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوٰى وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّذٖى اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ

58.9 - Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ tenâceytum felâ tetenâcev bil ismi vel udvâni ve mağsıyetir rasûli ve tenâcev bil birri vet tagvâ, vet tegullâhellezî ileyhi tuhşerûn.

58.9 - Ey inananlar, aranızda gizli konuştuğunuz zaman günâh, düşmanlık ve Elçiye karşı gelme üzerinde konuşmayın; iyilik ve takvâ üzerinde konuşun ve huzûruna toplanacağınız Allah'tan korkun.

 rtfSndPly*58.10*
(٥٨-١٠)
58.10*************اِنَّمَا النَّجْوٰى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذٖينَ اٰمَنُوا وَلَيْسَ بِضَارِّهِمْ شَيْپًا اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

58.10 - İnnemen necvâ mineş şeytâni liyahzunellezîne âmenû ve leyse bidârrihim şey'en illâ biiznillâh, ve alallâhi felyetevekkelil mué'minûn.

58.10 - Gizli konuşma (fiskos) şeytândandır. (Şeytân insanları bu yola iletir ki) inananlar üzülsünler. Oysa o, Allâh'ın izni olmadıkça mü'minlere hiçbir zarar veremez. Mü'minler Allâh'a dayansınlar.

 rtfSndPly*58.11*
(٥٨-١١)
58.11*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا قٖيلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِى الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللّٰهُ لَكُمْ وَاِذَا قٖيلَ انْشُزُوا فَانْشُزُوا يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذٖينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْ وَالَّذٖينَ اُوتُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَبٖيرٌ

58.11 - Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ gîle lekum tefessehû fil mecâlisi fefsehû yefsehıllâhu lekum, ve izâ gîlenşuzû fenşuzû yerfeıllâhullezîne âmenû minkum vellezîne ûtul ılme deracât, vallâhu bimâ tağmelûne habîr.

58.11 - Ey inananlar, size: "Meclislerde yer açın" dendiği zaman yer açın ki Allâh da size genişlik versin. Size: "Kalkın" dendiği zaman da, kalkın ki Allâh sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır.

 rtfSndPly*58.12*
(٥٨-١٢)
58.12*************يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَیْ نَجْوٰیكُمْ صَدَقَةً ذٰلِكَ خَيْرٌ لَكُمْ وَاَطْهَرُ فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَحٖيمٌ

58.12 - Yâ eyyuhellezîne âmenû izâ nâceytumur rasûle fegaddimû beyne yedey necvâkum sadegah, zâlike hayrul lekum ve ather, feil lem tecidû feinnallâhe ğafûrur rahîm.

58.12 - Ey inananlar, siz Elçi ile gizli konuşacağınız zaman bu gizli konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şâyet (sadaka verecek bir şey) bulamazsınız, Allâh bağışlayandır, esirgeyendir.

 rtfSndPly*58.13*
(٥٨-١٣)
58.13*************ءَاَشْفَقْتُمْ اَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَیْ نَجْوٰیكُمْ صَدَقَاتٍ فَاِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ فَاَقٖيمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَطٖيعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَاللّٰهُ خَبٖيرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ

58.13 - Eeşfagtum en tugaddimû beyne yedey necvâkum sadegât, feiz lem tef'alû ve tâballâhu aleykum feegîmussalâte ve âtuzzekâte ve etîullâhe ve rasûleh, vallâhu habîrum bimâ tağmelûn.

58.13 - Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermenizden korktunuz mu? Çünkü yapmadınız. Allâh da sizi (bundan) affetti. Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Elçisine itâ'at edin. Allâh yaptıklarınızı bilmektedir.

 rtfSndPly*58.14*
(٥٨-١٤)
58.14*************اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذٖينَ تَوَلَّوْا قَوْمًا غَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْ مَا هُمْ مِنْكُمْ وَلَا مِنْهُمْ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ

58.14 - Elem tera ilellezîne tevellev gavmen ğadıballâhu aleyhim, mâ hum minkum ve lâ minhum ve yahlifûne alel kezibi ve hum yağlemûn.

58.14 - Allâh'ın kendilerine gazab ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar.

 rtfSndPly*58.15*
(٥٨-١٥)
58.15*************اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَابًا شَدٖيدًا اِنَّهُمْ سَاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ

58.15 - Eaddallâhu lehum azâben şedîdâ, innehum sâe mâ kânû yağmelûn.

58.15 - Allâh onlar için çetin bir azâb hazırlamıştır. Onlar ne kötü işler yapıyorlar.

 rtfSndPly*58.16*
(٥٨-١٦)
58.16*************اِتَّخَذُوا اَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَبٖيلِ اللّٰهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُهٖينٌ

58.16 - İttehazû eymânehum cunneten fesaddû an sebîlillâhi felehum azâbum muhîn.

58.16 - Yeminlerini kalkan yapıp Allâh'ın yoluna engel oldular. Onlar için küçük düşürücü bir azâb vardır.

 rtfSndPly*58.17*
(٥٨-١٧)
58.17*************لَنْ تُغْنِىَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْپًا اُولٰئِكَ اَصْحَابُ النَّارِ هُمْ فٖيهَا خَالِدُونَ

58.17 - Len tuğniye anhum emvâluhum ve lâ evlâduhum minallâhi şey'â, ulâike ashâbunnâr, hum fîhâ hâlidûn.

58.17 - Onların ne malları, ne de çocukları kendilerini Allah'a karşı koruyabilir. Onlar ateş halkıdır. Orada sürekli kalacaklardır.

 rtfSndPly*58.18*
(٥٨-١٨)
58.18*************يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَمٖيعًا فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ عَلٰى شَیْءٍ اَلَا اِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ

58.18 - Yevme yeb'asuhumullâhu cemîan feyahlifûne lehû kemâ yahlifûne lekum ve yahsebûne ennehum alâ şeyé', elâ innehum humul kâzibûn.

58.18 - Allâh onların hepsini tekrar dirilttiği gün, dünyâda size yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerinde bulunduklarını, (doğru yolda olduklarını) sanacaklardır. İyi bilin ki onlar yalancılardır.

 rtfSndPly*58.19*
(٥٨-١٩)
58.19*************اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَاَنْسٰیهُمْ ذِكْرَ اللّٰهِ اُولٰئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِ اَلَا اِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

58.19 - İstahveze aleyhimuş şeytânu feensâhum zikrallâh, ulâike hızbuş şeytân, elâ inne hızbeş şeytâni humul hâsirûn.

58.19 - Şeytân onları kuşatmış (ruhlarına hâkim olmuş) onlara Allâh'ı anmayı unutturmuştur. Onlar şeytânın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki şeytânın hizbi kaybedecektir.

 rtfSndPly*58.20*
(٥٨-٢٠)
58.20*************اِنَّ الَّذٖينَ يُحَادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ اُولٰئِكَ فِى الْاَذَلّٖينَ

58.20 - İnnellezîne yuhâddûnallâhe ve rasûlehû ulâike fil ezellîn.

58.20 - Allah'a ve Elçisine düşman olanlar, onlar en alçaklar arasındadırlar.

 rtfSndPly*58.21*
(٥٨-٢١)
58.21*************كَتَبَ اللّٰهُ لَاَغْلِبَنَّ اَنَا وَرُسُلٖى اِنَّ اللّٰهَ قَوِىٌّ عَزٖيزٌ

58.21 - Keteballâhu leağlibenne ene ve rusulî, innallâhe gaviyyun azîz.

58.21 - Allâh: "Elbette ben ve elçilerim gâlib geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphesiz Allâh güçlüdür, gâliptir.

 rtfSndPly*58.22*
(٥٨-٢٢)
58.22*************لَا تَجِدُ قَوْمًا يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَادُّونَ مَنْ حَادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُوا اٰبَاءَهُمْ اَوْ اَبْنَاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَشٖيرَتَهُمْ اُولٰئِكَ كَتَبَ فٖى قُلُوبِهِمُ الْاٖيمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِدٖينَ فٖيهَا رَضِىَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُ اُولٰئِكَ حِزْبُ اللّٰهِ اَلَا اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ

58.22 - Lâ tecidu gavmey yué'minûne billâhi vel yevmil âhıri yuvâddûne men hâddallâhe ve rasûlehû ve lev kânû âbâehum ev ebnâehum ev ıhvânehum ev aşîratehum, ulâike ketebe fî gulûbihimul îmâne ve eyyedehum birûhım minh, ve yudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru halidîne fîhâ, radıyallâhu anhum ve radû anh, ulâike hızbullâh, elâ inne hızballâhi humul muflihûn.

58.22 - Allah'a ve âhiret gününe inanan bir milletin babaları, oğulları, kardeşleri, yahut akrabâları da olsa Allah'a ve Elçisine düşman olanlarla dostluk ettiğini görmezsin. Allâh onların kalblerine iman yazmış ve onları kendinden bir ruh ile (kalb nuru veya Kur'ân ile) desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi kalacaklardır. Allâh onlardan râzı olmuş, onlar da O'ndan râzı olmuşlardır. İşte onlar Allâh'ın hizbi (partisi)dir. Muhakkak ki başarıya ulaşacak olanlar, Allâh'ın hizbidir.